Huzurluydu sanki. Bazı gece, "Ne olacak ki," diyordu kendi kendine, "işte hayatımı kurdum, bu da benim hayatım, evim, kapım var, sarı köpek hep yanımda, elimden iş geliyor, ben de böyle yaşarım, bahar nasıl olsa gelir, yaz da," diyor, "bütün gördüğüm insanlar nasıl sanki, bak hepsi bir evin içine girmiş, söylediğine anladığı kadar cevap veriyor, nesi varsa onu yiyor ve yaşıyor, bu da ömürlerden bir ömür oluyor. Vakit geçiyor, herkes ihtiyarlamış. Belki ben de arıcı olurum, hatta kışın arılarımı Mersin'e ben götürürüm, oradan bilmediğim başka yerlere de götürürüm, Celal Amca, 'Arı ile karı gezdirmezsen kaçar,' diyor, 'Ben gezdiririm, aslında kendim gezerim, küçücük arının arkasına saklanırım, güzel değil mi sanki bunlar?" diyordu.