“Enine boyuna yapısıyla herkesin önderiydi,
ama tatlı dilli bir konuşmacıydı: Hekademos’un
ağacına tünemiş, tatlı ezgiler yayan
ağustosböcekleri gibiydi tastamam.”
-Phliuslu Timon’ın, Platon hakkındaki cümleleri.
1. Platon Kimdir?
“…derler ki adalet kurdun hakkını da savunmayı gerektirir.” (sayfa 62)
M.Ö. 428 ya da 429’da doğduğu düşünülen
Üniversitede her dönem zorunlu felsefe derslerimiz vardı zaten ilgim de olduğu için keyifle geçerdi dersler ama bu kitabı bilmiyor olmak beni gerçekten üzdü ve kesinlikle büyük bir eksiklik hissettim.
Yıllar sonra bu açığı kapatmış olmak bir nebze rahatlatıyor.
Kitap
Pythagoras'a göre insan dışında hiçbir canlının doğal sınırlarla bir sorunu yokken, insan kendi varlığına zincir vurduğunu düşündüğü her şeyi kırmak eğilimindedir.
Sayfa 46 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
“Sonunda insanların yaptıklarının tümüne budalalık oyunu diyebiliriz.”
(Deliliğe Övgü – Erasmus)
1. Erasmus Kimdir?
Avrupa’nın en önemli hümanistleri arasında gösterilen
Desiderius Erasmus, 1466 yılında Hollanda’nın Rotterdam kentinde doğdu. Teolog ve klasik filolog kimlikleriyle önemli çalışmalarda bulundu ve Yeni Ahit’in ilk editörlerinden biri oldu.
Sessizim, siz 1000Kitap okurlarını esinler.
Her şey aslına ve ahdine uyarak düşünmeyle başladı. İnsan hem yaratılmışların en güçsüzü ve hem de yaratılmışların en güçlüsüdür. İlk yaratılmış olarak kabul edilen Hz. Âdem düşüncesizliğinden mi atıldı cennet adı verilen bahçeden? Karşısında zekâyı iyi kullanan bir kötü vardı, ismi Arif olan. Hz. Âdem’i
Pythagoras(Pisagor), gizli bir din okulu kurmuştur. Öğrencilerine ahlak, siyaset ve din öğretmektedir. Bu bilimlerin tümüne mathematalar adını veriyor. Ilk anlamı, insan bilgisinin tümünü kuşatan demek olan matematik sözcüğü de buradan gelmektedir.
Eski Yunan Felsefesi, "Arke (arkhe), ana şey nedir?" diye başlamıştı işe. Dünyayı oluşturan ana şey, kimine göre bir maddeydi, örneğin toprak, hava, ateş, su idi. Kimine göre arke, atomdu. Pythagoras Usta, arkenin sayı olduğunu söyledi. Ona göre uzayda sayıların dansı vardı; yerde, gökte, müzikte sayıların dansı vardı. Muhteşem bir iddia. Gerçekten, atomlarda, moleküllerde, galaksilerde, seslerin dalga boylarında, müzikte, sayısal düzenler, matematiksel tekrarlar var. Midye kabuğunda, fidanlarda sayısal düzenler var. Belki gerçekten de evrende sayılar dans ediyor; bazen sessiz, bazen müzikle...
Milo'nun Olimpia sahasına sırtında bir öküz taşıyarak girdiği anlatılır. Sana böyle bir beden kuvvetinin mi, yoksa Pythagoras'ın zihin kuvvetinin mi verilmesini İsterdin?
Sayfa 18 - Türkiye İş Bankası Kültür yayınları, 1. Baskı, Mart 2017, İstanbul, Latince Aslından Çeviren: C. Cengiz ÇevikKitabı okudu
"Gözlerimin önünde ölü ve kölelik dururken yıldızların düzeniyle nasıl uğraşabilirim?
(O dönemde İranlılara karşı savaşa hazırlanıyorlardı.) Herkesin böyle düşünmesi gerekli; para hırsı, mevki tutkusu, saygısızlık, geri kafalılık içimizden yıkarken bizi, gidip de dünyanın dönüşüyle mi uğraşacağım?"
Antikçağ kültüründe müzik eğitiminin çok özel bir yeri olmuş; müzik, dünyayı ve insanı karmaşadan ve kaostan kurtarıp, evrensel harmoniyi kurabilecek bir (ya da tek) sanat olarak tanımlanmıştır. Pythagoras, müziğin, astronomi, geometri, matematik, insan ruhu ve evren arasındaki harmoniyi kurabileceğini savunmuştur. Platon, dünya ruhunun evrensel harmoniyi içerdiğini, müziğin, makrokozmos ile mikrokozmosu en güzel ve en erdemli biçimde birleştirip, insanın hakikati anlamasına yardım edebileceğini düşünmüştür.