Her şeyi hatırlıyorsan eğer demek geldi içimden ve gerçekten benim gibiysen, o zaman, yarın gitmeden önce ya da tam taksinin kapısını kapatmak üzereyken ve diğer herkese hoşçakal demişken ve yaşamda söylenecek hiç bir şey kalmamışken, o zaman,sadece bu kez, bana doğru dön, sadece bir jest ya da sonradan aklına gelmiş bir şey olsa da, seninle beraberken benim için her şeyden değerli olan, o zamanlar yaptığın gibi, yüzüme bak, göz göze gel ve senin adınla hitap et bana.
Aşk, mutluluk veren bir arzu bağlamında olduğu gibi, ıstıraplı bir kaygı bağlamında da bir bütünün peşinden koşmaktır. Ancak fethedilmemiş bir bölüm kalmışsa doğup varlığını sürdürebilir. Ancak tamamına sahip olmadığımız şeyi sevebiliriz.
İnsanın yüreğinin iyi olması için akla ihtiyacı yoktur. Bana zaten bu ikisi birlikte pek olmuyor gibi geliyor. Gerçekten akıllı bir adama bakıyorsun, hiç de iyi biri olmadığını görüyorsun.
Neden kör olduk?
Bilmiyorum belki bir gün nedenini öğreniriz.
Ne düşündüğümü söyleyeyim sana.
Söyle.
Bence biz kör olmadık, biz zaten kördük.
Gören körler mi?
Gördüğü halde görmeyen körler.
Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan,hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?
Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır... Kimi zenginliğe tutunur, kimi müdürlüğüne; kimi işine, kimi sanatına. Çocuklarına tutunanlarda vardır. Herkes kendi tutamağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır.
Özgürlüğü ve huzuru buldum ben meczupluğumda; yalnızlığın özgürlüğünü ve anlaşılmamış olmanın huzurunu. Çünkü bizi anlayanlar içimizdeki bir şeye de egemen olurlar.
Peki ama nedir senin öğretilerden ve öğretmenlerden öğrenmek istediğin ve sana öğretmenlik edenlerin bir türlü sana öğretemediği? Ve şu yanıtı verdi soruya: hikmetini ve iç yüzünü öğrenmek istediğim şey “ ben” di.
Doğruluk duygusu, haklı olmanın verdiği doyum, kendini değerlendirmenin sevinci bayım bizi ayakta tutan ya da ilerleten güçlü zembereklerdir. Tersine insanları bundan yoksun ederseniz, onları ağzı köpüren köpeklere çevirirsiniz.