Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sürekli olarak "Eskiyle bağımız koparıldı, eski kaynakları okuyamaz hale geldik." dendi. Bu ezber sürekli tekrar edildi. Oysa Arapça dilini değil, sadece Arap alfabesini kullanmakla, esas dili zaten Türkçe olan bir halk eski Arapça eserleri okuyup anlayabilir mi? Belki Osmanlıca el yazmaları vs. için böyle bir şey söz konusu olabilir. Ancak Osmanlı alfabesiyle yazılmış toplam kaç eser vardı ki zaten? Olanları çevirirsiniz ve eskiyle olan bağınız yine sürer. Sanki bugün okuduğumuz tüm kitapları biz mi yazdık? Dünya kadar çeviri eser var. "Çeviri" diye bir imkânın bulunduğu bir dünyada, sırf dil veya alfabe farkı sebebiyle eskiyle bağımızın koptuğu iddiası tamamen asılsızdır.
Sayfa 72 - Minel YayınKitabı okudu
128 syf.
·
Puan vermedi
·
3 saatte okudu
Amerikalı şair ve yazar
Edgar Allan Poe
Edgar Allan Poe
'nun, Annabel Lee'ye olan aşkını anlattığı eserdir. Şiirler çok güzel lakin çeviri ile anlatılmak istenenden çok başka sözler ortaya çıkmış. Bu da maalesef kitabı okunmaz hale getirmiş. Okumaya yeni başlayanlar için pek uygun değil, ne demek istediğini anlayamayacakları için sıkılacaklarını düşünüyorum. Ama şöyle bir şey var kitapta, şair her bir şiirinin ne anlama geldiği kitabın arka sayfalarında uzun uzadıya anlatmış.Hayatından, eserlerinden de bahsedilmiş. Şiirleri okumaya başlamadan önce sonunu okumanızı tavsiye ederim. O zaman anlamanız kolaylaşacaktır. Şairin bu yönünü çok sevdim. Kullandığı her yabancı kelimeyi ve neden o kelimeleri kullandığını da açıklamış. Bir giz olarak okuyucuya bırakmamış :) Kısa sürede okuyacağınız bir kitap. Şimdiden okuyacaklara keyifli okumalar dilerim. Tekrar hatırlatayım; sondan başlayıp, açıklama kısmını okuyup, şiirlerine öyle geçin. youtu.be/f59nXQa-ohs?si=... youtu.be/7cI746jdWZc?si=... Çeviri farkı ile, iki ayrı sesten dinleyelim :)
Şiirler - Annabel Lee
Şiirler - Annabel LeeEdgar Allan Poe · Varlık Yayınları · 20121,246 okunma
Reklam
680 syf.
5/10 puan verdi
·
23 günde okudu
Herhangi bir fantastik kitaptan pek de bir farkı olmayan o kitap yorumu geldiii
Güzel bir konunun nasıl heba edildiğini konuşacağız bugün. Öncelikle yorumuma başlamadan önce sevgili dex yayınlarına bu kadar kötü çeviri ve editörlük yapabildikleri için tebrik etmek istiyorum. Çeviri ve editörlük ancak bu kadar kötü yapılabilirdi. Bir kitaba yüzlerce lira verip devrik, anlatım bozukluğu ile dolu cümleler ile bitmeyen yazım
Kan ve Külden
Kan ve KüldenJennifer L. Armentrout · Dex Kitap · 20211,108 okunma
407 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
91 günde okudu
Akılgözü
Akılgözü
Daniel J. Siegel
Daniel J. Siegel
İnsan beyni son derece benzersiz ve biricik;benzersizliği kıskandırıcı,her alanda ve anlamda insanoğluna ilham veren muazzam bir makine. Fakat tüm bu mükemmelliğini gölgede bırakacak kadar da ilkel,hatta kendi kendinin en büyük manipülatörü. Peki zihnin en temel güdüsü olan
Akılgözü
AkılgözüDaniel J. Siegel · Koridor Yayıncılık · 201698 okunma
128 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
En-nûvâhıze / Kaptan
Merhaba ben Namık Somel. Instagram hesabım
Namık Somel
Namık Somel
Bir metni yorumlarken iki temel yaklaşım vardır bana göre. Birincisi metinin edebi gücü, etkileyici olması, farklı metinlere gönderme yapması ve ufuk açmasıdır. Bu açıdan bakınca ana dilde okumak avantajdır. Çeviri metinde ise çevirmenin izlediği yöntem, çok farklı metinler çıkarabilir
Kaptan
KaptanTaleb Alrefai · Ayrıntı Yayınları · 2022116 okunma
500 syf.
10/10 puan verdi
Fantastik okuyabilen insanların rahatça okuyabileceği bir kitap. İlk defa fantastik okuyacaklara önermem çünkü ben de fantastik sevmeye başlamadan önce bu kitabı okumaya çalışıp yarım bırakmıştım. Çok uzun bir seri, aylarca gözüm korktu başlayamadım. Bazı olaylar ve durumlar bence atlanabilir, hikayenin gidişatına hiç etkisi yok. En azından kısaltılabilir. Çok uzun yazmak iyi yazmak demek değildir. Bu yazarın kitap ve seri uzunluklarıyla ilgili bir takıntısı var sanırım. Kitap beni içine çektiği ve sardığı için 10 verdim, yoksa eleştirip puan kıracağım birkaç yer vardı ama hissiyatından dolayı yüksek puan veriyorum. Yayınevinin çevirisi o kadar berbat ki, bir sürü yazım yanlışı var. Bazen karakterlerin isimlerini karıştırmış kim neyi diyor anlamıyorsun. Sanki hiç editör elinden geçmeden teslim edilmiş gibi. Hani bir iki tane olsa okey der geçersin ama bu yayınevinin istisnasız TÜM kitaplarında hem çeviri hem de yazım yanlışı sorunları var. Yazarın fanı değilim, güller ve dikenler sarayı kitabını kendimi zorlayarak okudum ve o seriye devam etmeme kararı aldım. Neden acotar serisinin bu kadar hype'landığını da bilmiyorum. Genelde ilk kitaplarını oku sonradan çok güzelleşiyor diyorlar ama zaten asıl sorun o ilk kitapları okuyabilmek, işkenceden farkı yok. Bu kitapta daha iyi iş çıkarmış, evren daha güzel tasvir ediliyor ve en azından karakterler gerizekalı değil. Ben cidden aptal karakterlerin olduğu kitapları okuyamıyorum.
Cam Şato
Cam ŞatoSarah J. Maas · Dex Yayınları · 20172,934 okunma
Reklam
200 syf.
9/10 puan verdi
İranlı Yolcuların Gözünden Osmanlı İstanbul'u (1802-1905)
Bu aralar seyahatnameler okuyorum. Dönem insanlarının, devlet büyüklerinin başka devletlere yaptığı yolculuklar ve eski zamanların dokusunu, eski zaman insanlarının nasıl bir yaşantıya sahip oldukları ilgimi celbediyor. Bu eser farsça aslından çeviri yapılmış ve 13 bölümden müteşekkil. İranlı bazı devlet adamlarının hatta Şahların, din adamlarının, şairlerin ve seyyahların 19.yy Osmanlısına yaptığı seyahatler bizzat onların gözünden aktarılıyor. Hemen hepsi dönemin İstanbul'una yapılan yolculukları ve orada nelere şahit olduklarını anlatıyor. Bu vesileyle gerek toplumsal ve iktisadi yapı gerek idari yapının ve devlet protokellerinin nasıl yürüdüğünü, Osmanlı elitlerinin ne gibi zevklerinin olduğunu da görüyoruz. Onun dışında kentlerin yapısı ve insanı hakkında bilgileri de içeriyor. Özellikle halk tabakasının ve asil tabakanın arasındaki uçurum farkı da göze çarpıyor anlatılanlarda. Asıl İstanbul'un Avrupa Yakası olduğunu ve Anadolu yakasının Üsküdar dışında çokta matah bir yer olmadığına kanaat getirdim. Tabii yüzde yüz güvenilir mi bu görüşler tartışılabilir. Son olarak hemen bütün seyyahların bahsettiği ortak bir konu var ki bu da İstanbul'da çıkan yangınlar mevzusu. Dönemin evlerinin çoğu ahşaptan olduğu için yangın çıktığında bütün bir mahalleyi tehdit edebilecek düzeye ulaşabiliyormuş. Kitapta hemen her seyyah bu çıkan yangınlara bir defa şahit olmuş anladığım kadarıyla. Meraklısı varsa muhakkak okusun derim.
İranlı Yolcuların Gözünden Osmanlı İstanbul'u
İranlı Yolcuların Gözünden Osmanlı İstanbul'uYasemin Asadi · İletişim Yayınları · 20234 okunma
200 syf.
9/10 puan verdi
Zincirleme Esirlik
Ne anlatsam sürprizi kaçmaz diyeceğim ama nasıl bir hayat cidden. 12 yıl ordan oraya esir edilen, günahkar olmasına rağmen Allah'tan hiç umudunu kesmeyen macera dolu bir hikaye. Farkı sanırım kendi anısı olduğu için "ben anlatısında" güçlü bir örnek. Çünkü okuma yazması olan, Viyana'ya kadar sürüldüğü için yabancı dil de bilen bir asker. Çeviri olmasına rağmen bir roman akıcılığında ve Türkçe'nin edebi yönünü ortaya çıkartan zengin bir tercüme yapılmış. Tevhidi özellikle hissettiğimiz çok yer oluyor. Şimdinin Türkiye'sinde de yasak.d
Bir Osmanlı Askerinin Hatıratı
Bir Osmanlı Askerinin HatıratıTemeşvarlı Osman Ağa · Bilge Kültür Sanat · 201581 okunma
·
Puan vermedi
Salman Rüştü'den bu dördüncü kitabım ama artık yeter deyip yazarın zirve kitabında bırakıyorum şimdilik. İmgeler o kadar yoğun ki yazarın anlatımında, hem çeviri olması hem kültür farkı okumayı zorlaştırıyor. 500 sayfa kitabın başında Hindistan tarihiyle kendini özdeşleştiren kahraman Salim Sina ile tanışıyorsunuz, kitap bitene kadar da onun fil burnunu hayal etmekten kendinizi alamıyorsunuz. Anneanne ve dedenin anlatımıyla başlayan hikaye Salim'in oğluna kadar uzanıyor. Hindistan'tan Pakistan ve Bangladeş'e kadar güney Asya'yı dolaşan romanda siyasi tarih çok ön planda. Hindistan'ın İngiliz sömürgesinden kurtuluşuyla başlayan siyasi çalkantılar, Pakistan ile çekişmeler Indira Gandhi etkisi ve sonrasında savaş yılları. Kadın kahramanlar hep ön planda ve güçlü. Gerek anneanne gerek anne evde her şeye hakim, söz dinleten konumda. Mucizevi çocuklar, gerçekte başkasının olan anne, baba, kardeşi sandığı kizkardese duyulan aşk yüzünden başkasıyla bir olamama, iktidarsızlık hepsi ama hepsi Hindistan tarihiyle özdeş anlatılıyor. Büyülü gerçekçilik akımını fazlasıyla hissettiren yazar öyle dil oyunları yapıyor ki çokça dikkat gerektiren bir okuma yapmanız gerekiyor. İngiliz hayranlığından kopamayan çok kültürlü ve çok dinli Hint halkı sürekli çatışma halinde, cinayetler, savaşlar, rüşvetler, mala çökmeler, siyasi çalkantılar, din savaşları hiç bitmiyor romanda. Böyle yoğun ve leziz bir anlatıma sahip olunca da arka arkaya ödüllerle 20. yüzyılın en iyi 100 romanı arasında sayılıyor. Hem hacim hem içerik olarak zorlayıcı ama keyifli bir kitap.
Geceyarısı Çocukları
Geceyarısı ÇocuklarıSalman Rushdie · Can Yayınları · 2017723 okunma
148 syf.
·
Puan vermedi
Roman Gibi Üzerine İnceleme
Simyacının Doğuşu Okumak tıpkı diğer eylemlerimiz gibi zorlamaya gelmez. Zorla okuma yapılmaz yapılsa bile verim alınamaz ve elde bir hiçlikle karşı karşıya kalırız. Okuma eylemini yapsak da yapmasak da toplum her zaman buna bir kılıf bulacaktır ve bunu eleştirecek kişileri yargılayacaktır. Okusak hayatın akışını kaçırdığımızı okumasak cahil
Roman Gibi
Roman GibiDaniel Pennac · Metis Yayınları · 2021738 okunma
Reklam
204 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Çok fazla savaş temalı kitap okumuşuzdur. Derinlemesine betimlemeleri olan yüksek savaş sahneli ve tarihsel büyük olaylar.. Özellikle ikinci dünya savaşını ele alan birçok olay örgülü eser vardır. Tema benzerliği bakımından Çizgili Pijamalı Çocuk eserini de bu kategoriye alabiliriz. Öncelikle yazarımızdan başlarsak söze İrlanda doğumlu, İngiliz
Çizgili Pijamalı Çocuk
Çizgili Pijamalı ÇocukJohn Boyne · Tudem Yayınları · 202138,9bin okunma
335 syf.
8/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Daha önce iki defa okuduğum bir eserin, bu sefer 1966 basımını okudum. Çeviri çok çok güzel ve dili günümüz Türkçesinden hiç bir farkı yok. Bir veya iki kelime günümüzde kullanılmayan kelime onun dışında ilkokulu öğrencisinin bile okurken hiç bir zorluk çekmeden okuyabileceği bir çeviri olmuş. Kitap babalar ve kızları arasındaki ilişkileri anlatıyor. Gurur, öfke, sevgi, merak, ihanet, pişmanlık, hırs, kişilik çatışması gibi insani duyguları o kadar güzel bir şekilde işlemiş ki, Dostoyevski'ye hayran olmamak elde değil. Bir kişinin iç dünyasını bu kadar güzel bir şekilde anlatan benim gözümde başka yazar yok. Tolstoy dış dünyanın, Dostoyevski iç dünyanın yazarıdır diye boşuna denilmiyor. Kitap kısaca özetleyim. Üç baba figürü var. Birincisi kızını çok seviyor fakat kızının düşmanının oğlu ile evlenmesini kabul edemiyor ve bu konuda nihayet öfkesi bitiyor ve kızını affediyor. Ikinci baba kızının istemediği biri ile evlenip kendisini fakir bir duruma düşüren kızını affetmiyor fakat kızına olan sevgisini torununa çelişkili bir tutumla belli ediyor. Üçüncü baba hırslarının kölesi olmuş gayrı meşru bir ilişkiden doğan kızı ile ilgilenmiyor ve sahip çıkmıyor ve kendi hırsarı yüzünden oğlunun hayatına müdahale ediyor. İç çelişkilerin çok güzel işlendiği yine muhteşem bir Dostoyevski eseri.
Ezilenler
EzilenlerFyodor Dostoyevski · Varlık Yayınları · 196918,4bin okunma
416 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
#OkudumBitti #GünOlurAsraBedel #CengizAytmatov Çeviri : Mehmet Özgül / 410 sayfa Yazarın okuduğum altıncı kitabı. Her okuduğum kitabında yazara olan hayranlığım artıyor. Karakterleri o kadar benimsiyorum ki sanki onlardan biriyim.Başlarda çok yordu kitap Orman Göğsü Gezegeni'ni çözene kadar. Bırakma noktasına gelmiştim ki ilerledikçe hem
Gün Olur Asra Bedel
Gün Olur Asra BedelCengiz Aytmatov · Nora Kitap · 201745,4bin okunma
Kapatmadan son bir tavsiye ancak biraz sübjektif: Müm­künse çeviri kitap okumaktan kaçının! İnsanın ne kadar iyi bi­lirse bilsin yabancı dili ana dili kadar iyi anlayamayacağı doğru olabilir ancak aynı şekilde gene ne kadar iyi olursa olsun bir ter­ cüman da metni başka bir dile tam anlamıyla yansıtamaz. Kaldı ki çok iyi örneklere sahip olsak da Türkiye'de kitap piyasasının dar olması, kalitenin tutturulamaması anlamına geliyor. Ayrı­ca Batı dilleriyle Türkçe arasındaki sentaks farkı da tercümede hata yapmayı kolaylaştıran bir faktör. Son olarak, bir insan ki­tap okumayacaksa neden yabancı dil öğrenir ki? Beş dilde ders anlatmış, makale yazmış ve daha da fazlasıyla arşiv ve kütüp­ hanelerde araştırma yapmış biri olarak, yabancı dilin en güzel okuyarak geliştirildiğini söyleme cüretini kendimde bulursam umuyorum haddimi aşmakla suçlanmam.
261 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.