Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Filiz süslü

Kış, “ilkbahar, benim kalbimde” deseydi, ona kim inanırdı?
Reklam
Burası dünya. Hem tatlı hem ekşi, kekre bir rüya. Burada herkes kaşif sayar kendini, birbirinin bahçesine girer, iz bırakayım derken talan eder. Onları sev ama tutunmaya çalışma. Yalnız kalmaktan korkup kendi bahçende kaybolma.
"Elinden gelen her şeyi yapıp güzelleştiremediğin yerleri terk etmek seni kötü biri yapmaz milena..."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Bak bu yara annemden, işte bu babamdan, buradaki ilkokul öğretmenimden, ha şu en derin olan mı onu ben açtım bilmeden. En çok da o acıtıyor canımı, en çok o kanıyor.”
"Yadırgadığın her şeyi yaşayabilir, yargıladığın herkese dönüşebilirdin."
Reklam
O halde sevgili dost, her sabah bir çiçeği aklında tut, bir tebessüm gezdir ruhunda, dünya kötülere bırakılmayacak kadar güzel ve sen içindeki dünyayla güzelsin.
İnsan kadar karmaşık, insan kadar değerli hiçbir şey yok, evlat. Ama yine de ucuz bir süs eşyası gibi muamele görüyoruz.
"Zira dünyanızın hudutları kalbinizin ebadıyla ilgilidir.”
İki şey ruhumu merak ve huşu ile dolduruyor: Üzerimizdeki yıldızlı sema ve içimizdeki ahlak yasası.' Immanuel Kant
Kimseler görmedi Ömür Hanım, bu dünyadan ben geçtim. İçimde umudun kırk kilitli sandıkları, elimde bir avuç düş ölüsü yüreğim -içinde senin ve benim ağırlığım- benim olmayan bir garip gülümsemeyle yüzümde, incelik adına, ben geçtim.”
Reklam
Kapanmaz yağmurun açtığı yaralar çocuklarda.
Hepimiz başkalarının sıkıntısı içine doğduk, kendi sıkıntımız içinde ölüyoruz.”
Eğer bir çocuğun olursa ve bir çocuğunu diğerinden daha çok seversen bu sorunu halletmeye çalış. Çünkü aradaki fark tek bir atom kadar bile olsa çocuklar bunu hisseder. Ve tek bir atom dev gibi patlama için yeterlidir. Matt Haig/İnsanlar
Yalnızca bir günlük uçan ve günü sonsuzmuş gibi algılayan kelebeklere benziyoruz.
Kendi özüyle ilişkisi olmayanın Gerçek anlamda kimseyle ilişkisi olamaz
Reklam
Tövbe insanın bir önceki tanımını reddetmesi, kendisini yeniden tanımlamasıdır.
Birçok buluşun ortaya çıkışı, bizlerin anısı çoktan silinip gittiği dönemlere rastlayacaktır.
İnsanın huzuru ve memnuniyeti dışarıda değil, içindedir.
Geçtiğimiz kırk gün bana aynı yalanı söylediler. Dediler ki sevdiğin ölünce kırk mum yanar, her gün biri söner, biri bekler. O tek mum ebediyen yanar, acını o tek mum tutar. Ben buna inandım. Hayalimde otuz dokuz mum söndürdüm her gece üfleyerek, içimdeki cılız nefeslerle. Göğsümdeki sızı hafifler, kalbim tekrar toplanır, ciğerime derin bir nefes girer diye kırk gün bekledim. Sabah uyandım kendimi yokladım. Öğlen tekrar baktım. Kırkıncı ikindiyi beklerken kırkikindi yağmurları boşandı gözlerimden. Gecesini bekledim ve de gece yarısını. Hiçbir şey olmadı. Yalanınız batsın dedim. İçimde tek bir mum kalacaktı hani; peki ne, bu yürekteki bin dönümlük orman yangını?”
Reklam
Bu memlekette insanlar belki de en çok baba sancısıyla inliyor, en çok baba deyince aklımıza gelir çocukluğumuz!
Aşk belki de vaktinden önce yaşlandırıyor bizi; sonra, gençlik uçup gittiğinde yeniden gençleşmemizi sağlıyor.
Nasıl hissediyorum biliyor musun Lou? Sanki koşuyor, ama hep biraz geride kalıyorum