Canımın istediğini yapacak yaştayım, hayat çok kısa; can sıkıntısı, ahmaklarla görüşmek, onları zeki buluyormuş gibi rol yapmak, yo, hayır, tahammülüm yok bunlara!
"Bu ne biçim bir hastalık?"
"Önceleri pek farkına varılmaz. Günün birinde insanın canı artık hiçbir şey yapmak istemez. Hiçbir şeyle ilgilenmez, kurur gider. Ve bu isteksizlik geçici değildir. Hatta giderek artar. Günden güne, haftadan haftaya daha kötü olur. Kendinden hoşlanmaz, içi bomboştur, dünyayla bağdaşamaz. Sonraları bu hisler de kalmaz, hiçbir şey hissetmez olur. Bütün dünyaya yabancılaşmıştır, kimse onu ilgilendirmez olmuştur. Ne kızgınlık duyar, ne hayranlık. Ne sevinmesini bilir, ne üzülmesini. Gülmeyi de, ağlamayı da unutmuştur. Böyle bir insanın içi kaskatı kesilir. Artık hiçbir şeyi, hiç kimseyi sevemez. Bu durumda, artık hastanın iyileşmesine olanak yoktur. Dönüş kalmamıştır. Bomboş, kül rengi bir yüzle, nefretle çevresine bakar, tıpkı duman adamlar gibi. Onlardan biri olup çıkmıştır. Hastalığın adına gelince, buna öldüren can sıkıntısı denir."
Gerçek zevk engelleri aşmaktan, yeteneklerinize güven duymaktan, becerilerinizi akıcılaştırmaktan ve bunların verdiği gücü hissetmekten gelir. Daha sabırlı olursunuz. Can sıkıntısı eğlence yerine fethedilecek yeni engeller aramanın belirtisi olur.
Real pleasure comes from overcoming challenges, feeling confidence in your abilities, gaining fluency in skills, and experiencing the power this brings. You develop patience. Boredom no longer signals the need for distraction, but rather the need for new challenges to conquer.
Sayfa 93 - Altın Kitaplar Yayınevi 5. BasımKitabı okuyor