Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Önder Abay Türkiye'de TikTok meselesine en fazla kafa yoran kişi olabilir. TikTok gerçekliğini "sıradanlığa övgü" olarak gören ve bu konu üzerinde hayli çalışan Önder'e göre herhangi bir sosyal platformun dünyanın birçok ülkesinden daha hızlı biçimde bizim topraklarımızda kullanıcıya ulaşmasının başlıca sebebi gelir adaletsizliği; çünkü çoğu insan sosyal medya hesabında farklı, kendinden uzak bir kişilik yaratıyor. Herkes kitabın yanında kahve içiyor, fesleğen soslu makarna yiyor ve tatlı tabağında çikolatayla ismini görmek istiyor..
Sayfa 59 - Mundi KitapKitabı okuyor
Sosyolojik Tahayyül başlıklı metin
Toplumsal davranışı anlama çabasında, sosyologlar özgün bir eleştirel düşünme biçimine başvururlar. Önde gelen sosyologlardan C. Wright Mills, bu çeşit düşünmeyi sosyolojik tahayyül olarak tanımladı-birey ve toplum arasında geçmişte ve günümüzde var olan ilişki hakkındaki farkındalık. Bu farkındalık, hepimizin (sadece sosyologların değil)
Sayfa 5 - Palme Yayıncılık
Reklam
147 syf.
8/10 puan verdi
·
21 saatte okudu
Güzel bir kitaptı. Yaşanmış bir hikaye anlatılıyor. //DİKKAT Kitabın konusu hakkında bilgi içerir.// Atalarının yaşadığı yerleri görmek için Ürgüp’e gelen Yunanistanlı bir gazetecinin Mustafa Bey ve ailesi ile tanışması ve Mustafa Beyin anılarını anlatması konu alınıyor. Mustafa Güzelgöz kitap sevgisini o yörenin insanlarına öğretmeye çalışıyor. Ancak kitap yok. Yurtiçi ve yurtdışında yaşayan insanlara mektuplar yazıyor. Kitap istiyor. Bunda da başarılı oluyor. Eşeklerle yolu olmayan köylere kitap götürüyor. Kooperatifler kuruyor, müzeler yaptırıyor, yöre halkı için kaymakam, vali, belediye başkanı, üst düzey yöneticilerle görüşüyor hatta Ankara’ya kadar gidiyor. Kredi çıkarttırıyor. Çocukların, gençlerin kadınların cahil kalmaması için elinden ne geliyorsa yapmaya çalışıyor. Mustafa Güzelgöz bu kadar çabalamasının tek bir nedeni var insan sevgisi. Kitap sevgisi ayrı bir şey ama asıl insan sevgisi olmazsa bunların hiçbirini yapamazdı. Kitap okumak dünyaya açılmaktır. Bir sürü insan, çevre tanımaktır. Kitaplar hayatı öğretir. Acıyı, güzeli çirkini öğretir. Zulmü gösterir. Hiç kitap okumayan biri iyiyi ya da kötüyü sadece gördüğü yaşadığı kadarıyla bilir. Kitap okumak öğrenmektir, ders çıkarmaktır. Herkes kitap okumaz. Zahmetli iştir kitap okumak. Pineklemek varken neden kitap okuyalım ki dimi. Kitap okumak boş insan işi değildir. Zaman ayırmak gerekir. Çaba sarf etmek gerekir. Kitap okumak güzeldir. Ama okuyup da anlamak ve de iyi insan olmak en güzelidir.
Eşekli Kütüphaneci
Eşekli KütüphaneciFakir Baykurt · Literatür Yayınları · 20109,5bin okunma
1. BÖLÜM SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM 1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde (...)10 Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
Bizim kuşak için Gazi Mustafa Kemal Paşa, şimdi Atatürk deyince akla gelen yapay ve soyut kavram, acemice yontulmus. Çirkin heykellerde görünen çatık kaşlı devlet simgesi değil, aramızda yaşayan canlı ve çok renkli, çok çekici bir insandı. Hiç çatık kaşlı değildi. Tam tersine, hafif gülümseyen, son derece güzel bir insandı. Böylesine güzel bir insanın bu kadar çirkin heykelleri yapılmasına bir türlü akıl erdiremedim. Şehlalığın dan ötürü karışık baktığı için, sadece önündekileri değil, yanındakileri de, hattâ arkasındakileri de görebilirdi sanki. Karizma sözcüğü gelişigüzel kullanılıyor şu sıralarda. Ama asıl karizmanın ne olduğunu anlamak için, onu şöyle bir görmek yeterdi. Boyu, günümüzün ölçülerine göre kısa sayılabileceği halde, (çünkü iyi beslenme, vitaminler ve spor sayesinde, Türklerin boyu uzadı artık) Mustafa Kemal öyle biçimliydi ve öyle iyi giyinirdi ki, uzun boylu izlenimini verirdi. Benim yaşımda bir kadın, Mustafa Kemal'in salt fiziksel görüntüsünü, günümüz devlet adamlarının fiziksel görüntüsüyle karşılaştırınca, kendini biraz fena hissediyor doğal olarak.
480 syf.
7/10 puan verdi
"Küçükken üzerime örttüğüm yorganın beni her kötülükten koruyacağını sanırdım." 7/10 Bazen eğlenerek bazen kriz geçirerek okuduğum bir kitap ile geldim. Kısaca konusu Hatay'ın en tanınan adamı, torunu Mihrinazı varisi ilan ediyor ve bu paranın peşine bir çok kişi düşüyor. Dedesi onu korumaya çalışırken erkek karakterimiz işin içine dahil oluyor ve o da kızı korumaya başlıyor. Mihrinaz'ın şımarıklığı bazen o kadar sinir bozucuydu ki. Tamam anlıyorum bazı yerleri ama yaptığı bazı şeyler kötüydü. Zamiri görmek için Cihanı kullandığı yerde onu anlamak benim için daha zordu. Genel olarak çabalaması ve sevdikleri için savaşmasını sevdim. Bazı yerlerde Zamir ile beraber çocuklaşıyordu ve o yerleri çok sevdim( gerçek hayatta görsem bu ne be derim). Zamir karakteri aşırı tatlı ve korumacıydı. Bu abi benim favorim. Bir diğer favorim Baran. Bal olsa da yesem. Kitabın konusunu çok sevdim. İkinci kitabını da okurum ama yazarın kalemi burda diğer kitaplarına nazaran daha güçsüzdü gibi. Bazı betimlemeleri hoşuma gitmedi ve olayla ilişkilendiremedim. Bir kaç betimleme eksik olsaydı daha iyi olurdu Birde kitabın sonu... Çok çok yanlış yerde bitmiş gibi hissediyorum. Mesela o kaza sahnesinde bitebilirdi. İkinci kitaba dair bir merakımız olurdu. Böyle biraz sönük kalmış. Her yaş grubuna uygun.
Halef 1: Düş
Halef 1: DüşLeman Veli · Ephesus Yayınları · 20211,320 okunma
Reklam
Nurun sûrette tecella etmesini idrak etmek Mevlayı görmek, anlamak demek...
Züleyha ki Yûsufu sevdi. İbtida, neyi ve kimi sevdiğini bilmedi. Sonra aşkın kaynağını bildi, Yûsuf'u değil, Yûsufta tecellâ eden nuru sevdiğini fark etti. Yûsuf da, ki rüyasında güneş, ay ve on bir yıldız ona secde etmişti, bir kuyuya atılmış ve kendisine zindanda rüya yorumu verilmişti, önce aşkın kaynağını bildi sonra nurun Züleyha sûretinde tecellâ ettiğini fark etti. Biri sûretten nura yükselirken diğeri nurun sûrette tecellâ ettiğini idrak etti.
304 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Hijra
Bir hijranın hayatına ilk kez bu kitapta şu satırlarla tanık oldum. İçime ters gelen bir hayat ve tanımakta geç kaldığım her karakteri yaşarken, ön yargılarla dışlamak değilde asıl acıyı yaşayanın gözünden anlamak gerektiğini gördüm. Hissetmek bambaşka bir kavram. Hissetmek bile istemeyeceğimiz durumlarda anlamanın yeterli olacağını zannettiğim bir kitaptı. “ Dokuz yaşındaydım ya da belki sekiz “ dedi Dimple, “ Bombay’a hijra kerhanesine geldiğimin ertesi yılıydı. Şantibai diye ünlü bir daima( hijra hemşire) vardı. Şarkı söylüyorlar, dans ediyorlar, viski içiyorlardı. Daima bana tanrıçanın adını söylememi söyledi ve kırmızı bir sari verdi. Bana viski içirdi. Tadından tiksinmiştim ama yine de içtim. Sonra bana afon verdiler. Sonra da dört kişi beni yatırıp tuttu. Beni sımsıkı tuttular; penisimi ve hayalarımı bir bambu parçasıyla hallettiler. Bambu o kadar gergindi ki başta hiçbir şey hissetmedim, yaraya kızgın yağ dökdükleri ana kadar. Asıl acıyı işte o zaman hissettim ama hissettiğim başka bir şey daha vardı, bu acının beni özgür kılacağına emindim. “ Annem beni buraya, 007 numaraya getirdi ve ayakçıya verdi. Annem hakkında yada önceki hayatım hakkında pek bir şey hatırlamıyorum. Hatırlamak da istemiyorum.” “ Zaten anıların hep yalan yanlışsa, HEP YANLIŞSA, neden hatırlayasın ki?” Bir yaşamı eleştirmek, hor görmek kendi doğrularınıza ters görmek inanın en kolay şey. Peki ya o yaşam küfrün kendisiyse ne yapılmalı?
Narkopolis
NarkopolisJeet Thayil · Ayrıntı Yayınları · 201324 okunma
Her şeyi görmek, bilmek ve anlamak tam anlamıyla bir hastalık .
Sayfa 98 - fihrist
"Bir kişiye yakın hissetmekten daha güzel ve tatmin edici başka bir şey yoktur. Onu tüm özellikleriyle gerçekten görmek ve anlamak ve aynı zamanda görüldüğünü ve anlaşıldığını hissetmek. Ne yazık ki telaşlı günlük hayatımızda gerçek bağlantı hissi genellikle kaybolur. Birbirimizin geçmişini yaşıyoruz. Bazen etrafımız insanlarla dolu olmasına rağmen kendimizi yalnız hissederiz."
Reklam
Kimilerimiz her başına geleni kendisindeki iyi insanı ortaya çıkarmak için bir vesile, Allah'a yakınlaşmak için bir basamak olarak görmek yerine, kendisinin bu sıkıntıları çeksin diye özel olarak seçildiğini düşünür. Bu hem Rabbimize bir haksızlıktır, hem de kendisini çok kötü hissetmesi için tuzak bir inançtır. Böyle düşünmek aynı zamanda, bütün olumsuzlukları çekmek için seçici algımıza komut vermek demektir.
Sonra mechul bir düşmanıyla kavga ediyormuş gibi hırçın bir sesle devam etti: “Dünyada sizden, yani bütün erkeklerden niçin bu kadar nefret ediyorum biliyor musunuz? Sırf böyle en tabii hakklarıymış gibi insanlardan bir çok şeyler istedikleri için… Beni yanlış anlamayın, bu taleplerin muhakkak söz haline gelmesi şart değil… Erkeklerin öyle bir bakışları, öyle bir gülüşleri, ellerini kaldırışları, hülasa kadınlara öyle bir muamele edişleri var ki… Kendilerine ne kadar fazla ve ne kadar aptalca güvendiklerini fark etmemek için kör olmak lazım. Her hangi bir şekilde talepleri reddedildiği zaman düştükleri şaşkınlığı görmek, küstahça gururlarını anlamak için kafidir. Kendilerini daima bir avcı, bizi zavallı bir av olarak düşünmekten asla vazgeçmiyorlar. Bizim vazifemiz sadece tabi olmak, itaat etmek, istenilen şeyleri vermek… Biz isteyemeyiz, kendiliğimizden bir şey vermeyiz… Ben bu ahmakça ve küstahça erkek gururundan tiksiniyorum. Anlıyor musunuz? Sizinle bunun için dost ola bileceğimizi zannediyorum. Çünkü halinizde o manasız kendine güvenme yok… Fakat bilmem… Ne kuzuların ağzından vahşi kurt dişlerinin sırıttığını gördüm…”
128 syf.
·
Puan vermedi
·
15 saatte okudu
"Doğmuş olduğum için beni affedin." -Osamu Dazai Kitaptaki esas düşünceye inmeden önce bunun bir biyografı kitabı olduğunu bilmemiz ve böyle bir tavırla ele almamız kitabın anlaşılması bakımından önemlidir. Dazai intiharından önce "intihar mektubu" niteliğinde olan son eseri insanlığımı yitirirken, birey ve toplum arasında
İnsanlığımı Yitirirken
İnsanlığımı YitirirkenOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 202333,2bin okunma
İyi ki geçtin bu dünyadan Ahmed Arif
Seni tanımak, seni bir kerecik bile görmek, milyarla yıl yaşamaktan daha dolu, daha hazlı ve değerlidir. Seni anlamak, seni sevmek mühim ve aziz bir iştir. Zor da değil halbuki, ama insan olmak lâzım..
Ahmed Arif
Ahmed Arif
Öbür dünyayı düşünmeden önce bu dünyayı görmek ve anlamak istiyordum.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.