Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sarı erik testi, insanın elini kolunu bağlayan gerçekliğiyle çarpıcıdır. Gücünü evrensel bir saptamadan alır: İnsan meyveyi ısırarak anlar. Neyi anlar? Her şeyi. Hayatta kalmaya mahkum olan, sonra da bir akşam vakti zevki sezen, basit ve yüce şeylerin erdemlerine duyulan temel özlemi saptıran tüm yapay iştahların boşunalığını, söylemlerin yararsızlığın kimsenin kaçamayacağı yavaş ve korkunç düşüşü, ama buna rağmen, sanatın zevkini ve korkunç güzelliğini insanlara öğretmek üzere elbirliği eden duyuların muhteşem şehvetini kavrayan bir insan, soyunun ağır ağır olgunlaşmasını anlar
Motorda onca insan arasında kendini bir yabancı gibi hissediyor, bir sürgün gibi. Kitaplardan edinilmiş bir yalnızlık değil onunki. Ama gene de kitaplardan edinilmiş yalnızlık sözcükleriyle açıklanıyor. Şu anda küçük bir incelik, yumuşak bir bakış, sevecen bir baş sallama, bir gülümseme her şeyi nasıl da çözebilir, gerginliği giderebilir. Oysa herkes bilinçsiz bir mutluluk içinde. Yapay bir mutluluk bu. Gülümseyişleri bile yüzlerine yapıştırılmış gibi. Hak edilmemiş bir neşeyi yaşıyor bu insanlar. Ya da neşeye benzeyen o şeyi. O arsızlığı, o umarsızlığı. Kim bilir belki buda bir unutma biçimidir. Bir bezginlik biçimi.
Sayfa 10
Reklam
Çıplakken,üşürken, uyurken ,yorgunken, acı çekerken kısacası fani yaşamın tüm ortak biçimlerine insanlar arasındaki adil ya da adaletsiz ,saygıdeğer ya da suçlu gibi yapay sınıflandırmalar ortadan kalkar; geri de senin, benim gibi acıkan, susayan ,uykusu geldiğinde uyumak isteyen, yorulan zavallı hayvandan, fani yaratıkdan başka bir şey kalmaz.
Zeynep Tüfekçi, yapay zekâdan güç alan bir distopya yaratarak tüm dünyada muktedirlerin bizleri nasıl kontrol etmesine izin verdiğimizi 2017 yılında New York'ta yaptığı TED konuşmasında çok güzel özetliyor. İnsanlar yapay zekâyla ilgili korkularını dile getirdiğinde genellikle kontrolden çıkmış insansı robotları hayal ederler. Terminatör gibi. En çok korkmamız gereken şey yapay zekânın kendi başına bize ne yapacağı değil, güç sahibi insanların bizi kontrol ve manipüle etmek adına yeni, bazen saklı, bazen de belirsiz ve beklenmeyen şekilde bunu nasıl kullanacakları. Yakın gelecekteki bağımsızlığımızı ve itibarımızı tehdit eden teknolojinin büyük kısmı verilerimizi ve dikkatimizi toplayıp reklamcı ve benzerlerine satan şirketler tarafından geliştiriliyor. Tek bir video izlemek için YouTube'a girip bir saat sonra 27 video izlediğiniz oluyor mu hiç? YouTube'da sağ tarafta "sıradaki" diye bir sütun var ve otomatik yeni video başlatıyor. Bu bir algoritma, ilgilendiğinizi ve kendi başınıza bulamayacağınızı düşündüğü videoları seçiyor. Editör bir insan değil. Algoritmaların işi bu. Sizin ve sizin gibi insanların izlediklerini derliyor, ilgi alanlarınızın bunlar olduğu ve daha fazlasını görmek istediğiniz çıkarımını yapıyor, daha fazlasını gösteriyor. İyi, faydalı bir özelllik gibi görünüyor ama öyle değil. Reklamla finanse edilen bu platformların çoğu ücretsiz olmakla övünüyorlar. Bu bağlamda, bunun anlamı şu: Satılmakta olan ürün biziz. Kişisel veri ve dikkatimizin en yüksek ücreti veren otoriter veya demagoga satılmadığı bir dijital ekonomiye ihtiyacımız var..
Sayfa 68 - Mundi KitapKitabı okuyor
Dağlar... Bütün sevdiklerini yitirmişlerin, kara sevdadan bağrı yanmışların, kahrolası modern dünya içerisinde kaybolmuş çaresizlerin, derdini anlatacak birilerine bulamayan dertlilerin, yaşadıkları topraklardan cebren hiç sevmedikleri "yapay vatanlar"a sürülmüşlerin, soysuz politikaların iğrenç metotlarıyla köleleştirilerek kimliklerinden arındırılmışların tek barınağı dağlar...
Kalabalık bir ortamda, herkes kendi küçük dünyasıyla meşgulken, özellikle böyle yapay ortamlarda yapay kahkahalar inletirken duvarları, orada bulunan hastalıklı bir çift göz – oranın tek mutsuzu belki de – o neşeli kahkahaların ve akıp süren sohbetlerin üstünden kaldırır örtüyü ve karşısında korkunç bir manzara görür ya hani, o korkunç manzaranın dehşete sürükleyen gerçek suretiyle baş başa hisseder kendini, işte o duygunun pençesindeydi Tolga: bu kahkahaların yitip gideceği sonrasız bir gelecekte tüm bu yalnız kalabalığın un ufak bir toza dönüşeceği duygusuydu bu!
Reklam
Çocuklar sabit bir şekilde gülümsedi; göz çizgilerinden yoksun, neşenin pınarıyla ıslanmamış, yapay bir gülümseme…
Erkeklerin, erkek gibi kadınlara alışılmış bir şekilde âşık olmadıkları şüphesiz bir gerçektir. Kendilerinden üstün bir gücün himayesine boyun eğecek derecede ölçülü bir güçsüzlüğün, çekiciliğin esaslarından olduğunun hakkını tamamen teslim ederiz. Fakat erkeklerin hislerine uyan bu fark doğal ve köklü bir farktır ki, yapay tedbirler ile bu farkın derecesini güçlendirilmeye çalışıldığı takdirde artık o, çekiciliğe değil nefrete sebep olur.
Aşağıdan bakınca, yapay ışıklarla dıştan aydınlanan restoran bana farklı renklerde giyinmiş, hepsi ağır hareket eden insanlarla dolu bir akvaryum gibi görünüyor.
Yalnız bir sanatçının eğlencesi olarak değerlendirilebilecek "sanat için sanat", gerçekten de yapay ve soyut bir toplumun yüzeysel sanatıdır. Bu sanat da zamanla salon sanatı ya da gös­teriş ve soyutlamalarla beslenen, her türlü gerçekliğin yıkımıy­la sonuçlanan salt biçimsel bir sanata dönüşür.
Reklam
Göster­geler üzerine kurulu bir toplum, insanların dünyevi hakikatle­rinin yalanlarla örtüldüğü yapay bir toplumdur.
_____________________________ ⁴⁴Günümüz demokratik toplumlarda da hakimiyetin/egemenliğin halka ait olduğu ısrarlı şekilde vurgulanarak halk ilâhlaştırılır. Ancak aslında bu, gerçekte kendi ilahlıklarını gizlemek isteyen ileri gelenler'in (tağutların, yöneticilerin, zenginlerin, hatta sanatçıların) oluşturdukları yapay bir sığınaktır. Sahte biçimde ilāhlaştırdıkları halkın adına kendileri hüküm koyarak, işlerini yürütürler. Buna da halkın kendi ken- dini (temsilcileriyle) yönetmesi diyerek halkı aldatmaya ve tağutluklarını devam ettirmeye muvaffak olurlar.
Erkeğin aşkı, doygunluğa erdiği andan sonra gözle görülecek şekilde azalır. Önüne çıkan her kadın, elde ettiği kadından daha çekici gelir ona. Kadının aşkı ise, doygunluğa erdiği andan sonra artmaya başlar. Bu doğanın amacının, türün sürdürülmesi ve elden geldiğince çoğaltılması olmasının bir sonucudur. Erkek bir yılda 100'den fazla çocuğu kolaylıkla yapabilir; oysa kadın, ne kadar erkekle sevişirse sevişsin, yılda ancak bir çocuk yapabilir. İşte bundan ötürü erkeğin gözü her zaman başka kadınlardadır, oysa kadın bir tek erkeğe iyice bağlanır. Çünkü doğa onu, kendisi farkına varmaksızın, gelecekte doğacak çocuğun besleyicisini ve koruyucusunu elde tutacak biçimde davrandırmaktadır. Bu bakımdan, evlilik hayatında erkeğin gösterdiği sadakat yapay, kadının ki ise doğal ve kadının kocasını aldatması, hem sonuçları bakımından nesnel olarak hemde doğaya aykırı bulunmasından dolayı öznel olarak, erkeğin aldatmasından daha güç bağışlanan bir suç olarak görülmüştür.
Ah şu devletler… yapay sınırlarla insanları bölen, acılarının kaynağı devletler..
Hayat, seven insanların daima bekleyebileceği mucizelerle doludur. Benim yaşadığım mucizenin annem tarafından yapay olarak yaratılmış olması mümkündür;…
Sayfa 69
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.