Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Doğayı sevmek ve onunla bütünleşmek romantik bir kır düşü değil, insanoğlunun varoluşundan itibaren anımsamaya çalıştığı bir sahiplenme içgüdüsüdür.
Tanrı'yı oynamak! Ellerine geçirdikleri her imkanı, her mülkiyeti sahiplenme duygusuyla otorite aracı olarak kullanma duygusu bu. Hükmetmek, karar vermek, geleceği belirleme gücünü elinde tutmak. İnsanlara ış ve rızk verdiğine inanmak, insanları sınıflamak sonra. Cenneti ve cehennemi pay etmek. Bütün bunlar düpedüz Tanrı'yı oynamak değil de nedir? Zavallı insan bu kez zor bir oyun seçti ve acı duyacak..
Reklam
Batı merkezli tarih anlayışı, Batı'nın siyasal ve ekonomik amaçlarına ulaşmak için geliştirdiği "kurgusal tezlere" dayalıdır. Bu nedenle Batı merkezli tarih anlayışı ile "emperyalizm" arasında çok yakın bir ilişki vardır. Örneğin, Batı merkezli tarih anlayışının en belirgin özelliklerinden biri, insanlığa az ya da çok katkı sağlayan "tüm Antik uygarlıklara" sahip çıkmaktır. Şüphesiz ki bu sahiplenme, "bilimsel" olmaktan çok "siyasal" ve kurgusal"dır.
Sayfa 139Kitabı okudu
"Benim hayalimdeki aşk, İki insanın birbirini sahiplenme duygusundan çok daha öte bir şey..."
Kıskançlık, sahiplenme hastalığının ölümcül sonucudur.
Sayfa 314Kitabı okudu
Sahiplenme için özellikle dokunmayı kullanırız. Bir düğün salonuna girerken, sevgilimize, eşimize sarılır veya dokunuruz. Bu dokunuşu “Bu benim ona göre!” anlamında kullanırız. Genelde hanımlar bu mesajı etrafa vermede bizden daha kibar oldukları için, bizim yaptığımız gibi kollarıyla bir boğma harekâtına girmek yerine, üzerinizden olmayan kepekleri silkelerler ya da ceketinizden hayali saçlar toplarlar. Zaten sıkı olan kravatınızı dilinizi dışarı çıkaracak şekilde sıkarlar. Bu, diğer dişilere “Bu adam benim, bulana kadar canım çıktı, kimse yanaşmasın” mesajını verir. Siz saf saf “Dün kafa üstü düştüm, dönüp bakmadı. Şimdi kravatımı düzeltiyor, değerimi anladı. Rabbime şükürler olsun!” diye düşünürken, o etrafa gerekli mesajı vermektedir.
Reklam
Kitap
"Allah aşkına, bunun anlamı neydi? Romantik miydi, zorba mı, tehdit miydi, sahiplenme mi? Sürrealist bir filmde figüran gibiydim! Amacım neydi, dahası onun amacı neydi, bilmiyordum!"
Aidiyet birlikte olma çabasıdır, sahiplenme değil...
Sayfa 183Kitabı okudu
Benim düşlediğim aşk iki insanın birbirini sahiplenme çabasından çok daha öte bir şey.
Aşkta enerji asla boşa gitmez. Enerji kaybı bunun kuyruğundadır; kıskançlık, sahiplenme, kuşku, şüphe, bu aşkı yitirme korkusu, sürekli güvence arayışı.
Sayfa 126Kitabı okudu
Reklam
Hayatlarımızda sorumluluk ve sahiplenme ile ilgili bütün kargaşalar aslında bir sınır sorunudur.
Insanoğlunun o kadar hastalıklı tarafı vardır ki aşk; bunların yakınından uzağından dahi geçmez. Marazi olan aşkın kendisi değil, aşkın gereği zannedilen diğer bazı duygular. Örneğin kıskançlık, sahiplenme hissi, sevilenin üzerinde hakimiyet kurma arzusu, onu yönlendirme güdüsü ve sevgilinin geçmişine perde çekip hayallerine ipotek koyma telaşı...
Sayfa 170Kitabı okudu
Evlilik benim için çok anlamsızdı, komikti. Hiç mutlu ve evli iki kişi görmemiştim. İnsanların kendi sorumluluklarını başkasının sırtına yükleme merakı, sahiplenme gibi büyük bir hata, hala çocukluğumuzdaki masal sonlarını arıyor olmamız, yanılsamadan ibaret aşklar ve en önemlisi yalnızlıktan duyulan korku sonucu bu ikili kombinasyonu deniyoruz.Bunları biliyordum ama, ya bu sefer farklı olursa,ya sonsuza kadar mutlu... falan filan diyordum işte.
Şu dünyada kavga etmeden yaşanılamaz mıydı? Sultanlar ve şahlar birbirleriyle savaşırken harcayacakları kuvvet ve mesaiyi üretmeye harcasalardı eğer, elbette tabiat onlara her nimeti sunar, Allah da geçimlerini bereketlendirirdi. İnsanları, geçinmek için ganimete muhtaç edenlere lanetler olsun!.. Ekip biçseler, güdüp kesseler elbette doyarlar, gül gibi de geçinirlerdi. Bu sahiplenme hırsı neydi? Toprağı, insanı, varlığı bunca sahiplenmek için savaş neydi? Toprak herkese yeterdi ama sahiplenmek isteyenler işi bozuyordu. Şu dünyada her millet, her insan bu yüzden hayatını savaşarak kazanmak zorunda kalıyordu. Hatta bazen bunun adı gaza da oluyordu. Müslüman ile Müslüman savaşıyor, Anadolu Türkleri iki ordu çıkarıyor, adı “gaza” oluyor, kardeşimle beni karşı karşıya getiriyorlardı
Sayfa 227 - Kapı Yayınları 1. BaskıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.