Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
268 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Satürn’ün Halkaları’nın baskısı yoktu, #canmodern dizinden @sirinetik dizi editörlüğünde tekrar yayımladı. Satürn’ün Halkaları bir roman, ancak farklı bir roman. Anı ve kurgu birlikte ilerliyor. Ayrıca deneme tarzı yazılar ve fotoğraflar da yer alıyor. Vertigo kitabı da böyleydi ancak Satürn’ün Halkaları’nın çerçevesi daha belirgin (kendime altmetin okuması yapayım:) daha genel okura hitap ediyor, daha kolay anlaşırsınız S.H. ile). Hafıza Sebald’in temel meselelerinden, İkinci Dünya Savaşı’nın getirdiği yıkım da. Hava Savaşı ve Edebiyat kitabı bu açıdan önemli, savaş sonunda Alman şehirlerinin bombalanmasını ve bu olayın kolektif bir suskunlağa evrilmesini irdeler. Satürn’ün Halkaları’nda Sebald, Suffolk Kontluğu’na yaptığı geziyi anlatıyor. Gezideki gözlemlerini aktarırken çağrışımlara tahribat ve yıkımın izleğinde birçok konudan bahsediyor. Mekanların tarihi, kişiler, olaylar ve yazarlar. Conrad, Borges, Flaubert vs…Fikir vermesi açısından benzetme yapayım biraz Proust’u anımsadım, biraz Calvino Görünmez Kentleri. Yalnız bu metnin kendine özgü müthiş bir lezzeti var. Çeviriyi çok beğendim #yeşimtükel çevirisi @sebnemsunar editi. Kitabı tabii ki tavsiye ederim ancak Sebald zaten mutlaka okunması gereken bir yazar, kesinlik yoktur mottosuyla bence diye de ekleyeyim. Belki de vardır? Kitapla ilgili bir belgesel var, YouTube’da İngilizce izleyebilirsiniz. Görsellere belgeseli ve birkaç örnek sayfayı ekledim.
Satürn'ün Halkaları
Satürn'ün HalkalarıW. G. Sebald · Can Yayınları · 200637 okunma
müthiş bir benzetme
Sevgili ordövr tabağından seçer gibi seçilemez. Sevgili, ruhsal özlemden yola çıkarak seçilmelidir. Sırf önünüzde durduğu için ağzınızı sulandıran bir şeyi seçmek, ruhsal Benliği asla doyurmayacaktır. Sezgi de bunun için vardır zaten; ruhun doğrudan habercisidir.
Sayfa 130 - Ayrıntı Yayınları, Ağır Kitaplar Dizisi, 64. BasımKitabı okuyor
Reklam
Müthiş benzetme
Mutfak penceresinden içeri süzülen ışığın da kaybolup gideceğine emindi. O zaman, O'nun sesini duyacaktı, dünyadaki bütün komünistlerin ve katillerden, Japonlardan, Hun imparatoru Attila'dan ge korku filmlerindeki canavarlardan bile korkunç olan şeyin sesini.
Sayfa 16 - Altın kitaplar yayınevi
220 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Yüz denen pasaport ...
...Gerçekten utanması gereken birileri varsa o da yüz denen pasaport olmaksızın insanın kişiliğini kabul etmeyen, beni neredeyse canlı canlı mezara gömmeye kalkan bu dünya değil miydi? Kahramanımız kitabın bir bölümünde yaşadıklarına olan isyanını bu cümlelerle haykırıyordu... Kitapta bir deney sırasında sıvı patlaması sonucu yüzünde onulmaz
Başkasının Yüzü
Başkasının YüzüKobo Abe · Monokl Yayınevi · 2018325 okunma
264 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Patrick Süskind’in KOKU’su
Patrick Süskind
Patrick Süskind
Koku
Koku
Size de olur mu, bazen okuyup bitirdiğiniz bir kitap, kafanızda bir türlü bitmez. Günlerce zihninizi meşgul eder. Patrick Süskind’in “Koku” adıyla dilimize çevrilmiş romanı da böyle kitaplardan. Sadece zihnimi meşgul etmekle kalmadı işte şu anda kalemimi de meşgul ediyor. Patrick Süskind, 1949 Almanya doğumlu bir yazar. İlginç bir
Koku
KokuPatrick Süskind · Can Yayınları · 201821,9bin okunma
264 syf.
·
Puan vermedi
Eylül
Öncelikle yayınevine teşekkür etmek istiyorum. Eski kelimelerle dolu kitapta okudukça insan kendini mest olmuş sanıyor. Serveti Fünun dönemi romanlarından olan Eylül birçok açıdan okuru sarıp sarmalıyor. Döneme dair, dönem İstanbul'una, sosyal hayata, yalı hayatina, yasak aşka dair öğeler barındırıyor. Tanzimat dönemi kadınlarının giydiği
Eylül
EylülMehmet Rauf · Yapı Kredi Yayınları · 202039,7bin okunma
Reklam
Müthiş Bir Benzetme...
Kargalar dikkatimi çekiyor bir süredir. Kargaları sevmediğimi düşündüm. At kestanelerini gagalarıyla alıp, yükseklere çıkıyorlar. Sonra yüksekten bırakıp yere düşünce kırılan at kestanelerinin içindekileri yemeye koyuluyorlar. İçinde ne varsa tüketmek istediğin birini, yükseklere çıkarıp tam da zirvedeyken yere bırakmayı ve istediğini alıp bir kenara fırlatmayı kargalardan öğrenmiş olabilir miyiz ?
Sayfa 80 - Doğan KitapKitabı okudu
479 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Tehlikeli Oyunlar
Tehlikeli Oyunlar İnceleme Romanı incelemesi ve yorumlaması çok zor, hatta imkanız denebilir. Belirli bir altyapıya sahip olmak gerekiyor, bende bu altyapı ne yazık ki mevcut değil hatta bu altyapıya yakın bile değildim. Ben de ilk 150 sayfası okuduktan sonra kitabı bıraktım, aslında dönüp tekrar okumayacaktım, ta ki şu alıntıyı 1K’da görene
Tehlikeli Oyunlar
Tehlikeli OyunlarOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 202231bin okunma
Salih Tandoğan'dan gelen şu cümle ise müthiş bir benzetme içeriyor: "Çocuklarına oyun alanı sunmayıp, onları diri diri dijitale gömüyorlar."
Onu ötekilerin üzerine çıkaran bir şey daha vardı; masasında açık bir kitap duruyordu. O lokantada masa­sında kitap okuyan tek kişi olmamıştı bundan önce. Tereza'nın gözünde, kitaplar gizli bir kardeşlik bağının işaretleriydi. Kendisini çevreleyen kaba saba dünyaya kar­şı tek bir silahı vardı çünkü; belediye kitaplığından aldığı kitaplar, her şeyden önce de romanlar. Fielding'den Tho­ mas Mann'a kadar sürüyle roman okumuştu. Romanlar, Tereza'ya yetersiz bulduğu yaşamından düşsel bir kaçış imkanı vermiyorlardı sadece; elle tutulup gözle görülen nesneler olarak da anlam taşıyorlardı; sokakta, koltuğu­nun altında kitapla yürümek müthiş hoşuna gidiyordu. Geçen yüzyılda zarif bir baston, şık beyler için ne anlam ve önem taşıyorsa, Tereza için de kitap aynı şeydi. Onu başkalarından farklı kılıyordu. (Kitabı şık beylerin zarif bastonuyla karşılaştırmak tam yerinde bir benzetme olmadı. Şık bir beyin elindeki baston onu farklı kılmaktan öteye gidiyordu; onu çağcıl kılıyor, son modaya uyduruyordu. Kitap ise Tereza'yı farklı kılıyordu ama modası geçmiş de yapıyordu. Elbet­te, başkalarına ne kadar eski moda geldiğini göremeye­cek kadar gençti. Transistörlü radyoları kulaklarına ya­ pıştırmış yanından geçip giden delikanlılar öyle budala geliyordu ki Tereza'ya. Onların çağcıl oldukları aklına bile gelmiyordu.)
Reklam
Benzetme müthiş
Odada kabahat yaptı diye sahibinin, ensesinden yakalayıp burnunu yaptığı şeye soktuğu küçük bir köpek gibi hissediyordu
Sayfa 108 - Türkiye İş BankasıKitabı okudu
Müthiş Bir Benzetme...
Mühürler balmumuna nasıl bastırılırsa, yüzünü işte öyle zihnime bastırdım
Daha evden bir benzetme yapmak gerekirse; bir tesisatçı iki boruyu birleştireceği zaman birinin diğerinden küçük olması gerekir. Hiçbir tesisatçı, hangi borunun diğerinden daha iyi olduğunu düşünmez. Önemli olan, ikisinin birbirine uymasıdır. Erkek ve kadın için de aynı şey geçerlidir. İlişkilerinin sonucu olarak aralarında müthiş bir uyum olabilir ve kimin daha üstün olduğu önemsizdir.
Sayfa 276 - Beyaz YayınlarıKitabı okudu
Müthiş Benzetme!
Çünkü bir karakterde de tıpkı bir kayada olduğu gibi su damlacıklarının oyduğu delikler bulunabilir. Silinmez oyuklardır bunlar; bu oluşumlar asla yok olmaz.
Sayfa 104 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Sanat Felsefesi, Estetik, Schiller, Ressamlar
_Alçak bir takım ihtiyaçların tatmini için kullanılan yetenek, güya artistik bir şekil verir kirli bir muhtevaya. Sanatçı, zayıflık ve kötülükle insanları aldatır ve kendilerini aldatmalarını kolaylaştırır. Sahtekârdır çünkü manevî susuzluklarını temiz bir kaynaktan doyurduklarına ikna eder onları. Sanat’ın nimetinden mahrum kalınan böyle zamanlar
154 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.