Beklentimin çok üzerinde bir kitapla şaşırttı beni Virginia Hanım. Kitabı bu kadar beğeneceğimi tahmin etmiyordum, bilhassa okumaya başladıktan sonra. Kitap altı bölümden oluşuyor ve ilk bölüm aşırı yavaş ve çok kadınsı düşünceler altında ilerliyor. 'Kadın beyni böyle çalışıyorsa, iyiki kadın değilim' dedim resmen. :)
Ama sonra, adeta Stefan Zweig gibi ustaca, ilmek ilmek, adım adım yaklaştırıyor sizi konuya veya sorunun cevabına. Kitabı okuduktan sonra konunun yeterince aydınlatılmış olduğu kanaatiyle tatmin olarak ayrılıyorsunuz kitaptan.
Aslında kitap bir konuşmadan ibaret. Kendisine "Kadın ve literatür" başlığı altında bir konuşma yapması talebi geldiğinde, iki gün boyunca bu konuda ne söylenebilir, ne anlatılır, nereden başlanılır gibi düşüncelere dalıyor ve bizi bunlara tanık ediyor. Altı bölüm boyunca kadınların erkek egemen toplumdaki konumları, erkeklerin onlar hakkındaki düşünceleri, kadınların eğitimsizliği, erkekten ve sorumluluklardan bağımsız olmayışları, gündelik işlerden vakitlerinin kısıtlılığı ve kendi başlarına kalabilecek geri çekilme mekanlarının (refugium) olmayışını tutarlı bir şekilde ve birbirine bağlayarak izah ediyor.
Hiç beklemeden usta bir kalem ile tanıştım, mutlaka devam okuyacağım kendisini.
Not: Jane Austin ve Brontë kardeşler gibi kadın yazarlara ve Savaş ve Barış gibi klasik eserlere vukufiyet hem spoiler yememek, hem de konuyu daha iyi anlamak için elzem olmasa da, avantaj olur diyelim. Ben bunun eksikliğini çektim biraz ve keşke okumuş olsaydım daha önce bu kitapları diyerek hayıflandım biraz.
Kitapla kalın...