Guermantes tarafına gittiğimiz ve akşam yemeğini daha geç yediğimiz günlerde uygulanan kural uyarınca, çorbamı içer içmez beni yatmaya göndereceklerini, dolayısıyla annemin akşam yemeğine misafirimiz olduğu gecelerde ki gibi sofradan kalkamayacağını ve ben yattıktan sonra bana iyi geceler dilemeye, odama gelmeyeceğini bilirdim. O anda içine girdiğim hüzün kuşağıyla daha bir dakika önce içinde neşeyle sıçradığım kuşak arasındaki sınır, kimi zaman gökyüzünde pembe bir şeridi yeşil veya siyah bir şeritden ayıran çizgi kadar belirgin olurdu. Pembe şeritte uçarken gördüğümüz bir kuş şeridin sonuna varır, siyahlığa değer ve içinde kaybolur. Az önce beni çepeçevre kuşatan arzuların, Guermantes’a gitme, seyahat etme, mutlu olma arzularının o kadar dışında kalırdım ki, gerçekleşecek olsalar, hiçbir haz duymazdım...Bütün gece annemin kolları arasında ağlayabilmek için bunların hepsinden seve seve vazgeçerdim! Tir tir titrer, kaygılı bakışlarımı o gece benim şimdiden kendimi içinde hayal ettiğim odamda görünmeyecek olan annemden ayıramaz, ölmek isterdim...