Önyargıyı muhteşem şekilde anlatan bir yazı.
"SEKSSİZLİK"
¶¶Günaha bulaşmadan kadın ya da erkek olunmuyor bu âlemde hekimbaşı. Bulaşmaya da değmiyor. Aslında yapmamız gereken hormonlarımızı görmezden gelmekti. Yapamadık; evdeki “vitrin”de Lacan vardı da biz mi okumadık? Cennetten zaten kovulmuştuk, cehennemde yer yoktu.
'Sevgili dost, bir kitabı okurken insanın canı acır mı?..'
Acıdı... 9 yaşındaki Cahide ve Kaya. İkisi de 9 yaşında. Hani herkesin dünyasının renkli vakitleri; cıvıl cıvıl, parlak, rengarenk... Ama bu çocukların dünyası karanlık sulara gömüldü. Son saatlerinde gördükleri mavi renk yuttu ve siyaha götürdü onları. Mustafa Bal, 9 yaşındaki kızı
Dalkavuklar Gecesi - Z Vitamini'ni okursanız isabet olur.
Hüseyin Nihal Atsız edebiyat dünyasında haksızlığa uğramış bir şair ve yazardır. İkinci Süreya vakası
Makyajsızdır bu güzel çehreler
Yüzlerini sen pudrasız bırakma Allahım
Ya kaldır şu FaceSwaplarını
Ya fondotensiz bırakma Allahım..
Toplanın ey Goriot Baba’nın kızları,siz de Laios’un şişikliği kollarına vurmuş dar t-shirtlü oğulları.Bu kitap size inmiş İncil’dir.Gelin okuyun,topluca okuyun ve resmini instagrama Brazil Santos’la beraber atmayı
Uzun süren kitapların ayrı ayrı hikayeleri vardır:
Kimi çok sıkıcıdır, bir türlü bitiremezsin.
Kimi çok hacimlidir, oku oku sonunu göremezsin.
Kimi çok yoğundur içinden çıkamazsın.
Kimine doyamaz, bitmesin diye cümle cümle okur bırakırsın.
Kimini başucu kitabı gibi kullanır, bunaldıkça açar, yudum yudum tadarsın.
Bu kitabın hikayesi de bu
“Ölümün bitmeyen ufkunda yatarken gene sağ,
Bir avuç toprak olurken gene yüksek, gene dağ…”
***
Dolmabahçe sarayı her zamankinden daha sessizdi,
En yakın arkadaşlarının gözleri dolu dolu ona bakıyorlardı,
O günün sabahında herkeste bir huzursuzluk vardı,
Etrafı kalabalık değildi,
Ayağa kalkacak diye umutla bakıyorlardı,
Tüm heybetine rağmen,
Son yaprağı okuduktan sonra derin bir nefes aldım. Tuttum içimde bırakmadım. O kısacık zamanda ne kadar çok şeye şükrettiğimi tahmin bile edemezsiniz.
Ahhhhh !.. Ne kadar çok derdimiz sıkıntımız var. Sahip olmayı hayal ettiğimiz; arabalar, evler, yatlar, katlar, ikincisi.. beşincisi.. Aman Allah'ım o elbiseler, ayakkabılar, bilgisayarlar, saatler, telefonlar, parfümler...Yetmiyor diye yakındığımız maaşlar.. Geleceği belli olmayan gelecek için bitmeyen kaygılar. Sonra sevgi dilendiğimiz aşklar. Beklediğimiz aslında var olmayan sevgililer, onlar için akıtılan yaşlar harcanan zamanlar..
"Ne oldu şimdi bu deli hatuna başladı yine sayıp dökmeye," dediğinizi duyar gibiyim. Sahip olduğumuz bütün değerleri o kadar sıradanlaştırmışız ki artık onların farkında bile değiliz. Evet.. Bu kitap da beni çok etkiledi
bi' silkeledi. Heyyy Emine kendine gel, dedi. Şu alabildiğin nefes için, sağlığın için, evlatların için, imkanların için başına gelen her güzel şey için teşekkür et, dedi..
Önce anneliğimi sonra insanlığımı sorguladığım çok yoğun duygularla okuduğum, " Ben olsaydım ne yapardım? " diye diye empatinin dibine vurduğum, yazarın üslubuna, kişilik analizlerine hayran kaldığım şahane bir deneyim oldu benim için...
Daha kitabı rafa kaldırmadan aldım kuzularımı sımsıkı sarıldım için için ağladım.. Öpüp koklayıp şükrettim..
Velhasıl Kelam; hayat kısa.. kuşlar uçuyor.. Önceliklerimizi değiştirmenin vakti geçmeden...
Distopik eserlerin BABAsından merhabalar…! Yevgeni Zamyatin’in BİZ’i, bu türün miladı kabul edilir. O yüzden beklentisi çok olan, bu kadar ünlü olmasına rağmen ülkemizde az bilinen bir eserdir. Bu nadide eseri incelerken her zamanki gibi doğaçlama yolunu seçiyorum. Spoiler içermez ama çok şey içerir....!! ve Sonuna kadar okuyunuz... Lütfen...!
Bilimkurgu-Çizgiroman ve Manga Etkinliği kapsamında yapacağım ikinci incelemem olacak. Fahrenheit 451 ile sınırları zorlayacağız. Etkinlik Linki: ---->>> #28996895
Dün gece inceleme yazarken Denise Kirby'nin aynı adlı romanından uyarlanmış olan “The Bookshop” filmini keşfettim. İnceleme yazmayı bıraktım ve hemen filmi açtım. İlk
### Martin Edeni Uçuruma Sürükleyen Yol
Martin başta cahil ve serseri bir kişidir. Martinin amacı iyi bir yazar olmak, yazdıklarını insanlara ulaştırmak, hayranlık duyduğu burjuva sınıfına girebilmek ve sevdiği kız Ruth’a kavuşmaktır. Martin bunun için çok çalışmıştır ve sonunda istediği her şeye ulaşmıştır. Sonunda çok iyi bir yazar olmuş,
Zamanı olana kendini tek solukta okutacak muhteşem bir kitap.
İnsanların okumam için en çok tavsiye ettiği bu kitabı;
Yazarın doğduğu ve kitapta da bahsettiği gibi iki savaş görmüş Afganistan'da (maalesef dünyanın en büyük sorunlarından biri olan farklı etnik kökene ait)mis gibi başlayıp sonra şok bir ortaklıkları olduğunu anladığımız çok ama çok farklı iki çocuğun doğumlarindan başlayarak geçen yaklaşık 40 yılın anlatıldığı bu kitabı bende herkese tavsiye edeceğim.
Kitap ta deginilecek o kadar çok konu var ki - dünyanın bazı yerlerinin çocuklar için ne kadar acımasız olduğundan tut masumiyetin, koşulsuz sevginin zararlarına kadar hangi birine değineceğini şaşırıyor insan. Benim şu an bildiğin tek şey beni bu kitabı okumuş gerçekten anlamış biriyle saatler sürecek uzun ve derin bir sohbete aç bırakması...
Okuyan herkesi tebrik ederim,
Çok şey kazandınız...
Sabahın o sessiz ve soğuk ayazında telaşlı adımlarımla yürüyorum. Ellerimi ısıtmayı düşünüyorum bir ara zira eldivenlerle aramız pek iyi değil.. sonra vazgeçip o küçük sıcaklıktan, soğuğu yaşamı daha çok hissedebilmek adına ellerimi boşlukta dans ettiriyorum. Biraz mavilik alıyor gökyüzünden parmaklarım ve gün ışığının o küçük
Telefon çaldı, başın sağ olsun dediler.Önce ne olduğunu anlamadım.Belki de anlamak istemedim.Zihnim reddetti bu haberi, kabullenemedi.Önce annem sandım.Çünkü başka bir ihtimal yoktu."Baban ölmüş," dediler; "Hayır dedim olamaz, yalan söylüyorsunuz, salak salak konuşmayın, daha akşam beraberdik, kapatın telefonu!" dedim.Sonra
Momo..
Seninle tanışmamız 9 yıl öncesine dayanıyor. Dün gibi hatırlıyorum, 11 yaşına yeni girmiştim. Babamdan hediye olarak kitap almasını isterdim hep. Babam da ismine, kırmızı punto ile yazılmış olmasına, içerisindeki resimlere bakarak Momo'nun bir çocuk kitabı olduğuna kanaat getirmiş olsa gerek, elinde Momo'yla çıkagelmişti. Ee daha küçüğüm.