Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Bu benim dönüşümüm ama kişisel bir dönüşüm değil, içimdeki ölümlünün ölümsüze dönüştüğü, benim ölümlü kabuğumdan kurtulup kendi yaşamına doğduğu, güneş arabasına binip belki beni de yanına aldığı bir dönüşüm."
Eger zulum, tasfiye ve catismanin diger belirtilelerinden kacinilcaksa, propagandanin olumlu yonleri, olumsuz yonleri denli etkinlestirilmelidir.
Reklam
Aslında herkesin çocukluk döneminde bir şeyler aksar. Ama insan, duygularının dürüstçe yaşanabildiği bir çevrede yetişmişse olumlu duygular gibi olumsuz duygularını da açıkça yaşamayı öğrenebilir, dolayısıyla kendine fazla yabancılaşmaz.
“Bir çoğumuz çocukluğumuzun acı resminin ötesini göremeyiz ve yaşadığımız olumlu, güzel şeyleri hatırlayamayız.Küçük birer çocuk iken hem bizi keyiflendiren rahatlatan hem de bize üzüntü ve rahatsızlık verici zamanlar yaşarız.Ancak, bu rahatlatan anılar annemiz bizi beslerken onun tarafından kucaklandığımız,bizi temizlediği veya sallayarak uyuttuğu anlar genellikle hatırlanmaz. Bunun yerine,istediklerimizi alamadığımız veya yeterince sevgi alamadığımız acı verici anıları hatırlarız.”
Bütün ailelerde her bireyin olumlu ya da olumsuz bazı değerleri vardır. Ama önemli olan bireyin hangi değerlere sahip olduğudur. Her birey iletişim kurar. Ama önemli olan, bu iletişimi nasıl kurduğu ve ne tür sonuçlar aldığıdır. Her birey belli kurallara uyar. Ama önemli olan, bu kurallar ne tür kurallar olduğu ve bireyin işine ne kadar yarayacağıdır. Her bireyin toplumsal bağları vardır. Ama önemli olan bu bağların ne tür bağlar olduğu ve ne tür sonuçlar doğuracağıdır.
Hepimiz öleceğiz. Gözlerimizi hayata yumunca yaptığımız kötülükler silinecek mi? İşlenen cinayetler, işlenmemiş mi olacak? Zalimlikler yaşanmamış mı sayılacak? Kötüler ölünce alçaklıklarından kurtuluyorsa, iyi insanların yaptıkları olumlu, güzel şeyler ne olacak?
Reklam
Şimdi hani, o dediğim bey erenler? Dünya benimdir diyenler! Ecel aldı, yer gizledi, Fâni dünya kime kaldı? Gelimli gidimli dünya, Son sonucu ölümlü dünya!
Fakat günümüzde okuyucu, yazarın olayı resmettikten sonra olumlu ya da olumsuz bir yargıda bulunmamasını affetmiyor artık; hatta dramın gidişi içinde onun taraf tutmasını, açıkça ya Alceste'in ya da Philinte'in, Hamlet'in ya da Ophelie'nin, Faust'un ya da Marguerite'in, Adem'in ya da Yehova'nın yanında yer almasını istiyor.
Reklam
Oradan ayrılırken, aynı gün kendisini görebilir miyim diye iznini rica ettim; olumlu yanıt verince ben de gittim - o andan başlayarak güneş, ay ve yıldızlar huzurla varlıklarını sürdürebilirken, ben gece mi olmuş gündüz mü farkında bile değilim, gözüm dünyayı görmüyor.
Sizce de insanlar olumlu bakışlarını kaybetmiş görünmüyorlar mı? Galiba modern çağ insanının mutsuzluklarına yol açan, yüreklerini kanatan da bu. Yetinmeyi ve kanaat hissini tanımayan, karşılaştığı hadiselerin bir de iyi tarafının olabileceğini aklına hiç getirmeyen, hatta memnuniyet duygusunu daima daha fazla ihtiras ile bastırmaya çalışan, kısacası hayata negatif gözlüklerle bakan bir insanın gaddar da olsa, mağdur rolüne soyunması elbette abes karşılanamaz. Yüzlerimizdeki gülümsemeler, eğer yerini çatık kaşlara bırakıyorsa, somurtkanlıklar tebessümleri bastırmış durumdaysa, şüpheler iyi niyeti kündeye getirmişse, gaddarın mağdur fotoğrafı vermesine artık şaşmamak gerekir.
Memento mori! Memento te hominem esse! Respice post te, hominem te esse memento!
Ölümlü olduğunu hatırla! Sadece bir insan olduğunu hatırla! Arkana bak! Sadece bir insansın, hatırla!
Sayfa 12 - Doğan KitapKitabı okuyor
Efendi söylemini hafife alarak, onu ivedilikle 'otoriter bir bastırma' olarak tanımlamanın anlamı yoktur: Efendinin hareketi, tüm sosyal bağı kuran harekettir. İdeolojinin kaynaştırıcı bağlayıcı gücünü yitirdiği karmaşık bir sosyal parçalanma durumu düşünelim: böyle bir durumda Efendi, durumu düzeltecek ve okunabilir kılacak yeni bir imleyen icat eden kişidir; tanımı gereği bu okunabilirliğe dayanan Bilgi ağını özenle işleyen üniversite söylemi Efendinin ilk hareketine bel bağlar. ...1920'lerde Almanya'daki Yahudi düşmanlığını düşünün: insanlar önlerini göremiyorlardı, hak etmedikleri askeri yenilgilere uğramış, ekonomik krizle tüm birikimleri eriyip yok olmuştu, siyasal başarısızlıklar ve ahlaki yozlaşmalarla boğuşuyorlardı. Ve Naziler tüm bunlar için tek bir neden ortaya attı -Yahudiler, Yahudi meselesi. Bunun altında Efendinin büyüsü yatar: ortaya atılan olumlu içerikte yeni hiçbir şey olmamasına rağmen Efendi söyleyeceklerini söylediği zaman 'hiçbir şey artık aynı değildir'...
Sayfa 712 - Günümüzde Tahakkümün Yapısı: Lacancı Bir Bakış, Slavoj ZizekKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.