Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
394 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Bence de Gurur ve Önyargı
Öncelikle kitabın tartışma oluşturan ismi hakkındaki görüşümü bildirmek isterim. Başlıkta da olduğu gibi bence de Gurur ve Önyargı, çünkü kitabın ana karakterlerinin sorunları gurur ve önyargı, aşksa nihayi sonuç, gurur ve önyargısını yenenler için. O yüzden ben kitaba bu ismi daha çok yakıştırdım. Hikayeyi beğendim bu tarz edebiyat adı
Gurur ve Önyargı
Gurur ve ÖnyargıJane Austen · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202375,4bin okunma
72 syf.
6/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Stefan Zweig, benim en sevdiğim yazarlar arasında yer alır. Pek çok kitabını okumuş ve neredeyse hepsini de beğenmişimdir. Yazmış olduğu kitaplar içerisinde en bilinen ve okunan kitabı da Satranç kitabıdır. O yüzden ben de Zweig okumaya bu en bilinen kitabi ile başlamış ancak hiç sevememiştim. O vakit Zweig'in da bu eserinin de çok
Satranç
SatrançStefan Zweig · Can Yayınları · 2019236,5bin okunma
Reklam
200 syf.
9/10 puan verdi
·
33 saatte okudu
l Psikolojik roman türünde yazılmış eserlerin başında gelen Açlık, Knut Hamsun’un hayatından izler taşıdığından biyografik/ otobiyografik bir kitap olarak da değerlendirilir. Roman, açlığı yaşamış bir yazarın kaleminden çıkmıştır. Hamsun bu eseri ile 1920 yılında Nobel edebiyat ödülünü kazanmıştır. l İşsiz ve beş parasız kalan genç adam her
Açlık
AçlıkKnut Hamsun · Can Yayınları · 202327,7bin okunma
"Gördüğünüzden bir sonuç çıkarabildiniz mi, muhterem peder?" "Efsanelerin gerçek olduğu sonucunu çıkardım. Ama öyle ya, efsaneler hep gerçek çıkmıyor mu?" "Siz rahipler hep istediğiniz şeyi görüyorsunuz." Siz rahipler.
"O zaman bütün 'şunu yap'ları ve 'şunu yapma'ları atıyorsunuz. Ama sanırım siz Odocular tümüyle yanıldınız. Rahipleri, yargıçları, boşanma yasalarını, bütün hepsini çöpe attınız, ama onların ardındaki gerçek sorunu sakladınız. Onu yalnızca içe, vicdanlarınıza attınız. Ama hâlâ orada. Eskisinden daha da kölesiniz! Gerçekte özgür değilsiniz."
Fizyonomi-Yüz Okuma Bilimi
Fizyonomi-Yüz Okuma Bilimi, çevremizdeki insanların gerçek yüzlerini daha derinlemesine anlamamıza yardımcı oluyor. Yüzler, duyguların ve kişilik özelliklerinin bir yansımasıdır. Siz de insanların gerçek doğasını keşfetmek için bu bilimi kullanabilirsiniz! 🧐💡
Reklam
384 syf.
5/10 puan verdi
Kitabın beğenmediğim yerlerini maddeler halinde sıralamaya karar verdim. Çünkü okuduğumda gerçekten çok gözüme çarpan ve okudukça rahatsız eden unsurlar vardı ve bu şekilde daha özet halinde aktarabileceğimi düşündüm. 1)Gerçekçilikten uzak: Kitabın içindeki bazı diyaloglar ve olaylar çok KİTAPtı. Yani gerçekten gerçek hayatta yaşandığında çok
Gölge ve Kan
Gölge ve KanKerri Maniscalco · Ephesus Yayınları · 20191,089 okunma
Güzel şeyler siz hazır olana kadar beklemez. Bazen hemen öncesinde, siz neredeyse hazır olcakken gelir.
Sayfa 101Kitabı okudu
''Aslında senin uyanmanı beklerken hep seninle yapmayı planladığım bir konuşma vardı. Seninle orada, yerin altında bir konuşma yapmıştık. Ben o günden beri bunun hayaliyle yaşıyorum Kumru. Tek başıma bir eve çıkarken bile büyük bir eve taşınmak istedim çünkü her zaman senin için de bir odam olsun istedim. Biliyorum çok büyük bir geçmişimiz yok ama benim hayatımdaki insanlar öyle sahte insanlardı ki siz benim tanıştğım en gerçek kişilersiniz. Sen sanki benim hep hayalini kurduğum kız kardeşimsin, arkadaşımsın. Söylemek istediğim şey şu .. Eğer istersen... Ben senin benimle yaşamanı çok istiyorum Kumru. Odan seni bekliyor." Nisan'ın sözleri beni belki de hayatımda hiç duygulanmadığım kadar duygulandırdı. Gerçek dostluğu yerin üzerinde bir kez bulamayıp yerin altında bulacağımı nasıl bilebilirdim? Gariptir ki her biri ailemden biri gibi hissettiriyor. Hepsinin sesi, bakışı çok tanıdık. Hepsi bana tutsaklığı ve özgürlüğü hatırlatıyor.
وَقَالَ الشَّيْطَانُ لَمَّا قُضِيَ الْاَمْرُ اِنَّ اللّٰهَ وَعَدَكُمْ وَعْدَ الْحَقِّ وَوَعَدْتُكُمْ فَاَخْلَفْتُكُمْۜ وَمَا كَانَ لِيَ عَلَيْكُمْ مِنْ سُلْطَانٍ اِلَّٓا اَنْ دَعَوْتُكُمْ فَاسْتَجَبْتُمْ ل۪يۚ فَلَا تَلُومُون۪ي وَلُومُٓوا اَنْفُسَكُمْۜ مَٓا اَنَا۬ بِمُصْرِخِكُمْ وَمَٓا اَنْتُمْ بِمُصْرِخِيَّۜ اِنّ۪ي كَفَرْتُ بِمَٓا اَشْرَكْتُمُونِ مِنْ قَبْلُۜ اِنَّ الظَّالِم۪ينَ لَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌ İş bitirilince şeytan da diyecek ki: “Şüphesiz Allah, size gerçek olanı söz verdi. Ben de size söz verdim ama yalancı çıktım. Zaten benim sizi zorlayacak bir gücüm yoktu. Ben sadece sizi çağırdım, siz de hemen bana geliverdiniz. O hâlde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Şüphesiz ben, daha önce sizin, beni Allah’a ortak koşmanızı kabul etmemiştim. Şüphesiz, zalimlere elem dolu bir azap vardır.” (İbrâhîm, 14/22)
Reklam
Tanrı varsa kötülüğün kaynağı nedir? Tanrı yoksa iyiliğin kaynağı nedir? Her şeye gücü yeten ve mutlak iyi olan Tanrı yeryüzünde kötülüğün olmasına nasıl izin verebilir? Eğer Tanrı kötülüğe engel olamıyorsa her şeye gücü yetmemektedir veya gücü yetmesi rağmen engel olmuyorsa Tanrı mutlak anlamda iyi değildir.
Evvela okuyucum; bunlar hikâye değil tarihtir. Jacques'ın edepsizliklerini anlattığın zaman kendimi Tiberius'un hovardalıklarını anlatan Suetonius'dan daha suçlu bulmuyorum. Zaten Suetonius'u okursanız onda hiçbir kabahat balmazsınız. Neden Catullus'u, Martialis'i Horatius'u, Juvenalis, Petronius'u okurken
Sayfa 209Kitabı okudu
"Yüzünde çiçek açtırmadığınız insanların en son mezarında da çiçek açtırmayın." Ben bunu yaşadım ve çokta sinir oldum. Yaşarken -kim olursa olsun- acısı ve yarası olduğunuz insanların mezarında size gözyaşı dökmek bile hak değil ki daha mezarına çiçek koymak? Hayırdır öldürdüğünüz mutluluklarını bir çiçekle mi kapatmaya çalışıyorsunuz?
Bir Vélazquez resmine baktığınızda, Mozart dinlediğiniz, Dickens okuduğunuz ya da Billy Connolly'e güldüğünüzde, ki bunlar rastgele seçtiğim dört isimdir -bir noktayı kanıtlamak amacıyla rastgele isimler seçmek daima büyük zaman ve düşünce gerektiren bir iştir- hepiniz rahatlıkla fark edersiniz ki bu büyük adamlar yaptıkları her şeyi dünya için yapmaktadır ve doğal olarak sonuçlar büyüleyicidir. Ama bir William Blake resmine baktığınızda ya da Bach'ı dinler, Douglas Adams okur veya (çağdaş İngiliz aktörü ve stand- up komedyeni] Eddie Izzard'ın bir performansını izlerken şöyle düşünürsünüz: Koskoca dünyada onları gerçekten anlayan tek insan muhtemelen sizsinizdir. Elbette ki kalan herkes onlara hayrandır, ama hiçbiri onlarla sizin kurduğunuz kadar gerçek bir ilişki kuramamıştır. Bunu bir kuram olarak öne sürüyorum. Douglas'ın eserleri Bach'ın yüce sanatı ya da Blake'in yoğun kişisel evreni değildir hiç kuşkusuz, ama yine de kişisel görüşümün geçerli olduğuna inanıyorum. Bu âşık olmak gibi bir şeydir. Adams'ın özellikle hoş bir cümlesi ya da övücü veya yerici bir cümlesi gözünüze iliştiğinde, içinizden en yakınınızdaki yabancının omzuna dokunup bunu onunla paylaşmak duygusu geçer. Yabancı okuduğunuz satırlardan hoşlanmış görünebilir, gülebilir, ama siz kendi kendinize aslında onun cümlenin gerçek gücünü ve niteliğini sizin kadar kavrayamadığını düşünürsünüz; tıpkı anlatıp durduğunuz kıza sizin gibi arkadaşlarınızın da (çok şükür ki) âşık olmamaları gibi.
Dikkatin nerede?
Benim gördüğümü şimdi ve burada siz de görebilirdiniz, eğer dikkatinizi yanlış odaklamamış olsaydınız. Kendinize dikkatle bakmıyorsunuz. Zihniniz her zaman nesnelerle, insanlarla, fikirlerle meşgul ama asla kendi gerçek varlığınızla meşgul değil.
1.500 öğeden 46 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.