Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Fikirlerin çeşitliliği ve insanların uyumsuzluğu aklımızı karıştırıyor, aynı karışıklık duyularımızda olmadığından, onların kesin olarak doğadan kaynaklandığını düşünüyoruz fakat ahlaki konular farklı insanlara farklı göründüğünden ve aynı kişi bile onları her zaman aynı şekilde görmediğinden, yanlış olabileceklerini söylüyoruz. Bu tamamen yanlış. Duyularımız bir ebeveyn, bir hemşire, bir öğretmen, bir şair veya bir sahne tarafından çarpıtılamaz; çoğunluğun uzlaşması da onları hakikatten uzaklaştıramaz. Aklımız, ya az önce listelediğim toy, deneyimsiz ve cahil insanları alıp diledikleri gibi eğip büken kişiler tarafından ya da tüm duyularımızın derinliklerinde dolaşan, yani iyi gibi görünen ama aslında tüm kötülüklerin anası olan haz tarafından türlü tuzaklara yöneltilir. Hazzın albenisiyle bozulmuş olanlar, neyin doğası gereği iyi olduğunu yeterince algılayamazlar çünkü iyi şeyler tatlı haz kaşıntısından yoksundurlar.
Az gelişmiş bir ülkenin fakir bir kültürel mirası olurmuş. Bu mirası reddediyorum Olric. Ben Karagöz falan değilim. Herkes birikmiş bizi seyrediyor. Dağılın! Kukla oynatmıyoruz burada. Acı çekiyoruz.
Reklam
İsteklerinizle Aynı Rezonansa Girmenin Etkili Yolları lerde bile devam edildi. Olayların sayısı meditasyon saatlerin- de azalıyordu. Sonuçlar o kadar açık ve netti ki, bu alandaki bilim insanları iç huzurun dışarıya yansıması için en az kaç kişinin meditasyon yapması gerektiğini bile hesapladılar. Bu konuda şaşırtıcı olan, düşündüğümüzden çok daha az insanın bu etkiyi yaratmak için yeterli olmasıydı. Etki etmek istediğimiz nüfusun yüzde birinin kare kökü bunun için yeter- liydi. Karmaşık görünse de durum aslında çok basit. 1 milyon- luk nüfusu etkileyebilmek için 100 kişi gerekir. 1 milyon kişinin yaşadığı bir şehri etkileyebilmek için sa- dece 100 kişi yeterlidir. Yaklaşık 6 milyar kişilik dünya nüfusunu etkileyebilmek için 8000 kişi yeterli olacaktır. Nüfusun yalnızca küçük bir kısmı içinde huzuru oluştur- duğunda, bu huzur çevremize gözle görülecek şekilde yansır. Kuantum fiziği ve biyoenerjiye göre, bu tam anlamıyla açıklanabilir bir konudur. Bu bilim dallarına göre sonuçlar, za- ten uzun zamandır tahmin edilenleri göstermektedir. Başka bir deyişle, içimizdeki inançların gücü, bir grup insan bu inancı kabul edip etrafa yaydığında gerçekleşir. İnançlarımız dünyayı değiştirebilir.
..Cansever,' "ikinci yeni" , şiir tutumundan yavaş yavaş ay­rılıyor Umutsuzlar Parkı’nda. Değiştirimlere, karıştıranlara az baş vuruyor. Oyunlardan, tuhaflıklardan kaçınmağa çalışıyor. Anlama ve öze yöneliyor. Çokluk soyut ve genel bir yolla da olsa, insan, gerçeğine çeviriyor gözlerini.
Sayfa 75 - De. 1961Kitabı okuyor
Düze çıkmak istiyorsak, dünya halkları ve dinleri birbirlerine ellerini uzatmalılar. Ama bunun işe yarayacağına hiç inanmadığımı da itiraf etmeliyim. Sanırım tren kaçtı. Şimdi hayatta olanların yok olması ve yerlerine yeni bir insanlığın gelmesi gerek. Boş bir sayfa açılması lazım. İnsan ırkının saldırgan nitelikleri bir miktar azalmalı. Daha az yufka yürekli bir insanoğlu, büyük resmi görebilme yeteneğine sahip yeni bir tür ortaya çıkmalı.
Herkes onun gibi değil miydi? En az umutlanmaları gerektiği zamanlar en çok umarlardı.
Reklam
Az Kaldı
Hiç kuşkusuz bu yol güneşe ulaştıracaktı onu, ağaçların gölgesine, otların ve çiçeklerin kokusuna, oradan oraya seken kuş cıvıltılarına, kasabanın farklı köşelerine, egzoz dumanlarına, çarşının kalabalığına, kahvelerdeki muşamba kaplı masalara, masalara bırakılacak çaylara ve bu çayların etrafında sürüp gidecek olan çeşit çeşit sohbetlere ulaştıracaktı.
Sayfa 122 - Parantez YayıncılıkKitabı okuyor
Okurlarımızın az önce tanıdığı sürahi suratlı adam içeri girip saygılı bir selam verdi.
Tecavüz suçunu düşünün. Tecavüz tasviri pek çok erke­ği tahrik eder, özellikle de kadın hem karşı koyuyor hem de bundan zevk alıyormuş gibi resmedilirse. Çoğu Amerikalı lise ve üniversite öğrencisi, kadın kışkırtıcı davranışlar sergiliyorsa erkeğin onu sekse zorladığı için suçlanamayacağı­nı düşünmektedir. Amerikan kolej erkeklerinin üçte birinden fazlası eğer yakalanmadan kaçabilecekleri bir durum varsa tecavüze eğilim göstermektedir. Eğer tecavüz yerine güç kelimesi kullanılırsa eğilimleri daha da artıyor. Amerikalı bir kadının hayatı boyunca tecavüze uğrama riski en az yedide birdir. Kurbanların üçte ikisi erken yaşlarda tecavü­ze uğramaktadır. Belki diğer ülkelerde erkekler Amerikan erkekleri kadar tecavüze eğilim göstermiyordur ve belki de testosteron seviyesi düşmüş, olgun erkekler tecavüze yeni yetmeler kadar eğilimli değildir. Ama erkeklerin tecavüz eğilimlerinin biyolojik kalıbına dayanmadığını söylemek oldukça zordur.
say yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
SOSYAL İHMAL, Çocukla az konuşmak, yeterince etkileşim de bulunmamak,onu yaşıtlarıyla birlikte olmasına ya da ana okuluna gitmesine imkan vermemek.
Bilgiyi şiirleştirmek az iş değildir.
Sayfa 72 - METİSKitabı okuyor
Eşitsizliği teşvik etmek için onca çaba sarf eden Dünya Bankası'nın rahatça kabul ettiği gibi, Birleşmiş Milletler'in farklı örgütleri de bunu teyit ediyor. Dünya ekonomisi hiçbir zaman bu kadar az demokratik ve dünya hiçbir zaman bu kadar adaletsiz olmadı. 1960 yılında insanlığın en zengin yüzde yirmisi en yoksul yüzde yirminin otuz kat fazlasına sahipti. 1990 yılında fark yetmiş kattı ve o günden beri ara gitgide açılmaya devam ediyor: 2000 yılında fark doksan kat olacak.
Sayfa 33
Sanırım her şeye karşı güvenimi yitirdim. Dünyada çok az, çok çok az şeyin, gerçekten bir anlam ifade ettiğine inanmaya başladım.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.