“Yaşamım boyunca birçok yanılgıya düştüm. Bana çok acı çektiren yanlış işler yaptım. Hiçbirinden pişman değilim; çünkü yapılması gereken yanlışlardı bunlar. O yanlışları ancak yaptıktan sonra onlardan kurtulabilirdim.”
•
Bir Dinozorun Anıları
"Çağımıza uymak zorundayız palavrasına da hiç mi hiç inanmıyorum. Eğer yaşadığım çağın en yüce ideali köşeyi dönmekse; eğer yaşadığım çağ toplumsal adaletsizlik üstüne kuruluysa; eğer yaşadığım çağ inandığım her şeyi yadsıyorsa; eğer yaşadığım çağa bayağılık ve çirkinlik egemense ben böyle bir çağa neden ayak uydurmak zorunda kalayım?"
Falih Rıfkı Atay ile Annem Şefika karşı karşıya gelince, aynı ipte oynayan iki cambaza benzerlerdi. Falih Rıfkı bir espri patlatır; buna karşılık annem de bir espri patlatırdı. Falih Rıfkı başkalarını alaya alır; annem de Falih Rıfkı'yı alaya alırdı. Çocukluğumda, bakalım hangisi daha önce ipten düşecek tedirginliği içinde izlerdim bu cambazlıkları.
Bir Dinozorun Anıları
Uzun süre sonra üst üste iki kez arka arkaya okuduğum nadir eserlerden biri oldu: (
Bir Dinozorun Anıları). Okurken sanki; senelerdir tanıdığım bir büyüğüm ile uzun bir ayrılık sonrasında kavuşup hasret gidermiş gibi oldum. Ve içimden sizin gibi (gerçek aydın) insanlara özlem duymanın yanında ihtiyacımız var, dedim içimden. Bir müddet sonra üçüncü kez okuyacağım. Ayrıca tanıdığım ve değer verdiğim bazı kimselere hediye edeceğim, bu eseri. Çünkü; gerçek bir değer yaratan bir hayat feyz alınmalı ve ondan çıkarımlar yapılmalı.
Mina Urgan Cumhuriyetin ilk dönemlerine tanıklık etmiş bir İngiliz Edebiyatı Profesörü ve Tarihçisidir. Etrafındaki şair, devlet adamı, politikacı ve akademisyenler ile yaşanmış hikayelerine şahitlik etme şansı bulduğunuz bu eserde; Mina Hanım içinden geldiği gibi, dost ile konuşur gibi anlatmış her şeyi...
Atatürk ile 15 yaşındayken dans etme şansı bulan, Falih Rıfkı Atay'ın kızı;
Halide Edip, Neyzen Tevfik, Yahya Kemal, Nazım Hikmet, Ahmet Haşim, Necip Fazıl Kısakürek ve daha nice ismin hayatına kesit tutan ve anılarında sizlere yolculuk şansı tanıyan muhteşem bir eser.
Mina Urgan Onlara baktıkça, sevgilim Dr. Johnson'un On Sekizinci Yüzyılda söylediği gelir aklıma: ''Patriotism, Sir, is the last refuge of a scoundrel'' (Vatanseverlik, efendim, bir namussuzun son sığınağıdır) demişti.
“Böyle bir dünyada, bunca felaket, bunca yoksulluk, bunca haksızlık ortasında, ancak inekler kadar kafasız ve duyarsız olanlar kişisel açıdan mutlu olabilirler.”