Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
- Haklısın Şükriye... Yerden göğe kadar haklısın.... - Yalnız haklı olduğumu kabul etmekle iş bitmez. Beni uğrattığınız gibi bu beladan kurtarmalısınız. Bu meselede en günahsız bir kişi varsa o da benim.
"Elektronik dönem, bizi bir bakıma alfa­beden, matbaadan önceki zamanlara götür­dü. Koca bir kabile halkı gibiyiz sanki. Köy alanında olup biteni izleyen, ümmi bir kabi­le halkı gibi, dünyanın gidişatını bu ışıklı pencereden izliyoruz. Yazı nedir? Bir çeşit simgedir. Soyutlamadır. Okuma nedir? Bu simgeleri kafada düşünce haline getirmedir. İnsan okuduğu ile arasına bir mesafe koya­bilir. Onu objektif şekilde tartabilir. Şu hal­de okuma gelişmiş bir dönemin ürünüdür. Görme ve işitmeye dayanan algılama ise, il­kel insan topluluklarının algılamasıdır. Eği­tim, haber alma, sanat audiovisuel'le bir ko­laylığa indirgeniyor. Milyonlarca insanın kültür seviyesi, daha doğrusu kültür seviye­sizliği, ortalamasına seslenmek zorunlulu­ğu, televizyonu ister istemez dünyanın her yanında oniki ondört yaşında bir çocuk zekası ortamına düşürüyor." diyen Haldun Ta­ner, yerden göğe kadar haklı.
Sayfa 251Kitabı okudu
Reklam
"Elektronik dönem, bizi bir bakıma alfabeden, matbaadan önceki zamanlara götürdü. Koca bir kabile halkı gibiyiz sanki. Köy alanında olup biteni izleyen, ümmi bir kabile halkı gibi, dünyanın gidişatını bu ışıklı pencereden izliyoruz. Yazı nedir? Bir çeşit simgedir. Soyutlamadır. Okuma nedir? Bu simgeleri kafada düşünce haline getirmedir. İnsan okuduğu ile arasına bir mesafe koyabilir. Onu objektif şekilde tartabilir. Şu halde okuma gelişmiş bir dönemin ürünüdür. Görme ve işitmeye dayanan algılama ise, ilkel insan topluluklarının algılamasıdır. Eğitim, haber alma, sanat audiovisuel'le bir kolaylığa indirgeniyor. Milyonlarca insanın kültür seviyesi, daha doğrusu kültür seviyesizliği, ortalamasına seslenmek zorunluluğu, televizyonu ister istemez dünyanın her yanında oniki ondört yaşında bir çocuk zekası ortamına düşürüyor." diyen Haldun Taner, yerden göğe kadar haklı.
Sayfa 251Kitabı okudu
Evet çok uzun ama bölemedim
"Yaşam konusunda bir fikrin vardı; içinde bir inanç, bir beklenti yaşıyordu; eylemlere, acılara ve özverilere hazırdın. Ama yavaş yavaş anladın ki, dünya hiç de senden eylemlerde ve özverilerde bulunmanı istemiyor; yaşam, kahraman rollerine ve benzeri şeylere yer veren bir kahramanlık destanı değil, insanların yiyip içmeler, kahve
Sayfa 135
Cici demokrasimiz
Cici demokrasimizde, hesap sormaya yerden göğe kadar haklı olanlar suçlu, rezilliğin hesabını vermesi gerekenler ise, yargıçtır...
Sayfa 831 - İleri YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bilmezsiniz elmayı nasıl sever Bayılır kırmızısına Çetin Bir sevdiği de meyveli şeker Hem şeker hem elma Elmaşekerini de sever Her ikisi bir arada Düşünür düşünür bulamaz Neden anneler çok sevilir Elma değil şeker değil Haksız mı böyle düşünmekte Yerden göğe kadar haklı Annesi ne elma ne şeker Ne de elmaşekeri Ama neden hepsinden tatlı
Hangisiyle konuşsam, taşınmakta yerden göğe kadar haklı. Ama memleketin hali ne olacak? Benim merak ettiğim o. Ne olacak? Adam artık hayatını kazanamıyor.
Sayfa 155Kitabı okudu
"Elektronik dönem, bizi bir bakıma alfabeden, matbaadan önceki zamanlara götürdü. Koca bir kabile halkı gibiyiz sanki. Köy alanında olup biteni izleyen, ümmi bir kabile halkı gibi, dünyanın gidişatını bu ışıklı pencereden izliyoruz. Yazı nedir? Bir çeşit simgedir. Soyutlamadır. Okuma nedir? Bu simgeleri kafada düşünce haline getirmedir. İnsan okuduğu ile arasına bir mesafe koyabilir. Onu objektif şekilde tartabilir. Şu halde okuma gelişmiş bir dönemin ürünüdür. Görme ve işitmeye dayanan algılama ise, ilkel insan topluluklarının algılamasıdır. Eğitim, haber alma, sanat audiovisuel'le bir kolaylığa indirgeniyor. Milyonlarca insanın kültür seviyesi, daha doğrusu kültür seviyesizliği, ortalamasına seslenmek zorunluluğu, televizyonu ister istemez dünyanın her yanında oniki ondört yaşında bir çocuk zekası ortamına düşürüyor." diyen Haldun Taner, yerden göğe kadar haklı.
Sayfa 251 - Ortaoyuncular Yayınları
"İçi yanmış, dertli bir kaynana sonuçta. Çocukluk yıllarım, onun, annemi yermesini dinlemekle geçti. Düşünsene Eylül... İçin için hak veriyorum söylediklerine, olanların baş sorumlusu annem çünkü. Ama beni, bunları dile getirmekten alıkoyan bir şeyler var. Karşı çıkmam anlamsız, yerden göğe kadar haklı babaannem. Ne var ki, garip bir savunma güdüsüyle tavır koyuyorum ona, hırçınlaşıyorum. Ters davranışlarla kalbini kırıyorum zavallının. Arkasında durduğum, asla annem değil, biliyorum. Yalnızca anne kavramı! Bu kavramın örselenmesine, aşağılanmasına isyan ediyorum ben..."
Sayfa 58 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Tanımadığı insanların cenazelerinde gülüp eğleniyor...Yine yerden göğe kadar haklı. Çünkü bilge, bir kişinin bile nihayet rahata ermesinden içten içe mutluluk duyuyor. Öle­nin artık ne tayın derdi kaldı, ne vize, ne de bir kıyıdan diğe­rine kaçma göçme derdi...
İşte Zehra'nın en büyük kusuru bu "öç" meselesiydi. Kendisi gibi yaradılış bakımından kıskanç olan kadınların, aşklarına yapılan hakaretlere sabretmeleri, tahammül etmeleri imkansızmış "kadın gönlüyle şaka olmaz." Kadınların gönlü oyuncak değildir. "Zehra, kendini yerden göğe kadar haklı görüyordu."
Biri de çıkıp yazarı linçlerse yerden göğe kadar haklı...!
☆ Hiçbir kadın para için evlenmez: bütün kadınlar, bir milyonerle evlenmeden önce, ona aşık olacak kadar kurnazdır. ☆
IRKÇILIK-TURANCILIK DAVASI DOLAYISIYLA Bu kitap, 1944 yılında, İstanbul'da Bir Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen utanç yüklü bir davanın özeti gibidir. Bazı vatansever kişiler, 1944 yılında suç işledikleri, suçlu oldukları için değil; Türk oldukları, Türkçülük idealine aşkla bağlandıkları için büyük zulümlerden, işkencelerden
Valla benim yerden göğe kadar haklı olduğumu, zaten bu evin tımarhaneden farksız olduğunu söyledi.
Sayfa 358Kitabı okudu
161 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.