Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Amerika’ya daha ilk ayak bastığımda başlamıştı gariplikler silsilesi. Bilen bilir, yurt dışında okumaya gittiğiniz zaman üniversite size bir “host family” ayarlar, yani sizi misafir edecek Amerikan aile .. Siz de hem seyahatin yorgunluğunu atlatır hem de bu sırada kendinize kalıcı bir yer bulursunuz. Benim kalacağım aile de şimdiye kadar
Sokrates
Yüreğimden yükselen ses bana çok şeyler öğretir. Bu ses herkeste olan vicdanın sesidir. Can kulağıyla dinlenirse, buyruğuna uyulursa birçok sorun çözülür.
Sayfa 22 - Cumhuriyet Dünya KlasikleriKitabı okudu
Reklam
+Altuğ? -Bana öyle seslenme! +Herkes sana böyle hitap etmiyor mu? -Evet. +O zaman sorun ne? -Sen herkes değilsin.
Alaz Altuğ Sipahi ve Sedef Yankı SarmaşıkKitabı okudu
Son Cümle...
Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba? ___ Hikâyelerimin hepsi kafamda. Hepsini çok iyi hatırlıyorum. Henüz hepsini yazmış olmayabilirim. Şimdi bazı geceler, eski alışkanlığımla, geceyarısı Son günlerde istasyon şefini de nedense ortalarda göremiyorum, izinli olduğunu sanıyorum - çünkü yıllardır hiç tatil yapmamıştı. Onun elbiseleri de şimdi benim üzerimde. Giderken yerine beni bırakmış olmalı. Trenler de nedense uğramıyor. Neyse, bunlar önemsiz ayrıntılar. Korkuyorum. Çünkü buradan gitmek istiyorum. Bakkal daha veresiyeyi kesmedi. Fakat bu durum artık bir süre daha bile süremez. Bakkaldan utandığım için soramadım, bir zamanlar -bir süre önce- aynı çekingenlik yüzünden kundura tamircisine de soramamıştım: Bir mektup yazmak istiyordum, ama adres bilmiyordum. Yani hiçbir adres bilmiyordum. Buna inanmazlardı, bunun için utanıyordum. Bana herhangi bir adres söyler misiniz? diyemezdim. Oysa herhangi bir adres yeterliydi benim için. Bir zorluk daha vardı o zamanlar. Şimdi de var - yani bir süre geçtiği halde. Kendi adresimi de bu mektupta yazmak sorunu beni düşündürüyor. Bu hikâyemi, ekspres ya da posta treni artık -belki de sadece belirli bir süre için- geçmediği halde, bir yolunu bularak okuyucularıma -artık müşterim kalmadı- iletebilsem bile, nerede bulunduğumu nasıl anlatacağım? Bu sorun da beni düşündürüyor. Ama gene de ona yazmak, hep onun için yazmak, ona durmadan anlatmak, nerede olduğumu bildirmek istiyorum.
Demiryolu Hikâyecileri - Bir RüyaKitabı okudu
Yaralasar
"-Altuğ? -Bana öyle seslenme! -Herkes sana böyle hitap etmiyor mu? -Evet -O zaman sorun ne? -Sen herkes değilsin."
Oysa bana sorsalar bedavaya söylerdim: "Senin neyin var, biliyor musun? Her şeyin! Sorun da bu."
Sayfa 233Kitabı okudu
Reklam
Her gelene şu soruyu sorun: Bana yalnızlıktan daha mı iyi geleceksin? Yoksa bana yalnızlığın güzelliğini mi hatırlatacaksın?
"Eğer ben karşınıza huysuz, suratsız, kötü düşünceler besleyerek, öfkeler ve kıskançlıklar içinde, şaşkın halimle gelseydim ne olurdu? Bana olan sevginizden eser kalır mıydı? Ben aynı zamanda işte tam böyle biriydim. Bu aslında beni sevmediğiniz, sadece size benmişim gibi gösterdiğim o çocuğu sevmiş olduğunuz anlamına gelmez mi? Terbiyeli, güvenilir, her şeyi gözünüzden okuyan, anlayışlı, sorun çıkarmayan bir çocuk; aslında çocukluğunu yitirmiş olan bir çocuk... Peki, benim çocukluğuma ne oldu? Onu benden çalmadınız mı? Artık geri dönemem, yitirdiğim çocukluğumu yeniden yaşayamam... Ben zaten baştan beri bir yetişkindim, hiç çocuk olamadım... Bütün o yeteneklerim -onlar hep kötüye mi kullanıldı?"...
Annem hep "Yüzünü ört, insanlar sana bakıyor," derdi bana. Ben de "Sorun değil. Ben de onlara bakıyorum zaten," diye karşılık verirdim. Çileden çıkardı.
Neyse geçelimm :D
Ne acayip bir dünya. Asla kimseyle bir işim olmaz, ben böyle zararsız ve kendi halimde olunca herkes için merak konusu oluyorum... İnsan­lara nasıl davranmam gerektiğini bilmiyorum. Ben utangaç bir insanım. Başkalarıyla bir sohbet konusunu açmak benim için büyük bir sorun, özellikle bu insanlar bana hiç ilginç gelmiyorlarsa, neyse geçelim.
Reklam
Şunu yapabilsek sorun kalmayacak
"Bak, ben seni kimseyle kıyaslamıyorum. Senin yaşantını da. Seninle aramızdaki ilişkiyi de. Bu yüzden bir şeyin hep aynı olduğu varsayımına dayanan bir soru yersiz görünüyor bana."
..bir soru takılıvermişti aklıma. Bir insan hayatına son verirken mutlu mu olmalı, yoksa mutsuz mu? Peki ya ben... (...) Soruma tam karşılık olmasa da cevap niteliği taşıyabilecek bir temenni fısıldadı iç sesim: BANA BİR SORUN LAZIM, BU, ÖLÜM OLMAMALI.
- Sorun ne? - Korkuyorum. - Neden? - Yaşamaktan. ''Bana sarıldı ben de ona sarıldım.'' - Ne yapacağımı bilmiyorum, daha yıllarca yaşamam gerekiyor, bunu nasıl becereceğimi bilmiyorum.
Çünkü siz sanki gökten iniverdiniz!
Saçma! Yani… ben fena halde sarhoşum, ama sorun bu değil; ben içkiden sarhoş değilim. Sizi görünce içki başıma vurdu.... Sanırım bu gece hiç uyuyamayacağım! Neyse, tüküreyim bana. Sözlerime kulak asmayın siz. Yalan söylüyorum çünkü, size layık bir insan değilim… Hem de hiç değilim!.. Sizi bırakır bırakmaz hemen şuracıkta, kanalda başıma iki kova su dökeceğim… Sizi nasıl sevdiğimi bir bilseydiniz! Lütfen ne gülün, ne de kızın! Kime isterseniz kızabilirsiniz, ama bana kızmayın! Ben onun dostuyum, bu duruma göre sizin de dostunuz sayılırım. Ben böyle istiyorum… Aslında ben hissediyordum bunu… Geçen yıl, öyle bir an geldi ki… ama hayır, hiç de önceden böyle bir şey hissetmişliğim yok. Çünkü siz sanki gökten iniverdiniz! Sanırım bu gece hiç uyuyamayacağım!
Sayfa 333 - RazumihinKitabı okudu
"Ben yalnızca bana mutluluk veren şeylere fazla alıştım, işte sorun bu. İnsan nezle oluncaya kadar, burnundan soluk almanın ne kadar olağanüstü bir şey olduğunu farketmiyor."
Altın KitaplarKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.