بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
KAHRAMAN ORDUMUZA
👉1-Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
İstiklal Marşımız "korkma" diye başlar. Biliyorsun ki bu, Resûl-i Ekrem'in Sevr mağarasında Ebû Bekir'e söylediğidir. Bunlar tesadüf değil." (İsmet ÖZEL)
İstiklâl Marşı'nın ilk kelimesi KORKMAdır. Buradaki korku ne can
Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın selefi olarak Ahmet Mithat Efendi’nin Pîr’liğini yaptığı bu gelenek, bilmem övgüye ihtiyaç duyar mıdır? Zira ehli için işaret, malumatın kendisidir. Öyleyse biz de, mübalağa etmekten edebiyata sığınarak; tarif ve tavsiyemize başlayalım.
“İstedik ki tetkikimizin dili, eserin lisanını aksettirsin. Böylece kıraat ehli,
Önceki incelemelerimde değindiğim kadının ancak iki durumda varlığını kabul ettirdiğini dile getirmiştim. Bunlar : evlenmek ve anne olmak hatta erkek annesi olmanın kadının yerini toplumda daha sağlamlaştırdığı görüşünde bulunmuştum. Bu incelememde kitabımızında konusu olan evlilik müessesesi üzerinde biraz durup gerek kendi görüşlerim gereksede
ŞİFA NİYETİNE
“Hâlbuki aşk başka ne olsun u hayatın mazereti” diyordu şair. Gerçekten hayatın mazereti başlı başına aşk olabilir miydi?
Âdemoğlunun ilk oğullarından Habil ve Kabil macerası meşhurdur. Peki, bu cinayetin sebebi nedir, biliyor musunuz? Aşktır desem… Yada sapkın bir aşk desem daha doğru olur. Çünkü İslam’ın müsaade etmediği bir aşk
Mevsimlerin tabii akışı hayati tanzim ediyordu. Bu nizam-ı âlemde bir ritim gereği idi. Tıpkı dünyanın güneş etrafında dönmesi gibi. Bir hududullah vardı
ve âdemoğlu bu sınırlar içinde yaşamalı idi. Haddi aşmak o çağlarda kimsenin aklından geçemezdi.
Haddi aşmak demek aslında, haddi tanımamak demektir. Eğer bir insan haddi aştığını bilerek haddi aşarsa onun yaptığı tekrar yoruma ihtiyaç duyar. Haddi aşmak o haddi (sınırı) çizenin güç ve otoritesini kabul etmemek anlamına gelir.
Yazarı sosyal medyadan da takip ettiğim için zaten genel anlamda azarlayıcı ya da sivri bir dil ile hitap ettiğini , gerçekleri insanların yüzüne tokat gibi çarptığını , kendimizi sorgulatan bir üslubu olduğunu bu kitabında da görmek beni rahatsız etmedi.. Kitapta o kadar çok altını çizip alıntıladığım, o kadar çok bana bir şeyler katan kısım vardı ki kesinlikle inkar edemem.. Her ebeveynin okuduğunda bir şeyler öğreneceği, kendini sorgulayacağı muhakkak.... AMA!!! Kitapta öyle bölümler vardı ki kesinlikle çok rahatsızlık duydum.. Bazı bölümlerde kişisel gelişim olmaktan çıkıp dini yargılama boyutuna taşınmış.. Kurban ibadeti ve Hz. Amine hakkında söyledikleri biraz haddi aşmak hatta hadsizlik olmuş malesef. Kişisel gelişimin din ya da siyasetle bu kadar iç içe anlatılmasını kesinlikle doğru bulmuyorum. Yazarın Deist olmasını sorgulamak bana kalmaz fakat çocuk için yazılmış bir kişisel gelişim kitabını bu boyutlara taşıması ve Kurban edilme mevzusunu diline pelesenk yapması çok itici ve rahatsız ediciydi.. Diğer eleştirim de o kadar çok Alice Miller alıntısı vardı ki kitap gereksiz şişirilip uzatılmıştı keşke bu kadar alıntı yerine kendi düşünceleriyle daha kısa bir anlatım tercih etseymiş.. Alice Miller ın kitaplarını okumuş kadar oldum o derece.. Bu sebeplerden ötürü sevdim mi sevmedim mi , tavsiye eder miyim etmez miyim muallak oldu bende. Sizin takdirinize bırakıyorum okuyup okumamayı..
İyi Aile YokturNihan Kaya · İthaki Yayınları · 20186bin okunma
Günümüz insanı tarafından bilinmesi gereken 'Tağut' kelimesi, haddi ve sınırı aşmak, karşı çıkışta fazla ileri gitmek anlamına gelen "Tuğyan" mastarından türemiş bir kelimedir. "Pratik yaşantıda tağut nedir?" sorusuna "Puttur, şeytandır, şeytanların üzerine indiği kahinlerdir, Allah'tan başka ibadet edilen her şeydir" gibi, birbirini tamamlayan cevaplar verilmektedir. Tağut en kısa ifadesiyle şirk, küfür, isyan ve azgınlık vasıflarını üzerinde taşıyarak insanları kendisine davet eden her şeydir.
“(O gün) Peygamber: “Rabbim! Benim kavmim şu Kur’an’ı terk edilmiş bir şey hâline getirdi” diyecek.” (25/Furkan, 30)
Lâ İlâhe İllallâh’ın ikinci şartı “Tağutu Red ve İnkâr Etmek”tir...
Bu şart tahakkuk etmeden iman sahih olmaz.
Tağut kavramı, birçok İslami kavramda olduğu gibi manası tahrif edilen ve yanlış yorumlanan kavramlardan birisidir.