Sanırım bu olağanüstü esere inceleme yapmam çok zor olacak demiştim 3 yıl önce ilk incelememi yaparken. Ve hatta biraz da uzun gelecek ama bu seferlik de böyle olsun diye devam etmiştim...
Semih Doğan 'e teşekkür etmiş ve onun beni bu seri ile tanıştırmasına minnet duymuştum. Onun incelemesi ile seriye başlamış hatta onunla bu sayede iletişim kurmuş
Kısaca Miraç Kandili Nedir:
Recep ayının 27. gecesine Miraç gecesidenir. Miraç kelime anlamı itibariyle göğe çıkma, yükselme anlamlarına gelir. İsra ve Miraç hâdisesi, Peygamber Efendimizin (s.a.v) hicretinden 18 ay evvel vukû bulmuştur. Miraç olayı, Peygamber Efendimizin (s.a.v) Mescid-i Harâm’dan Mescid-i Aksâ’ya oradan da Allah’ın huzuruna
Yıl 1943. Cani Hitler ve Nazi canavarları Polonya' nın, Auschwitz toplama kampında. 15 Nisan 1934 doğumlu, 9 yaşındaki Schmuel' de bu kamptaki esirlerden sadece biri. Ne tesadüf ki yine 15 Nisan 1934 doğumlu, 9 yaşındaki Bruno' nun, Nazi güçlerinde asker olan babası da görevlendirmeyle bu kampa gönderileceklerden.
Babasının bu
Bu inceleme, kitabı okumayı düşünenler için minik bir rehber niteliğindedir.
1958 yılında yayımlanan bu muhteşem kitap bize Osmanlı döneminin Fetret devri'nde bir taht savaşıyla başlayan ve aşka doğru derinleşen bir hikâyeyi anlatır.
Bir sipahi askeri olan Çakır'ın öyküsüyle giriş yaptığımız bu kitap okuyucuyu daha ilk sayfalarından içine
ŞU İNCELİĞE BAKARMISINIZ
ALLAH resulü bir gün camiye giderken yolda ezân ile dalga geçen yahudi çocuklarını duydu. Aralarından birinin sesi çok güzeldi ve o ezânı ağzını eğip bükerek söylüyor diğerleri de ona gülüyordu.
Bizler olsak ne yapardık bu durumda ?
Şiddet, hakaret...?
ALLAH rasulü yolunu değiştirerek çocukların olduğu yöne doğru
Kapalı kapılar,inandır beni.
Son anahtarı çeviriyorum.
Gözlerim bağlı,ellerim çözülüyor.
Geç kaldım hikayeler için.
Denedim bu şeyden defalarca vazgeçmeyi
anlaşılan yine beceremedim.
Yazıp yaşamak yaşayıp yazmak.
Selam️ Haruki Murakami “Sahilde Kafka / Umibe No Kafuka”.. Öncelikle; böyle kompleks bir eseri “su gibi okudum”, “hemen iki günde bitiyor” diyerek, ne denli hızlı okuduklarını belirtmiş, tüm okurların önünde, saygıyla eğiliyorum. Zira bu su gibi hali, benim okuma ritmim için mümkün olmadı. Gayet yavaş ve zorlu bir okuma süreci ile imtihan
‘1K kutsal kitaplar serisi’nden Şibumi’nin incelemesi vesilesiyle herkese selamlar...
Çok net hatırlıyorum, siteye ilk üye olduğumda ‘bu kitaba sahip olmayanları burada barındırmıyorlar herhalde’ diye bir kaygıya kapılmış, Ocak 2018’de hemen sipariş etmiştim kitabı. Ancak kitabı almak da yetmiyor tabii. https://1000kitap.com/Nordavind ‘nın
Sevgili Okur,
Bu incelemeyi mektup tarzında yazarak unutulan, yok olmaya yüz tutmuş bu değeri bir nebze olsun hatırlatmak ve naçizane yaşatmak istedim, anlatıcımızın hatırlattığı ve yaşattığı gibi. Yazarın tabiriyle, bir zarfı açmak kadar kalbi titreten ne vardır. Bir anlamda zarf mahremiyettir, mahrem olmasa da satırlar. Bir köşeye
"Sinop'lu Diyojen'i bilirsiniz, ünlü filozof. Hani şu fıçıda ikamet eden Diyojen. Gündüz vakti, elinde fenerle adam arıyormuş denir bu zat için!
Bir gün Diyojen, birbiri üstüne yığılmış insan kemikleri arasında bir şeyler aramaktadır. Tam o esnada, zafer sarhoşu Büyük İskender, Diyojen'i görür ve sorar:
- Ne arıyorsun?
Ama Diyojen'i amacı imparatora "Ölüm Gerçeğini" hatırlatmaktır!
+ Babanızın kemiklerini arıyorum ama hangisinin babanıza, hangisinin kölelere ait olduğu belli olmuyor!
Velhasıl demem o ki; Efendi kim, köle kim? Güçlüler, filler, statü sahipleri vs vs yolun sonunda belli olmadığı gibi, herkes aynı yere gidiyor! 🖌
Aslında daha önceki yazılarımda da spoiler vardı ancak belirtmenin bu denli önemli olduğunu yeni fark edebildim kusura bakmayınız. Bazı okur arkadaşlarımız bu konuda hassas sanırsam. Artık ben de bu ibareyi koymaya karar verdim.
Bir inceleme yazmadan önce diğer incelmelerini okumaya çalıştım ve yazı dilinin basit olmasının çok eleştirildiğini
Çocukluğumdan beridir süregelen bir alışkanlıktır benim için günlük tutmak. Kimseye anlatamadıklarımı satırlar ile itiraf etmek ise artık bir nevi terapiye dönüştü. Defterimi açıp bir süre durdum. Ne kadar zamandır yazmıyorum diye. Sonra ne kadar da yorgunum kelimeleri başladı dökülmeye. Yazdıkça yaptıklarımın pişmanlıkları ve sevinçlerinden
Harika, harika, harikaydı...
Vooov! Neredeyim ben yahu :) Muhteşem bir serüvendi.
Bu Fareler ve İnsanlar ve İnci kitaplarından sonra üçüncü Steinbeck kitabımdı. Ben bir yazarın kitaplarını, okuduğum diğer kitaplarıyla değerlendirmeyi hiç sevmem çünkü hepsi farklı zamanlarda, farklı psikolojik durumlarda ve farklı ruh olgunluklarında yazılmıştır.
El Minhacüs Seni'nin her sayfası, her kelimesi ayrı muhabbet dolu... (Allah rahmet eylesin, incelemeyi okuyanlar Ruhuna Fatiha okumayı esirgemesinler inşallah)
Mollalarımızın düzenlediği bu kıymetli eserimizin her evde bulunması lazım...
Arapçası 571 sayfa olan eserimizin Türkçesi 632 sayfadır.