Yıllardır başarıyla sahnelenen; Batı tarafından hor görülen mazlum Müslüman halkların sesi olmuş “cesur lider” rolüne angaje, yazılan kişi -ya da kişiler- tarafından oldukça iyi tasarlanmış bir kitap.Okurken insanın milli duygularına hitabeden, hafiften gururunu okşayan bir tarafı aşikar, gel gelelim işin iç yüzünde kazın ayağı öyle değil.(Arka
Bu inceleme, kitabı okumayı düşünenler için minik bir rehber niteliğindedir.
1958 yılında yayımlanan bu muhteşem kitap bize Osmanlı döneminin Fetret devri'nde bir taht savaşıyla başlayan ve aşka doğru derinleşen bir hikâyeyi anlatır.
Bir sipahi askeri olan Çakır'ın öyküsüyle giriş yaptığımız bu kitap okuyucuyu daha ilk sayfalarından içine
Aziz Nesin maceram şimdilik burada son buluyor. Biliyorum çok sıkıldınız Aziz Nesin alıntılarından, ama inanın bana başlayınca insan bırakamıyor. Bu kadar kitap yazan, kimsesiz çocukları okutmayı amaç edinen ve bu amacını gerçekleştirmek için Nesin Vakfı'nı kuran bu eşsiz insan nasıl merak edilmez ki!
Özyaşam
Dostoyevski'ye "hepimiz Gogol'un Palto'sundan çıktık" dedirten güç, bize kim bilir neler dedirtebilir? Hayal gücümüzü daha ne kadar zorlayabilir, nasıl bir kelime bulabilir, ne sunabiliriz?
Öykü, Neva Bulvarı’nın anlatımı ile başlıyor, öyle bir tasvir ediyor ki Gogol, kendimizi tüm ayrıntıları ezberlerken buluyor, zihnimizde
Evrensel Yalanlar Dünyasında Varoluş Krizleri
❅ ❅ ❅
Var olmak, özgür bir iradenin bilinçlenmesiyle öz benliğini yaşatma serüvenidir. Tarihin uzak geçmişlerinde hâkim güçler içimize korku hissi vermeye çalışarak öz benliğimizi etkilemeye/zarar vermeye çalışırlardı. Modern çağın ilk üç yüzyılına geldiğimizde konforlu bir ortamda
Sinan Canan hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. Sinan Canan’ın onlarca videosunu izlemişimdir, izlemeye de devam ediyorum. Yıllardır uğraştığı bir şey var. Bu uğraşının adı da onun tabiriyle bilimi “halk dilinde” anlatmak. Bunu başarıyor mu? Bence başarıyor. Uzmanlık
“Ne olurdu insanlar beş katlı bir yapıda altıncı katın da olabileceğine inansalardı, ne olurdu sanki.”
“Beş Katlı Evin Altıncı Katı”, tiyatroda izlediğim en güzel oyundu. Aradan yıllar geçmesine rağmen birçok repliği ve şarkısı dün gibi hatırımdadır. Site sayesinde bir kitabı olduğunu öğrendim. İki farklı zamanda okudum kitabı. Şimdilik…
Üç
Baktım, geceleri uykusuz kalma pahasına bir kitabı elimden bırakamadım, bitince bu kez etkisinden çıkamadım, üstüne başka şeyler de okuyamadım, o zaman iki çift laf edeyim de hem içim rahatlasın hem de başka okurların da ilgisini çeksin, dedim.
Siz de Sefiller'i okurken "bu tarz roman bir daha yazılamaz sanırım!" diye düşündünüz mü
Selam değerli okurlar.
Kitabın incelemesine başlamadan evvel, eser sahibi hakkında duygu ve düşüncelerimi aktarmak istiyorum biraz.
Sevgili Hakan, değerli dostum; uygulamada tanıdığım ve tanımaktan da fevkalade mutluluk duyduğum, görgülü, efendi, saygıdeğer bir beyefendidir. Kendisine karşı hissettiğim sevgi ve destek olmak isteğim, kitabını
“Ben ne okudum yahu!” tepkisini hepiniz duymuşsunuzdur. Net olarak şunu söyleyebilirim ki, bu tepkiyi daha çok hak eden başka bir kitap okumamıştım. Hayretler içerisindeyim, özellikle son bölüm beni dehşete düşürmüş durumda ve bu inceleme zor olacak. Daha sonsözü gördüğüm anda Ali Ece çığlıklarımı atarak: “Dalga mı geçiyorsun be!” demiştim, çünkü
''Müslüman kızlara'' başlığıyla kadınların islami yaşam şekline göre nasıl yaşamaları gerektiğinin dayatıldığı bir kitap. Dayatıldığı yerine anlatıldığı demek isterdim ancak kitabın yazarı, sık sık emir kipi ve yetersiz kaldığını hissettiği noktalarda (bolca) dini vecizeler kullanarak bir içerik oluşturmuş.
Gelelim bu denli
"Karmaşık ve çok renkli olan kırsal yaşam büyük bir edebiyat eserine benzer,okuyup bitirmesi kadar okuyup bitirdikten sonra anlaması da çok zordur."
Bu cümle kitaptaki Uçan Gemi adlı öyküde geçiyor. Okuduğumdan beri kafamda geziniyor ve öykülerin arka planını çok güzel anlatıyor!
"Çin mitolojisi... tarih, efsane ve mitin bir
Öncelikle inceleme yazmak gibi haddimi aşan bir şeye kalkıştığım için hepinizden özür dilerim. Çünkü henüz inceleme kaleme almak gibi bir yetkinliğe sahip değilim. Bu yüzden inceleme okurken beklentisi yüksek olanlar için başta belirtmekte fayda var. Ancak konu vazifeler olunca gönlüme düşenleri yazıya dökmek istedim.. Sürçü lisan edersem
Tarih 20 Mart 2020 Koronavirüsün dünyada en son ulaştığı ülkelerden biri olan Türkiye'de yaşıyoruz. Aslında bunun bir dezavantaj olduğunu ve önlemleri çok daha üst seviyelere taşımamız gerektiğini anlamak yerine imanımız güçlü! Melekler tarafından korunuyoruz bize bir şey olmaz dedik geçtik. Mizahını bolca yaptık ölen "gavur"lara