Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gerçekleşen her umudun yerini yeni bir duruma bıraktığı, bu yüzden de bir öncekini yok ettiği düşüncesi Proust'ta bir saplantı halindedir (evlenecek olan Swann'ın düşleri; Swann'ın evinde ağırlanacak anlatıcı benin düşleri). Ruhlar arasındaki iletişimsizliğin yanı sıra, ruh halleri arasında da bir iletişimsizlik söz konusudur. Her şeyin görece ve boşuna olduğu -"kayıp zaman"ı yeniden bulmak dışında- duygusu buradan kaynaklanır. Hayallere dalma gereksinmesi; gerçeklikle yüzleşmelerde gerçekliğin nasıl kayıp gittiğini, bu yüzden de her hayali sonsuzlaştırmaya yarayan bir yasa aramak gerektiğini sadistçe açığa vuruş buradan kaynaklanır.
Sayfa 169Kitabı okudu
İhtiyar Montero özellikle politikadan konuşuyordu. Oyunu her zaman aşırı sağa atmıştı ve demokrasinin sadece zayıf toplumların yakalandığı bir hastalık olduğuna inanıyordu, zira bu sistem yönetici seçkinlerin sorumluluklarını halkın amorf kitlesine devretmesini içeriyordu ve seçkinsiz bir ülke yitik bir ülkeydi. Ayrıca bu demokrasi denen şey bir fantezinin üzerinde yükseliyordu: Genel ve eşit oy hakkı; bir kapıcı kadının oyu bir avukatınkiyle aynı değerde olamazdı. Álvaro başıyla onaylıyordu ve ihtiyar hemen hükümeti çok sert bir biçimde eleştirmeye başlıyordu. Ne var ki eleştiri okları daha ziyade sağ partilere yönelikti. Onları ilkelerinden uzaklaşmış ve kökenlerini inkâr etmiş olmakla ithm ediyordu.
Sayfa 55 - Everest Yayınları, 2. baskı, Çev. Süleyman DoğruKitabı okudu
Reklam
Bir takıntının boşalan yeri­ni daima başka bir saplantı alır.
Sayfa 118
Unutabilme yeteneği akıl sağlığı anlamına gelir. Aralıksız anımsamak ise saplantı, delilik anlamına gelir.
Fiziksel dünyada iki eşyanın aynı anda aynı yeri kaplayamaması gibi,insan aklında iki saplantı yan yana yaşayamaz.
Sayfa 318
Ergenlik dönemleri çalkatılı zamanlarıdır. Genç kız beyni açılır ve düşünme, hissetme ve davranış dış görünüşünü saplantı haline getirme biçimini belirlemeyen nöronların devrelerini yeniden düzenler.
Reklam
Ama gözümde biraz daha fazla değer taşıyor bu notlar, onları çağın bir belgesi sayıyorum, çünkü Bay Haller'in ruh hastalığı -bugün biliyorum artık- tek bir kişide rastlanan bir garabet değil, doğrudan çağın hastalığıdır, Bay Haller'in içinde yer aldığı kuşağın bir saplantısıdır; öyle bir saplantı ki, görüldüğü kadarıyla güçsüz ve yetersiz kişilerde değil, daha çok güçlü, alabildiğine aydın ve yetenekli kişilerde rastlanıyor.
Sayfa 22
Obsesif-Kompulsif Kişilik Bozukluğu
OKB NEDİR? OKB, obsesyon (saplantı) adı verilen takıntılı düşünce, fikir ve dürtüler ile kompulsiyon adı verilen yineleyici davranışlar ve zihinsel eylemlerden oluşan bir ruhsal hastalıktır. *** Freud’a göre , “hastanın zihni gerçekte kendisini hiç ilgilendirmeyen düşüncelerle doludur ve kendisine yabancı gelen dürtüler hissetmektedir; arada bir, karşı duramadığı eylemlere geçmek zorunda kalır. Zihnine takılan bu düşünceler (obsesyonlar) hasta için hiçbir anlam taşımadığı için, çoğu kez kendisine de saçma gelir. Karşı koymayı bir türlü başaramadığı bu düşünceler onu bitkin düşürene dek oyalar ve bir ölüm kalım sorunuyla karşılaşmışçasına kaygılandırır. Freud tüm diğer nevrotik tablolarda olduğu gibi bu bozukluğun da yaşamın ilk yıllarındaki ebeveyn çocuk ilişkisinde yaşanılan çatışmalardan kaynaklandığını düşünmektedir. Anne babasının sevgisine ve bakımına ihtiyacı olan çocuk onların dediklerine uymak zorundadır. Oysa diğer yandan biyolojik bir ihtiyaç olan çişini ve kakasını bırakmak istemektedir. Bu durum çocukta çatışma yaratır. Çocuğun hayatında yeni kazanmakta olduğu bir yetidir; seçim yapması, karar vermesi. İstenmedik zamanda ve yerde çişini, kakasını yapması kınanır ve ceza alırken, tutması ödül almaktadır. Çocuğun bu evredeki çatışmaları çözülmediğinde baskı altında tutulsa da kişinin gelişiminde aksaklık yaratır ve nevrozun gelişmesine neden olur. Freud, obsesif nevrozun gelişimini ‘anal döneme’ saplanma ya da bu döneme gerileme olarak açıklamıştır. Anal sadistik evreye gerilenir. Bu evrede libidinal dürtü nesnesine karşı hem sevgi, hem de nefretin birlikte taşındığı görülür.
Felsefenin fazlası bizim gerçek duygularımızı körletir; lüzumsuz bir incelemeyle bizi tabiatın güzel ve rahat yolundan çıkarır. Düşüncede saplantı ve azgınlık en açık ahmaklık belirtisidir. Canlılar arasında eşekten daha kendinden emin, daha vurdumduymaz, daha içine kapalı, daha ciddi, daha ağırbaşlı olan var mıdır?
"Aşırılıklar beni hep ürkütür. Bir kişiyi, işi, durumu ya da düşünceyi saplantı derecesinde aşırı sevmek genelde sevilen şeyle ilgili değildir. Başka bir duygunun telefisi olma ihtimali çok yüksektir."
Sayfa 78 - Sahi Kitap
Reklam
128 syf.
6/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Uzuuun bir aradan sonra herkese selamlar dostlar. Sonbaharın gelişiyle ve bazı yoğunluklarım sebebiyle kitap okuma hızım yavaşladı. Böyle bir dönemde Anayurt Oteli, bana karmaşık duygular yaşatan bir eser oldu. Yusuf Atılgan’la tanışma kitabım olan ve çok satanlarda sıklıkla gördüğüm Anayurt Oteli, hem üslup hem de konu bakımından oldukça farklı. Bilinç akışı tekniğinin kullanıldığı eserde ana karakter Zebercet’in iç dünyası tüm detaylarıyla anlatılıyor. Öyle ki Zebercet’in karanlık fantezilerinden cinsel davranışlarına değin geniş bir zihin dünyası okura aktarılıyor. Hayatı otel olan, çevresine ve kendisine yabancılaşan Zebercet; toplumun dışında kalan bir karakter olarak resmediliyor. Gecikmeli Ankara treniyle otele gelen kadını saplantı haline getiren Zebercet’in adım adım karanlığa ilerleyişi okura başarılı şekilde gösteriliyor. Lakin kitabı okurken sürekli bir “rahatsızlık” hissediyorsunuz. Bazı satırlar kitaptan uzaklaştırırken “Zebercet’in sonu ne olacak acaba?” diye düşünmeden de edemiyorsunuz. Bu kitap garip bir ruh haline büründürüyor insanı, baştan söyleyeyim. Sevip sevemediğime karar veremedim ama yazar etkili ve kaotik bir kurgu ortaya koymuş diyebilirim. Canıgönülden önermesem de bir göz atın derim.
Anayurt Oteli
Anayurt OteliYusuf Atılgan · Can Yayınları · 202329,9bin okunma
"Sonsuza dek süren hiçbir hayal yoktur. Herhangi bir hayalin yerini yeni bir hayal alır. O yüzden hiçbir hayale saplantı yapılmamalıdır."
402 syf.
·
Puan vermedi
Bir Kalan Olmalı
Bir Kalan Olmalı
Dersim Özel
Dersim Özel
#psikolojikroman okumayı sever misiniz? Peki betimlemlerle aranız nasıl? Yoğun ve stresli gecen günlerimde,zihnimin yorgun olduğu bir döneme denk gelen eser benim icin epey uzun soluklu bir okuma oldu.Okudukça zihnim çorba olunca ev halkının uyuduğu zamanlara denk getirdim ve bu karar benim icin iyi oldu.Yoksa beynim bu kadar
Bir Kalan Olmalı
Bir Kalan OlmalıDersim Özel · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık · 2023125 okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
·
14 saatte okudu
Bu kısa roman siberpunk örneği bir eser. Yüksek teknolojik imkânların olduğu ortamlarda hayat kalitesinin düşmesi olarak belki düşünebiliriz siberpunku. John Shirley de bu konularda yazan, üreten bir yazarmış. _mış diyorum çünkü ben de bu kitabı okuyana dek bilmiyordum yazarı. Kitap güzel, iyi; abd'de gelecekte arizona eyaletinin bir şirket
Yeni Tabular
Yeni TabularJohn Shirley · Ayrıntı Yayınları · 201851 okunma
On dokuzuncu yüzyılda İmparator Tongzhi frengiden ölmüş ve Taiping Ayaklanması'nda (1850) ele geçirilen altı bin oğlan çocuğu, sargılı ayakları ve makyajlarıyla tastamam birer erkek fahişe olarak kullanılmak üzere iğdiş edilmişti. Böyle saplantı dönemlerinin yerini aniden kuvvetli tepki dönemlerine bırakması türünde dalgalanmalar pek çok ülkede kendini göstermiştir. Püritenlik bazen doğudan gelmiştir, bazen batıdan, bazen iktidarı elinde tutanlardan kaynaklanmış, bazen de onlara bir tepki olarak gelişmiştir. Seks meselelerinde, geriye bakıp da iç geçirilecek bir altın çağ hiç yaşanmamıştır. 1950'lerde Çinli komünistler, bu muğlak geleneklerin anısını ortadan kaldırma çabasıyla olağanüstü miktarda erotik kalıntıyı sistematik olarak yok etmişlerdir.
Sayfa 106 - Ayrıntı Yayınları, 4. Basım: 2010
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.