Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
O kadar büyük aşk ya da nefretin nadir olduğunu düşünüyorum, ama bunun onun başına iki kez geldiğini söyledi.
Her şeyi apaçık ortada ama bir o kadar da bilinmezleri olan, tuhaf bir adamdır Ahmet Muhtar.
Sayfa 174 - KronikKitabı okuyor
Reklam
__S O N__
Her şey bitti, yavrum. Bir gün sen de baba olacaksın, bir erkeğin hayatındaki bazı anların ne kadar acı olduğunu sende keşfedeceksin. Sanki her tuttuğu elinde kalıyor insanın, bu da büyük bir umutsuzluğa yol açıyor. Ama bitti artık.
Sayfa 180 - Can YayınlarıKitabı okudu
Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürküncülüğü kadar Kötü değildir.
Hitlerin ajitatif hitabe yeteneği
Her propaganda halkın anlayacağı düzeyde olmalı ve hedef kitlesi içinde anlayış gücü en kısıtlı olan kişinin seviyesi­ne göre ayarlanmalıdır. Etkisi altına alması hedeflenen kit­le ne kadar büyükse, zihinsel seviyesi de o kadar düşük olmalıdır. Bilimsel yükü ne kadar az olur ve kitlenin duygularını ne kadar hesaba katarsa, başarısı da o kadar büyük olacak­tır. ~
Adolf Hitler
Adolf Hitler
Sayfa 68 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Hıristiyan kurtuluş gereksinimi üzerine
İnsan, eylemlerin kullanışlı bir sıradüzeninde alt sıralarda yer alan belirli eylemlerin bilincindedir, hatta kendisine adeta tüm özü gibi değişmez görünen bu gibi eylemelere karşı bir eğilim keşfeder içinde. Kendini genel değerlendirmede en üst ve en yüce olarak kabul edilen öteki eylem türlerinde sınamayı ne çok ister; bencilce olmayan bir
Sayfa 99 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Bizim Güneydoğu' da gözlerde yaş kurumuştur ağbey. O kadar çok zulum görmüşüz ki, artık dökecek yaş kalmamıştır bizde.
Ne kadar az bilirsen bilmek istemediğin şeyleri, o kadar az incelir derin, incinir kalbin. O kadar az kanarsın. Böyle bakınca aslında, cehalet o kadar da kötü bir şey değildi.
İnsanların mutluluk olasılığı ne kadar yükselirse, mutsuzlukları da o kadar artıyor demek.
Sayfa 87
Hz peygamebrin haram koyma yetkisi
Pek çok insan haram ve helale dair hükümlerin sadece Kur'anda olduğundan bahisle Hz. Peygamber'in böyle bir yetkisi olmadığını iddia etmektedir. Buna göre haramlar ve helaller Kur'an'da belirlenmiştir; Rasûlullah zamanında var olan ve kitapta geçmeyen bir şey kesinlikle haram değildir. Çünkü haram olacak olsaydı her şeyi teferruatına varıncaya kadar açıklayan Kur'an bunları da açıklardı. Nitekim bu bağlamda, "Hz. Peygamber zamanında vahyin inişi devam ediyordu, dolayısıyla her bir haramla ilgili ayet inmesi gerekirdi. Çünkü bazen o kadar teferruat bilgisi veriliyor ki, bunlara bakarak, bir şey haram idiyse onunla ilgili olarak da ayet inmesi gerekirdi." denmektedir Buna şu cevabı vermek mümkündür: Bir önceki konuda değindiğimiz üzere, Allah'ın her bir meseleyle ilgili olarak ayet indirmesini beklemek Kur'an'ın hacmini ciltler dolusu bir noktaya taşırdı. Ayrıca Hz. Muhammed'in hareket alanını, yetki ve konumunu bütünüyle sınırlandırırdı. Çünkü her meselede vahiy gelecek olsaydı, Hz. Peygamber sorular karşısında vahiy gelmeden ağzını bile açamazdı
Sayfa 136Kitabı okudu
Reklam
Doğum+Büyüme+Yetişkinlik eşittir Tezgah
"İnsan doğar. On-on beş yıl sonra dünyanın nasıl bir tezgah olduğunu ve doğumla ölüm arasına nasıl hapsedildiğini fark eder. Bu aslında bir histir, bilgi değil. Ve ilk tepkisini verir. Avazı çıktığı kadar bağırarak. Bu çığlık, bir kalabalığın içinde cüzdanını çaldırdığını fark eden kişinin çaresiz haykırışına benzer. Önce, aşağılayan ve
Sayfa 120 - Doğan KitapKitabı okuyacak
“Yaşam yalanla dolup taşan bir çılgınlıktan ibaret olduğuna göre, insan ne kadar uzaktaysa, yalanlarına ne kadar çok şey katabiliyorsa, o kadar mutludur, bu da doğal ve olması gereken bir şeydir. Hazmedilmesi zor olan gerçektir.”
Sayfa 377 - YKY
Bu zekice konuşmaların hiç ama hiçbir değeri yok. İnsanı kendi kendisinden uzaklaştırır, o kadar. Kendi kendinden uzaklaşmak da günahtır. Yapılması gereken, insanın tıpkı bir kaplumbağa gibi kendi içine girip yerleşebilmesidir.
Bir kişinin belli bir gruba ait oluşunu belirleyen şeyin temelde başkaları olduğu ne kadar doğrudur; onu kendilerinden yapmaya çalışan yakınlarının - akrabalar, memleketliler, dindaşlar-etkisi ve onu dışlamak için uğraşan karşı kamptakilerin etkisi. Her birimiz itildiğimiz, bize yasaklanan ya da tuzaklar kurulan yollar arasından kendine bir yol açmak zorunda; birdenbire kendimiz olamayız, ne olduğumuzun "bilincine varmakla" yetinmeyiz, neysek o oluruz; kimliğimizin"bilincine varmakla" yetinmeyiz, onu adım adım kazanırız.
Burada bitiyor bir sevda, ele avuca sığmayan kederler, kimi gülüşler ve bir o kadar da unutulmaya yatkın anılar bırakarak geride; belki birkaç da şiir...
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.