Simya nedir? Sorusuna cevap aradığımızda binlerce yıl boyunca yaşayan bazı insanların; doğayı, insanı ve yaşamı anlama çabasını görüyoruz aslında. Günümüzde bir çok dallara ayrılmış halde bulunmakta olan parçaların bütünü. Tabi şuan bu parçaların bir kısmı bilimsel (örneğin kimya) bir kısmı ise değil (örneğin felsefe). Her ne kadar günümüzde bir
İçerisinde bulunan sekiz öyküden oluşan tek kitabıyla şahsi kanaatime göre Türk edebiyatında Oğuz Atay öykücülüğü olarak yeni bir öykü tarzı oluşturdu. İletişimsizlik, yabancılaşma gibi konular daha önce birçok öykü kitabında işlenmiş olsa da Oğuz Atay bu temalara çok dürüst bir kendiyle hesaplaşma tavrı ekleyip teknik olarak da ironiyi
Sadece kadınların bulunduğu bir ülkede yaşamak ister miydiniz? Durun, öyle hemen cevaplamayın. O kadar da basit bir soru değil bu. Önce sorunun üzerinde düşünün, artılarını eksilerini tartın. Ve cevabınız hala olumlu ise, biletiniz Charlotte Perkins Gilman sponsorluğunda ücretsiz bir şekilde adresinize teslim edilecektir.
İthaki Bilimkurgu
''Kötü bir barış, savaştan daha berbattır.''
-Tacitus
Savaş... tanımından başlayalım. Savaş, en az iki farklı ülkenin birbirleri üzerinde farklı çıkarlar doğrultusunda başlattıkları bir akımdır ve bu zaman zaman artabilir. Peki ya iç savaş, mahalle, şehir, ev, esnaf, kelimeler savaşı? Peki ya parti savaşı? Savaş bu kadar, bu derece indirgenebilir
Kağan: “Hayat yine de üzülmeye değer!
Nilgün: “Hayatın neresinden dönülse kârdır!”
1. Kısa Süreli Bir Yaşam:
Bu şekilde tanımlıyor kendisini
Nilgün Marmara : “durgun hayat kadını Nilgün”. Kısacık ömründe, eylemsiz bir şekilde yaşadığından olacak ki, kendisine bu sıfatı uygun görüyor. Durgun sularda yüzüp boğulmamak için çırpındı belki de hayatı
Podcasti dinlemek için YouTube linki: youtu.be/1GW8gYeapjQ
Merhaba kitapçokseverler. Mihail Bulgakov'un hayatı ve tüm eserleri serimizin dördüncü bölümünde Bulgakov'un, ölümünde devletin parmağı olduğuna inandığı Puşkin’in hayatını kaybetmesinden önceki birkaç günü anlattığı Son Günler yapıtı üzerine sohbet ediyoruz.
"Kara gökte burgaçlanıyor karlar
Durmamacasına saldırıyor tipi
Bazen yabanıl hayvan gibi uluyor
Bazen ağlıyor bir çocuk gibi"
Oyun boyunca sık sık tekrarlanan bu dizelerle anıyor Mihail Bulgakov, Aleksandr Puşkin’i...
Bir ustadan diğerine saygı duruşu niteliğindeki Son Günler(Aleksandr Puşkin) ekseninde sanatsal ifadenin siyasi çıkarlar ya da siyasi figürlerin kişisel çıkarları uğruna nasıl kısıtlandığını konuşuyoruz.
Keyifli dinlemeleriniz olması dileğiyle.
“Zaten biz acı çeken ölümlüler ayaklarımızı
mutluluğun üzerine hiç tamamen basamadık.
Her seferinde acı bir keder neşemizi kaçırır.”
-Rodoslu Apollonios
1. Giriş:
Bu yazı direkt olarak bir inceleme yazısı değildir. Antik Çağ’ın önemli yapıtlarından Argonautika hakkında bir akademik makale çalışmasıdır. Ve elbette yalnızca kitap hakkında
Güçlü kadın karakterlerden oluşan bir kitap mı okumak istiyorsunuz? İşte bu kitap tam size göre derim. Ben bu kitabı elime aldığımda iş yoğunluğumdan fazla kitaplara zaman ayıramadığımdan yaklaşık 10 günde okurum demiştim ki bu en iyi ihtimaldi bana göre. Ama kitabı bitirdiğimde 5 gün geçmişti sadece. Gerek konusu gerek anlatımı sizi öyle bir
Gerçekte ne hissettiğimizi ve ne yapmak istediğimizi kendimizden saklarız. Bu düşüncelerden bazıları şiddet içerir, pek çoğu ise cinsel içeriklidir. Açığa çıkarılamayacak kadar tehlikelidirler. Zihin onları bastırır, bilinçdışının derinliklerinde tutar. Bunların çoğu, biz henüz küçük bir çocukken şekillenir. Bir çocuğun hayatındaki ilk olaylar yetişkinlikte yeniden ortaya çıkabilir. Örneğin Freud, erkeklerin hepsinin, babalarını öldürmek ve anneleriyle birlikte olmak gibi bilinçdışı bir isteğe sahip olduğuna inanıyordu. Bu, adını Yunan mitolojisinde kehaneti gerçekleştirerek babasını öldüren ve annesiyle evlenen (iki durumda da böyle yaptığının farkında değildir) Oedipus'tan alan Oedipus kompleksidir. Erken döneme ait bu utandırıcı arzu, bazı insanların hayatını onlar farkına bile varmadan şekillendirir. Zihindeki bir şey, bu karanlık düşünceleri tanımlanabilir bir biçimde yüzeye çıkmadan durdurur. Ancak bu ve diğer bilinçdışı arzuların bilinçli hale gelmesini engelleyen bu mekanizma, tamamen başarılı olmaz. Düşünceler kılık değiştirerek kaçmayı başarır. Örneğin rüyalarda ortaya çıkarlar.