Yabancısı olmadığım bir tek olgu var.
O da kendi varoluşum.
Belki tek mutluluğum bu.
Tek bağlantım.
Kendimi kavrayamazsam, tüm varoluşum yitmiş demektir.
Doyum içinde ayrılacağımı sandığım bu yaşamdan, zaman zaman algılıyorsun ki, hiç de doyumla ayrılmayacaksın. Hiç yaşanmamış gibi. Doymak mümkün mü.
Daha sanki hiçbir şey, yaşamın hiçbir olgusu, algılanan, duygularla tutulan güçle kavranmamış, yaşanmamış,.
“Yaşamın sonu hiçbir zaman bana ırak gözükmedi. Her yüzde, her solukta, her büyüyende, her yaşlananda, her sarılmada, her sabahta gördüm yaşamın sonunu.”
"Bomboş var olacağım. Kendi doluluğumun boşluğunda. Ve bir başıma. Ve bağımsız. Ovadaki yalnız ağaç gibi, yaşlı ve büyük. Ve yalnız. O vadide, bir yamaçta. Başıma buyrukluğuma hayranım.”