Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
8 Eylül l791'de ulusal birliği heyecanla savunma adına Fran­sa halkına sunulan anayasanın ilan edilmesiyle XVL Louis resmi biçimde "devrimin bittiğini" bildirdi. Bu, Meclis çoğunlu­ğunun ve hatta bazı demokratik muhalefet unsurlarının sami­mi olarak paylaştığı bir umuttu. Bununla birlikte bir yıla kal­madan anayasa bir kenara itildi, kral tahtını kaybetti, önde gelen meşruti monarşi yanlıları yasaklandı ya da sürgüne gönde­rildi; devrim tamamlanmış olmaktan çok yeni ve sonucu belir­leyici aşamasına giriyordu. Ne oldu da durum aniden değişti? Öncelikle kral, anayasa­yı yürekten kabul etmemişti: Anayasayı imzalamadan çok önce güvenli bir bölgeye kaçma girişiminde başarısız olmuş ve yaka­lanıp aşağılanarak başkente getirildikten sonra bile, silaha baş­ vurarak eski gücüne yeniden sahip olmak için lsveç, Prusya ve Avusturya'daki müttefikleriyle gizli planlar yapmaya devam et­mişti. Bu nedenle krala -ve daha da çok kraliçeye- güvenile­mezdi, kaçmaları ve ihanetleri de meşruti monarşistlerin yöne­timi sürdürmelerini ya da anayasanın öngördüğü tavizleri ver­ melerini olanaksız kılmıştı.
Sayfa 109 - PdfKitabı okuyor
Demokrasi yönetimi genel olarak küçük devletlere; aristokrasi yönetimi orta devletlere; monarşi yönetimi de büyük devletlere elverişli gelmektedir. Bu kural doğrudan doğruya ilkeden çıkmaktadır. Ama kural dışında kalabilecek bir sürü durumu nasıl sayıp dökelim!
Reklam
Tek adam yönetimin doğru formu monarşi, sapkın yada kötü formu tiranlik ve zorbalıktır.
! ve ?
bazı yerlere hiç dönülmez bazı çağlara eskitir insanı hep aynı adımı yürümek oysa ne kadar biçimli bir evin şehveti koltukların hafızası masaların ayıp yeri adam ünlem kadın soru işareti herkesin bir dağı var herkesin bir tunç devri akşama kadar hitit sabaha kadar truva uykular leopara benziyor rüyalar benek yeni olanaklar: kiremitleri öpen
Sayfa 9 - Yakın KitabeviKitabı okudu
GÖLGELERİN İÇİNDEKİ SESSİZLİK
“Tamam, anlatacağım ama öncelikle siparişlerinizi verin. Bu kadar aceleci davranmaya gerek yok. Bilirsiniz. Aceleci işe, monarşi yönetimler karışır.” Birden asık yüzü değişen Burcu, bir süre gülmesinin ardından neşeyle arkadaşına şöyle cevap verdi: ‘’Ah, Berkant! Çok tatlısın ama az önce bahsettiğin atasözünü yanlış söylediğinin farkında mısın? Bildiğim kadarıyla bu atasözü, ‘aceleci işe, şeytan karışır.’ olacaktı. Bugün espri anlayışının müthiş olduğunu söyleyebilirim. Ama zevzekliği bir kenara bırakıp bir an önce asıl konuya girsen iyi olur. Herkes gibi ben de nasıl bir sürprizle karşılaşacağımı merak ediyorum doğrusu.” “Hiçbir atasözü olduğu gibi görünmez.” diye yanıtladı. Berkant. Yüzünde beliren alaycı gülümsemesiyle!
Sayfa 17 - ilginç çıkarım...
Monarşi tipindeki sosyal sistemlerde alfa erkek herkese hükmeder ve grup içinde pek saldırganlık gözlenmez. Dominant erkek zamanının büyük kısmını ast rütbeli yoldaşlanrı sakinleştirmek ve anlaşmazlıkları çözmekle geçirir. Bazen adalet biraz sert tecelli edebilir ama çoğunlukla bir havlama ya da yüz buruşturma yeterli gelecektir. Bu tür sistemlerde egemenlik hiyerarşisi sosyal istikrarı oluşturur. Pek çok türün erkekleri ikna edici bir şekilde silahlanmıştır. Eğer her iki pirana, iki aslan ya da iki geyik fikir anlaşmazlığına düştüğünde ölümüne kavga etseydi hayat çok daha tehlikeli bir hale gelirdi. Egemenlik hiyerarşisi ve anlaşmazlıkları gidermede gerçek bir kavgadansa ritüel biçimindeki kavgaların kurumsallaşması, hayatta kalma mekanizması açısından kilit bir rol oynar. Hem dominant erkek için, hem de geri kalan herkes için bu genetik bir avantajdır, Pax dominatoris. Tacizlere katlanmak zorunda kalsanız da, zaman zaman içerleseniz de, herkesin kendi yerini bildiği bir sistem hem rahat hem de güvenli olabilir.
Sayfa 262 - say yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
136 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Kitabımızda 3 yönetim şekli Demokrasi, Aristokrasi ve Monarşi den tut halk ve yasalara yön vermektedir diktatörlüğe varana kadar yönetim şekilleri ile ilgili inceleme ve kuralları anlatan bu eseri okumak için çok beklemiştim ve beklediğime değdi keşke kitap benim olsaydı nice alıntılar var altını çizmek istediğim ama kütüphanenin olduğu için çizemediğim onca alıntıyı sizlerle paylaşmak isterdim ancak bir kaçını paylaştım umarım hoşunuza gider. Bu kitabı gözünüz kapalı önerin okuyun ve okutun. Keyifli okumalar dilerim.
Toplum Sözleşmesi
Toplum SözleşmesiJean-Jacques Rousseau · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201913,9bin okunma
Modern felsefe, top­lumsal işlevi açısından bakıldığında, ruhanî-teolojik dünya imajını parçalamak için ortaya çıkmıştır. Başta yükselmekte olan mutlak monarşi ve burjuvazi arka çıkmıştır ona. Daha sonraları ise burju­vazinin yegâne silahına dönüşmüştür; bu aşamada, bütünlük içe­risinde tini, kültürü ve politikayı temsil etmekteydi. Öte yandan, gericiliğe kaymış olan monarşi, teokratik fikirlere sığınmış; prole­tarya ise, burjuvazinin mücadeleci yandaşı olmaktan çıkıp bilinç­li karşıtı durumuna geldiği ölçüde, idealist felsefenin burjuvazinin çıkarlarına uygun gelen kılıfından uzaklaşmıştı.
Sayfa 211 - De Ki Basım Yayım, 2008.Kitabı okudu
Osmanlı saltanatının son yıllarında saray, siyasi hakimiyet merkezi değildi; parlementer bir monarşi yerleşmişti; bu anlamda İngiltere ve İsveç gibi İskandinavya monarşileri ile bir benzerlik vardı.
Dünyaya vurgulu, tumturaklı sözler hâkim olsaydı, monarşi ketumluktan yana olurdu, tutkuları dizgin­ler, sakin bir ton takınırdı.
Reklam
- Kaç çeşit devlet şekli varsa, o kadar da insan hali vardır. - Peki ne kadar? - Beş devlet şekli, beş de insan hali. - Söylesene, nedir bunlar? Bunlardan biri bizim kurduğumuz devlet şeklidir. Ama ona iki ad verebiliriz. Baştakilerden biri ötekilerden üstünse, buna monarşi; baştakiler birbirine eşitse aris- tokrasi, yani en iyilerin yönettiği devlet. - Doğru. - Bence bu ikisi bir yola çıkar; çünkü, baştakiler çok da olsa, tek de olsa bizim çizdiğimiz yolda yetişmişlerse, devletin anayasasını değiştirmezler.
Hükümdarlık yönetimi, monarşi, birlik ve dayanışmanın doğal he­defidir. Bir seçme işi değildir, isteme bağlı değildir, zorunluluk ve şey­lerin doğası sorunudur. Birlik anlayışı ve dayanışma, bütün yasalar ve bütün dinsel uygulamalar için, ve kitlelerden (cumhûr) beklenebilecek her şey için vazgeçilmezdir.
Liberalizm Fransız Devrimi’nden (1789) sonra Avrupa’da mutlakıyet ve mutlakıyetçi monarşi karşıtlarını tanımlamak için kullanılmaya başlandı.
Ruhani konularla uğraşan mısırlılardan farklı olarak Mezopotamyalılar, mimarlık hünerlerini günlük yaşama yönelttiler. Kalelerin yanı sıra, monarşinin gücünün kanıtları olan görkemli saraylar inşa ettiler. Mısır mimarlığı temel bakımından dinsel olduğu halde, Mezopotamya mimarlığı bizi, monarşi ve askerlik iktidarını dile getirmesi bakımından etkiler.
Savaşın devamında Ikili Monarşi'nin ayakta kalmasını sağlayan yalnızca Alman askeri ve ekonomik yardımıydı. Durumun gittikçe vahimleşmesi Viyana'daki Alman büyükelçisinin. "Tanrı zavallı ülke mi bir daha Avusturya ile müttefik olacağı bir savaştan korusun," demesine neden oldu.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.