ESME ....
#SPOİLER
Ne güzel bir isim dedim daha kitaba başlarken .
Adın dağlarda yankılansın. .
ESME ...
ESME ...
ESME ....
Sonra anladım ki daha doğarken adını "ürkerek _korkarak " koymuşlar. .Korkmuslar güzelliğinden de ES diyememişler ..ESME deyip kanatlarını kırıvermişler ... yılanın başını baştan ezelim "Deli rüzgar gibi
Beş gün boyunca Faulkner'in dünyasında gezindim. Yoruldum, zorlandım, yer yer boğuldum. Ama iyi ki de okumuşum. Edebi tatmin açısından muazzam bir romandı.
Döşeğimde Ölürken 'i okurken de benzer izlenimler edinmiştim. Aslında önce yazarın öne çıkan eseri
Şuan büyük bir şaşkınlık içindeyim. Osman Şahin gibi iyi bir yazarla yolum bugüne kadar nasıl kesişmemiş diye. Geçen gün sahafta kitaplara bakarken kendisinin iki kitabına rast geldim(Kırmızı Yel ve Acenta Mirza). Köy Enstitülü, öğretmen bir yazar olduğunu duymuştum. Seveceğimi düşünerek aldım. Bugün kitabı elime bir aldım, bir daha da bırakamdım.
Hayatında bir tane köy romanını eline almayan, birkaç tane Türk Klasiğini dahi okumayan insanların köy çocukları üzerinden çıkar sağlamasına göz yuman kitleler kandırıldık, aldatıldık demeye mahkûmdur. Toplumcu Gerçekçi Edebiyat sizlere yapılan yardımları reklam "gösteriş" olarak yansıtan çıkar sahibi insanları ayırt edebilmeniz
" Nahid Sırrı, Balzac'ın 'Roman, büyük tarihsel figürlerin görülüşüne ancak ikinci derecede karakterler olarak katlanır' sözünün bilincindedir."
Fethi Naci'nin
“Ve Hasan Hüseyin, Kızılırmak adlı yapıtından ötürü, «komünizm propagandası yapmak» suçuyla, 142. maddeye göre tutuklandı: 30 Ocak 1967. Ertesi günkü gazetelerden bazıları başlık çektiler: «Kızılırmak dondu!» Kızılırmak gerçekten donmuştu. Oysa çağıl çağıl akıyordu beriki Kızılırmak, kızara köpüre akıyordu. Ve alacakaranlıkta bir çift angıt,
Bir söz okumuştum, "Acı duyabiliyorsan canlısın, başkalarının acısını duyabiliyorsan insansın." Ne ince bir ayrım değil mi? Tıpkı nefes almakla yaşamak arasında olduğu gibi.
"Mübadele"
Sözlük anlamıyla değiş tokuş, takas.
Ne kadar basit bir kelime değil mi?
Kimi sözcüklerin ağırlığını yaşayana sormak gerek... Lozan
Hayasızlığın, arsızlığın, namussuzluğun bir topluluğu ne hale getirebildiğine yönelik yazılmış, derinliği bir hayli fazla olan Yaşar Kemal'in eseri ''Yılanı Öldürseler''.
Peki kimdir, nedir bu yılan? Tek suçu güzel olmak olan Esme mi? Şuursuzca, hayasızca ona iftira atıp, namussuz diyenler yılandan daha beter değil midir? Bunlar öyle bir yılan ki zehirli dilleriyle insan sokan, haysiyet ve şeref celladı yılanlar.
Bir insanda ne eksikse, en çok neyin yokluğunu çekiyorsa diline onu dolar, sürekli o şeyden bahseder. İşte hikayenin geçtiği bu Çukurova köyünde de ahali sürekli namustan dem vuruyor çünkü kendileri namus konusunda noksandır. Fakat nankör insan, aşağılık insan kendisine dönüp şöyle bir bakmaz da yanındaki yöresindeki insanlara dil uzatır. Yanlış olmasın psikolojide buna ''yön değiştirme'' diyorlardı sanırım. İçlerindeki bütün pisliği, bütün zehri Esme adlı kadına kanalize eden bu köylüler, cehaletin derin bataklığına sıkışıp kalmanın ne vahim işlere sebebiyet vereceğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyan bir portre çiziyor adeta.
Bu harika eserin ardından ''Çağrı'' filminde Hz.Hamza rolüyle hafızalara kazınan Anthony Quinn'in başrolünde olduğu ''Zorba'' filmini incelemesini yaptığımız bu eserde anlatılan ve verilmek istenene mesaja benzer olması açısından izlenebilir. Ayrıca bu filmin yapılmasına vesile olan ve ilham veren Nikos Kazancakis'in aynı adlı eseri Zorba da okunabilir.
Keyifli okumalar.
Yılanı ÖldürselerYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202019bin okunma
Bozkırın tezenesi kimdir desem çoğunluk Neşet Baba der.Yeni nesil Oğuzhan Koç diyebilir,emin değilim.
Kitabın hemen ilk sayfasında Yaşar Kemal'in bir sayfalık ama dopdolu kısa bir biyografisi var.Ortaokul terk olmasına rağmen ırgat katipliği,ırgatbaşılık,öğretmen vekilliği, kütüphane memurluğu, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yapmış.Feodal düzenin çarkına sokmak istediği çomaklarla bilinir.Çukurova'da yaşamış,o bölgeyi çok iyi bilip sosyal düzeni ve insanları derinden analiz etmiş ve sonucunda Türk Edebiyatına muhteşem eserler kazandırmış.Bütün bunları orta okul mezunu bile olamayan biri yapıyor dikkatinizi çekerim.
Yaşar Kemal kitabında,Çukurova'da kadınları çocuklara öldürten,adam öldürmeyi zanaat edinmiş bir deliler köyünde cereyan eden beyin yıkama seanslarını anlatıyor.Olaylar asla ve asla bir romandan ibaret değil.1976 yılında kaleme alıp anlattığı olaylar bugün bile çoğunlukla iç anadolu ve doğu anadoluda yaşanmakta.
Neşet Ertaş nasıl ki bozkırın tezenesi ise,Yaşar Kemal de bana göre Bozkırın,o kanlı Çukurova'nın mürekkebidir.Beş (5) yaşında babası Camii çıkışında öldürülen Yaşar Kemal,iyi ki analiz edip yazdığı zalimlerden değil de sonsuza kadar eserleriyle yaşayacak alimlerden olmayı tercih etmiştir.
Bir yazarın kim olduğu yaşadıkları ve yazdıklarıyla orantılıdır.Takip edilip sürekli okunan yazarların hayatını bilmek yazdıkları eserleri daha iyi tahlil edebilmek için ve bu yazarlar Yaşar Kemal kaliblesinde ise hayranlıkların kat kat artması için şarttır.
ESERLERİYLE YAŞAR KEMAL.
Saygı ve rahmetle...
Yılanı ÖldürselerYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202019bin okunma
Artık okuduğum muhteşem kitapların etkisinden kolay kolay kurtulamıyorum kurtulmak da istemiyorum. Araştırıyorum ne de güzel şeyler buluyorum. Bir Mehmed Uzun filmi yapmışlar hem de Kürtçe. Muhakkak izlenmeli , yayalım yayalım izleyelim :)
youtu.be/7LQmm5QHnTw
Hiç görmesem de sıcaklığını hissettirerek Hakkari'lerden hem sevgiler hem de
“Sen hiç yılanı deri değiştirirken gördün mü, zor iştir. Öldürür yılanı. Yılan önce yumuşak otlu bir yer bulur kendine. Bir süre orada otların üstünde döner durur. Sonra yay gibi iki üç kez gerilir. Gerilir bırakır, gerilir bırakır. Sonuncusunda çok uzun gerilir, bir top olur açılır. Bir de bakmışsın ki yılan o anda kavlamış, derisini upuzun,
Sığırtmacın ezdiği sümbül gibi
mor bir çiçek…
İlk Kadın Şair
En zalim ayın sonuna geldiğimizde, tesadüftür ki Sappho düştü yine aklıma. Sebebi doğa, bahar, çiçekler ve belki de en önemlisi kökler. İnsanlık tarihinin en eski sözlü/yazılı edebiyat örneklerine bakıldığında Mezopotamya ve Yunan kaynaklı eserlere ulaşıyoruz. Ünlü
1. Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
2. Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı. Tanrının Ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu.
3. Tanrı, «Işık olsun» diye buyurdu ve ışık oldu.
4. Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü ve onu karanlıktan ayırdı.
5. Işığa «Gündüz», karanlığa «Gece» adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ilk
… Yaşar Kemal, bugün ölüm yıldönümü saygıyla anıyorum..
Bir Bulut Kaynıyor dörtlemenin son kitabı tabi ki ben tersten başladım.. Bir dönem kitabı diyebilirim..1953- 1973 arası her kesimden insanlarla yaptığı röportajlar yer alıyor..özellikle toplumda yok sayılan ezilen halkların sorunları, köylerinden, toprağından taşı toprağı altın denilen İstanbul’a gelen insanların dipteki yaşamlarına tanıklık ediyoruz.. gecekondular, yokluk, 1968 deki İTÜ öğrencilerinin yatakhane baskını, polisin şiddeti ( bugünde değişmeyen)… Menekşe sahilindeki balıkçılar , ayrıca Çetin Altan, Abidin Dino, Sait Faik Abasıyanık’ta kitabın konuklarıydı..ha bir de zengin mezarları anlatılmış ( bugün olsa kombileri de olurdu heralde )
“ Baharda açan çiçeğin , yürüyüp gelen dalganın, deniz dibinde patlayan baharın, yellerin bekçisi kimdir?”
“ Muzafferdir.”
Syf.146
Ben çok keyifle okudum, okumanız öneriyorum..