Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Şerife Hanım'ın rivayetine göre Behçet bey ölümünden biraz evvel karısının ağzını ipek yastıkla tıkar.Buna da sebep yine aileden olan Talat Bey'in bestelediği ve Doktor Refik ile beraber çok sevdikleri mahur besteyi kendine yavaş yavaş mırıldanmasini işitmesi olmuş derler. Bu hatıralar boyunca bu acayip musiki parçası ile birçok defalar karşılaştığımız için ne sahibinden ne kendisinden burda bahsetmeyeceğim.
Sayfa 9 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Önemli Bulduğum Bazı Kavramlar (Bilmek Ve Olmak adlı kitabımdan alıntıdır) Bir insanın kendini geliştirmesi ve gerçekleştirmesi için bazı kavramları ve olguları bilmesini zorunlu görüyorum. Bunlardan bazılarını aşağıda açıklıyorum. Özbilinç: özbilinç en genel anlamıyla kişinin kendi duygu düşünce ve davranışlarından haberdar olma halidir.
Oysa var olmaya devam etmemiz için hiçbir ama hiçbir sebep yok
Sakıngan bir tavırla, "Çok neşelisiniz mösyö," diyor. "Düşünüyorum da," diyorum gülerek, "hepimiz şurada oturmuşuz, o değerli varoluşumuzu sürdürmek için yiyip içiyoruz. Oysa var olmaya devam etmemiz için hiçbir ama hiçbir sebep yok." Otodidakt ciddileşiyor, söylediklerimi anlamak için çaba harcıyor. Fazla sesli
Sayfa 165Kitabı okudu
_Kendine gülmeyen ustaya şaşarım. Güler geçerim ona işte. Öz evimde yaşarım. Benzemem hiç kimseye. _İnsanın kendine gülebilmesi; şimdiye değin, en iyiler gerçek anlamından yoksun kaldı bunun; en yetenekliler ise bu konuda bir deha göstermediler. Belki de kahkaha, bilgelikle birleşecek, geriye yalnızca "şen bilim" kalacaktır. Şu anda
ÜÇ ESER AHMET HAŞİM Insan cinsinde de, dişinin erkekten daha güzel olması için hiçbir sebep yoktur. Kadının süslemeye muhtaç olması, saçlarını bir uzatıp bir kısaltması, hayvan kürklerine sarılması, yaratılıştan güzel olmadığının ve bunu kendisinin de bildiğini kafi bir delili değil midir? Erkek sun'i süs vasıtalarına tenezzül etmez, zira
Sayfa 151Kitabı okudu
Reklam
BİLANÇO TABLOSU BİR MUHASEBE
Görüşlerimi toparlamaya hazırlanırken, bu bölümde birkaç noktaya temas etmek istiyorum. Öncelikle, İngilizlerin Hindistan'da yaptıkları her şeyi kötülemek gibi bir niyetim olmadığını söyleyeyim. İnsanoğlunun yaptığı her işte olduğu gibi sömürgeciliğin de olumlu ve olumsuz tarafları vardı. Hindistan'daki bütün İngiliz yetkililer Clive
Şefkatsiz Çay
Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve demiryolları hakkında söylediklerimize benzer şeyler, sömürgecilik bakiyesi çay ve kriket hakkında da söylenebilir. Baştan itiraf etmeliyim ki ikisine de tutkunum. 1985'te, ABD Kongresi'nde yaptığı bir konuşmada eski Hindistan Başbakanı Rajiv Gandi, gözlerinin içi parlayarak Amerikan Devrimi ile
İçimde, ancak sarhoş olduğum zamanlar hissettiğim, müthiş bir yürümek ve koşmak arzusu vardı. Saatlerce, günlerce gidebileceğimi zannediyordum. Etrafıma bakmayı unutmuş, bir hayli ilerlemiştim. Rüzgâr çoğaldığı için adeta göğsümden biri iter gibi oluyor, bu kuvvetle mücadele ederek ilerlemek bana zevk veriyordu. Birdenbire niçin buralara geldiğimi düşündüm... Hiç... Sebep filan yoktu... Karar vermeden yürüyüp gelmiştim. Yolun iki tarafındaki ağaçlar rüzgârdan inliyor ve gökyüzünde bulutlar büyük bir hızla koşup gidiyordu. Gözlerimi yumarak ilerliyor ve ıslak havayı içime çekiyordum. Kafamdan söküp attığım sual tekrar belirdi: Niçin buralara geldim?.. Rüzgâr dün akşamkine pek benziyordu, belki biraz sonra kar da sepelemeye başlayacaktı... Dün akşam buralarda başka bir adam, gözlükleri buğulanarak, şapkası elinde ve göğsü bağrı açık, koşar gibi yürüyordu... Rüzgâr, kısa ve seyrek saçlarının arasına giriyor, kim bilir nasıl tutuşan başına, dıştan bir serinlik veriyordu. Bu başın içinde neler vardı? Bu baş, bu hasta, bu yaşlı vücudu neden buralara sürüklemişti. Raif Efendi'nin o karanlık ve soğuk gecenin içinde nasıl yürüdüğünü, yüzünün nasıl şekil aldığını tasavvur etmek istiyordum. Buraya neden geldiğimi şimdi anlamıştım: Onu ve onun kafasının içinden geçenleri burada daha iyi göreceğimi zannediyordum. Fakat işte ben, şapkamı uçurmak isteyen rüzgârdan, uğuldayan ağaçlardan ve koşup giderken birçok şekillere giren bulutlardan başka bir şey görmüyordum. Onun yaşadığı yerde yaşamak, onun gibi yaşamak demek değildi... Bunu zannetmek için pek saf ve ancak benim kadar gafil olmak lazımdı.
Sayfa 30 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
İbn-i Sina Hayatı ve Eserleri
Çağdaşlarının ona verdiği ad Şeyhel Reis veya Hakkın Hücceti; şakirtleri için sadece Reis; Batı dünyasında Doktorların Şahı. 980'de Buhara civarında doğmuş, Samanilerden Mansuroğlu Nuh'un saltanatı döneminde.Babası Belh'den gelmiş. Buhara, Samanoğullarının payitahtı ve bir irfan merkezi. Gazneli Mahmud'un saltanatına kadar bu
Sayfa 220 - İletişim yayınları, Seyyid Hüseyin Nasr "İbn-i Sina"Kitabı okudu
Reklam
Türk orduları başkomutanlık kurmay başkanlığına gelen General von Seckt'e 1917 Aralık 13 tarihli raporu ile General Liman von Sanders Türk ordularının durumunu şöyle anlatmakta idi: "Birçok yanlış tedbirler sonucu Türk ordularının umum savaşçı kuvveti pek çok azalmış ve birliklerin harp gücü gözden uzak tutulmayacak kadar düşmüştür.
Hiçbir şeyimiz yoktu, yoksulduk, yoksul ama mutsuzduk. “Geçmişin çocukluk, geleceğin ise sadece bir bilinmezlik olduğu o boşlukta, ne çocuk ne de yetişkin olunan o on dört yaşın başıboşluğunda tek başıma ve her defasında daha büyük daireler çizerek evden okula, okuldan eve gidip geliyordum. Dinî inançlarım o yaş için fazla kuvvetli değildi ama
Vahyin bir ara kesilmesi
"İnkıta-ı Vahy" hâdisesi, yâni "vahyin kesilmesi..." Sebebi (şöyle veya böyle) izah edilmiş olmakla beraber, beşerî aklımızla hikmetini tam kavrayamadığımız bu hâdise karşısında Peygamber Efendimizin tekrar büyük bir sıkıntı ve üzüntü duyduğu fark ediliyordu. Öyle ki, âdeta dünya kendisine dar gelmekteydi ve bu dar dünyadan
Sayfa 145
Emin El Hafız, 1921 yılında Suriye'nin ekonomi başkenti Halep'te dünyaya gelmişti. Fransız mandasının bitiminden sonra 1946 yılında polis eğitim merkezine gönderilmiş, 1948 yılında İsrail'e karşı Golan tepelerinde savaşmıştı. 1958 yılında Birleşik Arap Cumhuriyeti'nin kurulmasını desteklemişti. Ancak Nasır, Baas partisini
247 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.