Herkese merhaba. Lütfen toplanın, çünkü hem ilginç bilgiler vereceğim sizlere yani bilgilendirici bir inceleme olacak, hem de oldukça eğlenceli...
İşin bilgilendirici kısmından başlayalım. Bu yaz İngiltere Edebiyatı'na bir hayli aşina olmaya başladım, özellikle Victoria Dönemi diye geçen 19.yy kitaplarına. Bu dönemde en göze çarpan özellik,
Victor Hugo; 1802 doğumlu Fransız şair, romancı ve oyun yazarıdır. Romantik akımın en ünlü isimleri arasında yer alan Hugo, Fransa'nın en büyük yazarları arasında kabul edilir. Kült eseri olan Sefiller ve Notre Dame'ın Kamburu ile dünyaca tanınan sanatçı hakkında en çok eser yazılan ilk 100 kişi arasında yer almaktadır.
İdam; işlenen bir suçun
"Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir ânın
Parçalanmaz akışında."
Gururla söyleyebilirim: "Bu dünyadan bir
Ahmet Hamdi Tanpınar geçti ve ben onu okuma şerefine nail oldum." Bazı yazarlar vardır, geç tanırsın. Bazıları da vardır ki, geç tanımanın daha kötüsü: yanlış tanımak...
Geçtiğimiz yıllarda çok sevdiğim,
Son 10 gündür bu kitapla yatıp kalkıyorum desem yalan olmaz... Okuma serüvenimde bu kitap bir kilometre taşı oldu benim için. Nedenlerini dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım. Çünkü anlatacak gerçekten çok şey var bu kitapla ilgili. Hepsini bir incelemeye sığdırmak mümkün olamayacağı için kendimce önemli gördüğüm bazı konuları masaya
📣Merhaba Kıymetli Geniş Ailem!
Yeni bir çekiliş ile karşınızdayım.
Üstelik bu defa kitap severek okuduğum ve herkesin okumasını dilediğim:
Tutunamayanlar
🎯Bu muazzam eser siz değerli takipçilerimden birine çekilişle sunmak istiyorum!
Yapmanız gereken, bu iletiyi paylaşarak yoruma herhangi bir kitaptan sevdiğiniz bir alıntıyı yazmak.
En çok beğenilen on yorumu yazan okurların ismini çekilişe iki defa yazacağım.
(Birden fazla alıntıyla katılım sağlayabilirsiniz.)
🎁Kitap sıfır olarak doğrudan
Kitapyurdu.com'dan adresinize gelecektir.
Kargo ücreti tarafımdan karşılanacaktır.
⏳️Katılım için son gün 15 Nisan'dır.
Kazanan talihlinin ödülü bir hafta içerisinde gönderilecektir.
DİPNOT❗️Katılım tamamen GÖNÜLLÜDÜR. Gönderiden rahatsız olanlar akışlarında gizleyebilirler. Şu mübarek ayda ne kıralım ne kırılalım...
Mutlu günler, Hayırlı Ramazanlar. 😊🤲
Bir nükleer savaş tehdidi yaşayan İngiltere, çocuklarını güvene almak için onları bir uçağa yerleştirerek ülkeden uzaklaştırmak isterler. Fakat uçak bilinmeyen bir sebep ile ıssız bir adaya düşer. Kazada uçakta kalan bütün yetişkinler hayatını kaybeder ve sadece çocuklar hayatta kalır. Çocukların yaş aralığı ise 6-12 arasındadır.
Çocuklar adaya
Ülkedeki insanlarda mahkemelik olma ya da dava yeme fetişizmi var. Bilmem necisinden bilmem kimcisine kadar birçok isim yediği davaları anlatırken kabarıyor. Öyle bir anlatıyor ki, ülkede tek kazığa oturtulan bunlar.
Benzeri 1K'da da var. Engel yiyor, eleştiriliyor, ya da linç edilip hakarete maruz kalıyor, böylece muazzam bir etkileşim kasıyor. Yavaş yavaş kanaat önderi havasına girmeye başlıyor. Hakaret yeme fetişizmi öyle bir katılaşıyor ki, aklıselim bir iletişim ve istişare de mümkün olmuyor. Zira yaftalayarak oradan da bir hâdise çıkartılıyor.
Geçen bir hanımefendinin iletisine yorum yapmıştım. Necip Fazıl beyin bir cümlesini paylaşmıştı. Bazı cümleler yerinde güzel. Durup dururken malûm amaca dönük sloganik iktibaslar yapıldığında o e-mücahid ya da e-devrimci olarak geri dönüyor.
Denilebilir ki, cihad sadece kılıçtan mı ibaret? Değil, ama acaba bu çıkardığımız tantana cihad mıdır, yoksa nefsimizi tatmin için etkileşim meydana getirmek midir?
O yüzden bu tarz kişilerin iletilerine yorup yapmayın. En son biri hesap puanlıyordu. Mücahid kardeşimiz tesettürlü hanımlara da yazıyordu ki, "Muhafazakâr fotoğraf. Dinî kitaplar çoğunlukta. Yazarlar da dindar." Not veriyor.
Mübarek sen daha dün burada şeriat için kazan kaldırmadın mı? Şimdi de kadınların hesabını puanlıyorsun.
Hayırlı geceler.
Kitapla ilgili yüzlerce inceleme varken bir de ben yazmalı mıyım diye çok düşündüm. Çünkü, #132705929 . Sonunda ne karar verdiğimi tahmin edersiniz herhalde…
Karakter rehberiyle başlamak istiyorum incelemeye. Henüz okumayanlar için yardımcı, okuyanlar için de hatırlatıcı olacağını umuyorum. Başlayalım o halde:
• Bay
YouTube kitap kanalımda Dostoyevski'nin hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
ytbe.one/0i9F0L1dcsM
Dostoyevski vs. Dostoyevski
Dövüş başladı. Kim yenecek? Raundların bitmek bilmediği bir zihin boksu izliyoruz. Hakem kim? O da Dostoyevski adında biri... Yeraltında gerçekleşen bu dövüşten
Kütüphanede tesadüf eseri bulduğum bir hazineyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
İstanbul Ticaret Üniversitesi 10. Kuruluş yılın anısına basılmış bir kitap.
Bu kitap şair
Nurullah Genç 'in çektiği fotoğraflardan oluşmaktadır. Her fotoğrafın üstünde iki satırlık söz var.
Genç'in çektiği fotoğraflar muazzamdı.
Baktım kimse okumamış bende tek tek fotoğrafını aldım pdf formatına dönüştürerek sizlerinde okumasını istedim.
2011 yılında basılmış bu muazzam eseri kesinlikle okumanızı çok istiyorum. Lütfen bir bakın.
Link: drive.google.com/file/d/1OMueugR...
Keyifli okumalar :))
Ruhumdan YansıyanlarNurullah Genç · İstanbul Ticaret Üniversitesi · 2011225 okunma
BURASI MUZ CUMHURİYETİ DEĞİL!!
Bir çoğumuzun aşina olduğu hele hele siyasetin şu hararetli günlerinde dilimize pelesenk olmuş bir deyim ''Burası muz cumhuriyeti değil!'' Peki nereden çıkmış bu deyim hiç düşündünüz mü?
11 Kasım 1928 tarihinde Kolombiya'da muz işçileri, fazla mesai saatlerinden, iş kazalarına yeterli önlem alınmamasından, asgari
Eyyy film severler :) Siz de benim gibi bir film izlemek için bir film süresini hangi filmi izlesem diye zaman geçirerek mi tüketiyorsunuz? İşte dev olmasa da bir arpa yolu boyunda hizmet :)
Linkleri de koyayım anında yararlanın:)
Uzun zamandır izlediğim filmleri bir köşeye not ediyorum, her güne bir film izleme projem kapsamında dedim bunları
Sırça Köşk, bir dönemin yasaklı kitaplarından. Okumadan önce neden yasaklı olduğunu tahmin etsek de okuduktan sonra gerçekler neden yasaklanır ki diye düşündürüyor.
Bu kadar mı sevmiyoruz gerçeğin anlatılmasını?
Bu kadar rahatsız eden ne?
Gerçekle yüzleşememek niye?
İfade etmeyince, anlatmayınca geçip gidecek mi öylece?
Sabahattin Ali,