Günümüzde Shakespeare eserlerinden sonra en çok filme, tiyatroya, diziye veya başka bir kitaba uyarlanan eser olma rekorunu elinde bulunduran Dracula’dır. Neden böyle olduğu, neden bütün insanların ilgisini çektiğini bu yazımızda anlamaya ve sizleri de bu eseri okumaya teşvik etmeye çalışacağım.
Vampir kelimesini duymayan kalmadı değil mi?
Bir zamanlar doğu tarafında çok büyük bir kaya olduğu için güneşin çok geç doğduğu bir köy varmış. Sabah aç uyanan çocuklara anneleri, daha güneş doğmadı diye ekmek vermiyormuş. Ayrıca köy, ışık almayan karanlık bir köymüş. Meraklı ve üzgün çocuklar bir gün kayanın diğer tarafına geçmiş ve buranın daha aydınlık,yeşil ve güzel olduğunu görmüşler.
HERKES KENDİ KİŞİSEL KOMASINDA!!
Çocukken Yunan Tanrı’larının gerçek olduğuna inanırdım, Allah’ın bizim, Yunan Tanrı’larının Yunanlıların olduğunu sanırdım çocukluğum boyunca, ta ki okulda hepsinin mitolojik hikaye, efsane olduğunu öğrene kadar, kabul ediyorum büyük hayal kırıklığına uğramıştım. Son ansiklopedi okuyan nesil olmanın
"Düşünce ve yazıda özgür olmak isterim, dünya davranışımızı yeterince sınırlıyor."
Wolfgang Van Goethe
______
Osman Şahin'in okuduğum ikinci kitabı oldu. İlki otobiyografik öğelerin ağırlıkta olduğu Kolları Bağlı Doğanlar kitabıydı. Selam Ateşleri- Ay Bazen Mavidir kitabında birbirine yer yer tema, konu veya ele alınan duygu
Baştan sona, her bir kelimesinde, kitaba dair her bilginin, her sonucun, her nedenin olduğu bir inceleme yazısıdır. Kitabı okumayanlar, eğer olayların sonucu ne merakıyla okuyacaklarsa, bu incelemeyi okumamaları daha iyi olur. Benim gibi her şeyi bilmesine rağmen, nedenlerini ve işlenişini merak ederek okuyacaklarsa buyursunlar.
BÖLÜM 1
1900'lü
Merhabalar efendim. Veli toplantılarını çok seviyorum. İki çocuk büyütmüş, birisi eğitimi tamamlamış , diğeri halen lise öğrencisi iki erkek evladın annesi olarak veli toplantılarına katılmak benim için çok keyifli oluyor.
Toplantılara çocuklarımın notları , davranışları övülsün diğer veliler de bana imrenerek baksın amacı güderek katılmadığım
...iyiler kötülerle ve cennet cehennemle savaşıyordu. Oysa böyle bir savaş yoktu ve hiç olmamıştı. İyiyle kötünün kıyamet gününe kadar sürecek olan ölüm kalım savaşı, insanlığın yediği en büyük kazıktı. Toplum düzeninin en kestirmeden sağlanması ve otoritenin daimi ayakta kalması için atılması gerekmiş olan bir kazık. Çünkü her insanın, aynı anda, hem iyi hem de kötü olduğu gerçeği kabul edilirse, hayranlık duyulup peşinden ölüme gidilen kim varsa, yani gelmiş geçmiş bütün liderlerin kimliğinde lekelenmeler başlayacaktı. Kafalar karışacak, düşünceler çarpışacak ve kimse kimse için hayatını feda etmeyecekti. Ama öyle olmadı ve mutlak iyiyle mutlak kötünün savaşı insanları birbirine kırdırmanın en basit yolu haline geldi.
“Evet. Buna inanıyorum. Bu kalbim çarpmaya devam ettiği sürece, iradesi olan bir yaratığın umutsuzluğa kapılmaması gerektiğine inanacağım.” -
Jules Verne
Jules Verne… Onun adını duymayan bir okura denk gelmek çöl sıcaklarına kar yağmasıyla eşdeğerdir muhtemelen. Eşsiz hayal gücüyle birçoğumuzu çocukluğumuzda, ergenliğimizde, gençliğimizde ve hatta
Rıfat Ilgaz 'in otobiyografi türündeki eseri. Çocukluğundan başlayarak kırklı yaşlarının ortalalarina kadar kendini anlatmış akıcı bir dille. Rifat Ilgaz'in bilinmeyenlerini, az bilinenlerini sunuyor kitap biz okurlarına.
1911 yılında Kastamonu Cide'de doğmuş Ilgaz. Kurtuluş Savaşı yıllarında henüz çocuk olan yazar, o yılları çocuk gözüyle
¶¶
Hatırlamak için bir hafızamız varken, unutmak için elimizde hiçbir şeyin olmaması ;
hayatın bize attığı en büyük kazık sanırım.
- Murathan Mungan
¶¶
Li-3, değerli Rastafaryan, sen de ben gibi Çerkes, Abhaz mısın? Öylesin galiba Yasinciğim. Öyleyse, öyle evet, bu iletim sana ithaf olsun. Sen anlarsın beni.
Biz kendimizi hiç ifade edemedik galiba. Yok be ne alaka, biz kendimizi çok iyi ifade ettik aslında. Ettik de, insanlar değil atlar anladı.
Bütün dünya nüfusuna ezberlettirilmiş olan, varak çerçeveli ve gösterişli bir tablo vardı. Ve o tabloda, iyiler kötülerle ve cennet cehennemle savaşıyordu. Oysa böyle bir savaş yoktu ve hiç olmamıştı. İyiyle kötünün kıyamet gününe kadar sürecek olan ölüm kalım savaşı, insanlığın yediği en büyük kazıktı. Toplum düzeninin en kestirmeden sağlanması ve otoritenin daima ayakta kalması için atılması gerekmiş olan bir kazık. Çünkü her insanın, aynı anda, hem iyi hem de kötü olduğu gerçeği kabul edilirse, hayranlık duyulup peşinden ölüme gidilen kim varsa, yani gelmiş geçmiş bütün liderlerin kimliğinde lekelenmeler başlayacaktı. Kafalar karışacak, düşünceler çarpışacak ve kimse kimse için hayatını feda etmeyecekti. Ama öyle olmadı ve mutlak iyiyle mutlak kötünün savaşı insanları birbirine kırdırmanın en basit yolu haline geldi. "Sizler iyi olanlarsınız!" diyenler "Gidin, benim için geberin!" demek istiyor, "Sizler cennete gidecek olanlarsınız!" diyenler de "Geberttikleriniz de cehenneme gidecek!" demek istiyorurdu. Dolayısıyla cennet ve cehennem, iyilik ve kötülük, insan denilen varlığı ortasından ikiye yardı ve bir tarafını diğeriyle kanlı bıçaklı hale getirip bir aptala dönüştürdü.
Ben seni çok sevdim Oblomov.....Tembelliğine, uyuşukluğuna, hayatı ertemene rağmen temiz kalbini, sıcacık yüreğini, kendin olmanı cok sevdim...
Her kitap yeni bir serüven, bambaşka bir yolculuk benim için.Çok keyif alarak yaptığım okumaların bitmesi çok hüzünlü oluyor.Oblomovda bunlardan biriydi.
19.yüzyılda ünlü rus yazar Gonçarov'un başyapıtı
-------------------JOSEPH FOUCHE İNCELEMESİ-------------------------------
Dünya tarihinde birbirinden ilginç devlet adamları, krallar, imparatorlar vardır. Ancak Joseph Fouche’yi hepsinden ayıran bir özellik var. Bu adam alçaklığın, dönekliğin, ilkesizliğin, omurgasızlığın, hainliğin kitabını yazmıştır. Kimlere kazık atmamıştır ki; ihtilalin en
İyiyle kötünün kıyamet gününe kadar sürecek olan ölüm kalım savaşı, insanlığın yediği en büyük kazıktı. Toplum düzeninin en kestirmeden sağlanması ve otoritenin daima ayakta kalması için atılması gerekmiş olan bir kazık.