“Kendi derdin söyleyen/gayrı hikâye etmeyen” sahih anlatımıyla Boşnakların sevilen yazarı Meşa Selimoviç’in Derviş ve Ölüm kitabıyla huzurlarınızdayım.
1942 yılında Hırvat güçler tarafından haksız yere kurşuna dizilen ağabeyinin ölümüne yazılan bir metin Derviş ve Ölüm. Yaşanmışlığıyla roman olmaktan çıkan,yürek yakan bir anı....Hayata,ölüme ve dervişliğe dair bir ağıt,güzelleme ve koçaklamadır.
“Ölürse tenler ölür/Canlar ölesi değil” in iç burkan bir fotografı olan bu eseri 1962 de yazmaya başlıyor yazar ve 4 yılda tamamlıyor.Dilimizde ise 1973 yılında yayımlanıyor.
Kur’an-ı Kerim’den “Hokka ile kalemi ve yazmakta olan şeyleri tanıklığa çağırıyorum” ayeti ile başlayan hikâye Mevlevî tekkesi şeyhi Ahmed Nureddin’in anılarından oluşuyor. Anlatının gövdesini ise iç dünya ile dış dünya arasında ki adalet çatışmalarının ve bu iki dünya arasındaki gelgitlerin oluşturduğunu söyleyebilirim.
Kaybettiği kardeşinin ardından adaleti arayan,sorgulayan,derin iç hesaplaşmalarıyla hüznünü gözler önüne seren dervişin hikâyesi ise yerel olmaktan çıkıp dünya edebiyatında yerini alan,MEB in 100 Temel Eser listesinde bulunan bir eser olmanın hakkını veriyor.
Romanın 1967 2001 yıllarında çevrilmiş iki adet de filmi olduğunu hatırlatmakta fayda var,ilgililere duyurulur.
Sevgi ve Muhabbetle..