‘Yakarsa dünyayı garipler yakar’ ekolünün vakur temsilcisi Martin Eden’le tanışacağım için oldukça hevesli ve heyecanlı bir vaziyette açtım kitabın kapağını... Bu heves ve heyacan –dürüst olmam gerekirse- son sayfalara yaklaştıkça Martin Eden’le artık vedalaşacak ve onu hayatımdan çıkaracak olmanın hazzını besledi. Yangın hiç sönmedi kitap
Kaç yıl oldu. Yok daha bir, bir buçuk ay galiba. Okuyamama, yazamama, düşünmeme devri. Durakladığım devir. Daha Karlofça gelmedi herhalde. Ne zaman başladı - Evet, o apostroflu adamla. Dos'tmuş, Yaşa'masızmış. Dah'iymiş. Sanmıyorum.
Bitmesi lazım, bitmek lazım. Bitirmem lazım, yazmam lazım yeniden ama nasıl. "Sen hiç bitirmedin ki
Nereden başlayacağımı bilememenin çaresizliğiyle başlıyorum.
“Söylenecek sözün çokluğu bazen insanı dilsiz bırakır. Tıkanır kalırsınız.” sözünün hakikatine inanarak ama yine de yazmaya çalışarak başlıyorum.
“Hiçbir şey hayat kadar şaşırtıcı olamaz. Yazı hariç. Yazı hariç. Evet tabii, tek teselli yazı hariç.” cümleleriyle biten Kara Kitap’ı
“Ölümlülüğe sevinmek yalanı, ölümsüzlüğe vurgunluk aldanışı yanında daha mı yiğitçe, sağlam, düz, gerçeğe en yakın gerçek?” (syf 81)
Vüs'at O. Bener ( 01 Ocak 1922, Samsun - 01 Haziran 2005, Ankara)
Türk edebiyatında Postmodern türünün temcilcilerinden biri sayılır.
Buzul Çağının Virüsü (1984),
Bay Muannit Sahtegi'nin Notları
Güney ve Orta İtalya’da yaşayan ve ölümüne kadar devam eden sürgünü sırasında, dünyanın en bilinen ve okunan eserlerinden biri olan “Divina Commedia”yı (İlahi Komedya) yazan meşhur İtalyan şairi Dante Alighieri (1265-1321) hakkında bildiklerimizi gözden geçirelim. 🔎
1- Dante, “İlahi Komedya” adlı eşsiz eserinin yanında çok sayıda eser vermiş,
"Kalbin, acı çekeni görmekten zevk alma eyleminin ötesinde, yapabileceği daha kötü, daha alçak bir eylem olmasa gerek."
Dikkat! Dikkat! Birazdan okuyacağınız inceleme hem somut hem de soyut olarak derin ve bayağı uzun olacaktır. Bunu bilerek okumaya başlamanız veya başlamadan burada bırakmanız sizin tercihiniz olacaktır. Müessesemiz
Her şey ifade özgürlüğü ile başlar düşündüklerimizi ifade etmenize izin verilmiyorsam düşünceyi ilerletme imkanınız da yok demektir.
Ortaçağ bu açıdan insanlık tarihinin en karanlık dönemidir.İIkçağdan bile karanlıktır. Çünkiü din, ifade etmeyi yasaklamış dolayısıyla düşünmeyi engellemiş ve bilimin önüne set çekmiştir. Asında bilimin önüne set
~~~~~~~~~~KİTÂB-I AŞK~~~~~~~~~~
Türk ve Dünyâ Edebiyatı’ndan aşka, sevdâya, muhabbete dâir alıntılar... Katkıda bulunmak arzu eden sevgili okurlar davetlidir; lütfen buyrunuz!..
1
Sevgiliye sadakatin özü ve özeti, aşkını sır gibi saklamak, iyilik gördüğünde de, kötülük gördüğünde de bu tavrı değiştirmemektir...
Kitab-ı Aşk, İskender Pala
Yan Lianke şu ana kadar hiçbir kitabıyla beni hayal kırıklığına uğratmadı. “Güneşin Öldüğü Gün” de bir istisna olmadı. Lianke bu kitabında dilimize çevrilen diğer kitaplarının aksine çok farklı bir konuyla karşımıza çıkıyor. Kitabın Çin’in belli yerlerinde yasaklandığını da söyleyelim. Bu yönüyle bile kitap merak uyandırmak için yeterli.
Amerikan
Jean-Paul Sartre
Kahraman: Antoine Roquentin
Şehir: Bauville, Paris
Mekan: İçinde varolduğun her an
Bir kitaba dair düşüncelerim beni hiç bu kadar zorlamamıştı. Kitaba başladığım günden beri nasıl yorumlanır bu kitap? diye çılgın düşüncelere girdim. Belirtmek
Öykü de müziğe benzer ve kendini, bir sona doğru yol alan art arda olaylarla ortaya koyar ve bir öykü her an var olmaya çabalarsa yine de zamana gereksinimi vardır. Beş Dakikalık Bir Vals? adlı bir müzik parçası beş dakika sürer ve zamanla bağlantısı kesinlikle bu kadardır. Oysa, anlatılması beş dakika alan bir öykünün içeriği, bu beş dakikayı
Başın döner
Gözlerin kararır
Ve bilincini yitirirsin.
Sonrası sonsuz karanlık..
İşler bir kere kötüye gitmeye başladı mı durduramazsın
Ardı arkası kesilmez dibe battıkça batarsın
Bir noktadan sonra her şeyin normale dönmesi için değil de işlerin bundan daha kötüye gitmemesi için dua edersin
Bi çare bir çıkış yolu ararsın kendine.
Ama tüm bu aramalar boşunadır
Aldığın hiçbir karar tatmin etmez seçtiğin tüm yollar çıkmaz sokaklara götürür seni
Hikayenin bittiğini düşünürsün sonra nefes aldığını fark edersin
Ve aldığın her nefes seni hayatta tutacak olan bir umuda dönüşür
Her kaybedişte yeniden başlarsın daha da güçlenerek başlarsın
Ve daha da hızlanarak dibe batarsın en dibe batarsın
Başın döner,
Gözlerin kararır,
Ve bilincini yitirirsin.
Sonrası sonsuz karanlık…
İsmail Abi
GÜLŞİİR
Geceyarısı, karanlık bir bozkırda
Işıklar içinde akan bir tren kadar yalnızım
içinde onca insan, içinde dünya...
Soluk soluğa, demirden bir ırmağa mahkum
Ve bilmeyen sonsuzluk nedir,
Haklı olan kim bu kargaşada?
Ateş ve su, yaşam ve ölüm, irin ve şiir
Ucu bucağı olmayan bu çığlığın
Ortasında nasıl barışılabilir?
Anlamak isterim, hangi