Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sana hiç yanıt vermedim ama artık diyalog döneminin kapandığını seziyordum, sana ne söylersem söyleyeyim bir tartışma çıkacağı belliydi. Bir yandan kendi kırgınlığından korkuyordum, boşu boşuna yıpranacaktık, bir yandan da açık bir tartışma senin asıl aradığın şeydi, ilk tartışmayı başka tartışmalar izleyecekti, bunlar giderek artacak, giderek şiddetlenecekti.
Galileo Galilei
Venedik topraklarında eğitim veren, Pisalı bir matematikçiydi. İsmi Galileo Galilei'ydi. Galileo, fikrini spekülatörlerin teleskopu icat ettiği Flandre'den gelen fakir bir Hollandalıdan çalışmıştı, adam İtalya'ya zengin olma rüyalarıyla gelmişti. Ama Galileo mercek üzerinde ayarlamalar yaptı ve aleti oldukça geliştirdi. Teleskopu
Sayfa 328 - Yakamoz KitapKitabı okudu
Reklam
BİLİNÇ YÜKSELTME Duygu ve Düşüncelerin Sürekli Değişimi
Ama şu da önemlidir: Bu çalışmanın temelleri, cinsiyetçi düşünceyi irdeleyen, feminist düşünceye yönelip feminist politikaya bağlanarak tavır ve inançlarımızı değiştirmeye dönük stratejiler oluşturan kadınlar tarafından atılmıştır. Bilinç yükseltme gruplan öncelikle feminizme geçiş, yani örgütlenme gruplarıydı. Kitlesel tabanlı bir feminist hareket inşa etmek için kadınların örgütlenmesi gerekiyordu. Kiralanan ya da bağış yoluyla elde edilen kamusal bir mekândan ziyade genellikle binlerinin evinde gerçekleşen bilinç yükseltme oturumları, birer buluşma yeriydi. Bu toplantılar deneyimli feminist düşünürlerin ve aktivistlerin yeni üyelerle örgütlendiği yerlerdi. Diğer önemli bir nokta da, bilinç yükseltme oturumlarında asıl gündemin iletişim ve diyalog oluşuydu. Birçok grupta herkesin sözüne saygı gösterme ilkesi benimseniyordu. Herkesin sözünün duyulabilmesi için kadınlar sırayla söz alarak konuşuyordu. Tartışma içerisinde hiyerarşik olmayan bir model yaratmaya yönelik bu çaba, gerçekten de her kadına konuşma şansı tanıyor fakat çoğu kez hararetli bir diyalog ortamı oluşturamıyordu. Yine de çoğu zaman, herkes en az bir kez konuştuktan sonra münazara ve tartışma yapı hyordu. Bejli bir iddia öne sürmek ve ardından tartışmaya başlamak, bilinç yükseltme gruplarında yaygın biçimde kullanılan bir yöntemdi zira bu bizim için, erKeK egemenliğin doğasına dair koleıcm; anlayışımızı netleştirmenin bir yoluydu. Toplumsal cinsiyet sömürüsüne ve toplumsal cinsiyet baskısına dair gerçekçi bir bakış açısını, ancak tartışma ve ihtilaf yoluyla keşfetmeye başlayabilirdik.
Sayfa 16 - bgst yayınları
Ne var ki hakiki diyalog, her bir kimse diğerinden öğreneceği bir şey olduğuna inanırsa, dolayısıyla da kendisinin kesin doğru bildiklerini tartışma konusu yapmaya hazırsa, ancak o zaman kurulabilir.
Sayfa 187 - TimaşKitabı okudu
Okuma Zayıflığı
Tanımı Kitap okuma eğilimine sahip olmamak, herhangi bir konuda uzun süreli kitap okumanın zor olduğunu düşünmek. Göstergeleri 1-Kültürel sığlık.
Sayfa 82
"Kelimeleri tarif etmeden girişilecek her tartışma kısır kalmağa mahkûm" (a.g.e, s.36) "Din problemi, şer problemi, Avrupalılaşma problemi... bizim de gevelediğimiz meſhumlar. Ama kimsenin bu problemler üzerinde kafa yorduğu yok. Sağ, kovuğuna çekilmiş, münzevi, mazlum, mustarip. Sol, eline tutuşturulan reçeteyi kekeliyor, mânâsını anlamadığı reçeteyi. Tek ortak duygu: düşmanlık. Diyalog yok. Tanzimat'tan beri hazır elbiseye meraklıyız, hazır elbiseye ve hazır medeniyete... Tefekkür kılıçla fethedilmez, bir parça kendi kafamızla düşünmek ne kadar güç." (Mağaradakiler, s. 314)
Reklam
1. İbn Haldun, “İlim öğretimi sanatlar türündendir” başlığını taşıyan bölümde öğretim kavramını ve bunun amacını daha ayrıntılı olarak ele almaktadır (VI, 8, s. 430). Öğretimin hedefi sadece anlama ve belleme değildir. O, yalnız ezberle gerçekleşmez. Gerçekleşmesi için ilimde ve öğretimde faaliyette bulunmayı sağlayan bir meleke oluşturması lazımdır. O hâlde öğrencinin ilimde maharet kazanması, söz sahibi olması ve ona hakim olması (VI, 38, s. 430), bu konuda tartışmalara girme ve eleştiriler yapma gücüne ermesi icap eder (VI, 18, s. 432). Bu da o ilmin ilke ve kurallarını ihata eden bir melekenin hâsıl olması, meselelerinin kavranması, esaslarından ayrıntılarının çıkarılmasıyla hâsıl olur (VI, 8, s. 437). İbn Haldun bu melekeye “ilim melekesi” adını vermekte (VI, 8, s. 432) ve bunun sadece ilmin konularını ezberlemekle, hatta bu konuları anlamak ve bellemekle hâsıl olmayacağını, bunun hâsıl olabilmesi için o ilmin konuları üzerinde konuşma, tartışma ve fıkir alışverişinde bulunma seviyesine (müzakere, münazara, diyalog) gelinmesini şart koşmaktadır. Çünkü fikir alışverişinde bulunan ve tartışma yetili olma melekesi “fikir yürütme” ve ayrıntıları, esaslardan çıkarma melekesini doğurur.
Sayfa 360Kitabı okudu
“Bunun anlamı nedir?" Eleştirel aklın bu en eski sorusunun, düşünmenin bu ilk ürününün büyüleyici bir yanı vardır. Bir metinle ilgili bu soruyu sorduğunuz­da bir tartışma düzlemi ve diyalog oluşturursunuz. Ancak böyle bir tartışma düzlemi oluşturduğunuzda böylesi metinlerin etrafındaki sis ve kutsallık ortadan kalkar. Anlam arayışı üzerinden bir tartışma oluştuğunda metinlere kutsal muamelesi yapamazsınız.
Sayfa 170 - Bulut Yayınları, 2021, 2.Baskı.Kitabı okudu
İnsanın kendi sesini duyması için deli olması gerekmez. Aksine, en basit, en doğal şeydir bu. Örneğin, insan kendine bir soru sordu­ğunda, yanıtını "o" verebilir. O zaman tartışma tıpkı normal bir soh­bette olduğu gibi devam eder. Buna "çağrışımı sürdürme" ya da "ken­di kendine konuşma" ya da konuşma partnerini
Sayfa 69 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Gelecek Korkusu ve Gelecek Umudu Korku ve umut insanlık halinin iki temel taşıdır. Bunlar, bir- birleriyle gerilim içinde, sürekli tartışma halinde bulunur. Her ikisi de gelecek deneyimiyle: Augustinusçu anlamda, geçmiş ve şimdiki zaman deneyimleriyle birlikte sonsuz bir döngüselli- ğe sahip içsel zamanın temel bir öğesi mahiyetindeki gelecekle ilintili duygulardır. Ancak korkunun geleceği ile umudun ge- leceği bir değildir: İlki beraberinde sadece umutsuzluk ve ölüm bunalımı getiren bir şeylerin bekleyişidir; ikincisi, gelecek umu- du ise, hayatın anlam ufuklarına ve başkalarıyla diyalog kur- maya açıktır. Geleceğe yönelik korku, bize her yerde, zaman zaman da sebepsiz yere musallat olur; bununla birlikte, onu tanımak ve farklı yönlerini, söylemimde vurgulamış olduğum özelliklerini yakalamak gereklidir. Ancak gelecekte umut bulmak; bize, korku tarafından emilmiş hayatlarda gerçekleşen kazalara direnme gücü verir ve umudun kaynaklarını aramamıza, onlan canlı, kıpır kıpır kılmamıza yardımcı olur. Bu, hiçbirimizin yüz leşmeden edemeyeceği bir meydan okumadır: Aksi takdirde, yaşamanın ve ölmenin anlamı eksilir.
Sayfa 79
Reklam
İki tür sorma şekli vardır: Biri bilgiden çıkar ve yararsızdır çünkü bu durumda sadece bir tartışma mümkündür, diyalog mümkün değildir. Ama cehaletten sorduğunda, bilmediğini bildiğinde, neyi bilmediğini bildiğinde ve sorduğunda o zaman bir mürit olursun. Artık bir tartışma olmaz. Sen sadece susamışsın ve su istiyorsun; açsın ve yiyecek istiyorsun. Bilmiyor ve soruyorsun; almaya hazırsın. Mürit bilmediğini gayet iyi bilerek sorar. Bilmediğinde alçakgönüllü olursun. Bildiğinde kendini beğenmiş olursun ve bir İsa egolarla konuşamaz.
Sayfa 18 - Ganj yayıneviKitabı okudu
Diyalog/Diyalektik
Diyalog, felsefe ve siyasa konularında, konuşmaya katılan kişilerin uygun karakter çizimiyle soru ve yanıtlardan oluşan bir konuşmadır. Diyalektik ise, tartışmaya katılanların soru ve yanıtlarıyla bir görüşü çürütmeye ya da kanıtlamaya yarayan bir tartışma tekniğidir.
Sayfa 151 - YKY, 10.Basım: 2021, Çeviri: Candan ŞentunaKitabı okudu
Ne var ki hakiki diyalog, her bir kimse diğerinden öğreneceği bir şey olduğuna inanırsa, dolayısıyla da kendisinin kesin doğru bildiklerini tartışma konusu yapmaya hazırsa, ancak o zaman kurulabilir.
"Anayasamızın temel direği laikliktir. Laiklik ilkesi, saygı, diyalog ve hoşgörü içinde beraberce yaşama isteğimizi ifade etmektedir. Laiklik bilinç özgürlüğünü garantiler. İnanma veya inanmama özgürlüğünü korur. Her birimize; inancını; huzurlu, özgür, diğer inançlar tarafından baskı yapılması tehlikesi olmaksızın ifade etme ve uygulamayı sağlar. Laiklik açık ve cömerttir. Her bireyin, ulusal topluluğa en iyiyi getirmesi için bir karşılaşma ve alışveriş alanıdır." Laiklik, farklı dinlerin uyumlu birlikteliğini sağlayan kamu alanı tarafsızlığıdır. Ortak kurallar tartışma konusu yapılamaz. Laiklik ilkesine saygınlık kazandıran da işte bu, yüzyıllardır sabırla inşa edilmiş ince, değerli ve hassas dengedir." "Büyük ideolojilerin ortadan kalktığı günümüzde aydınlık düşmanlığı ve fanatizm, dünya üzerinde kendisine yer bulmaya çalışmaktadır." "Cumhuriyet kanun ve ilkelerine, dinsel özgürlük perdesi altında itiraz edilmesi hoş görülemez. Laiklik Cumhuriyet'in büyük fetihlerinden biridir. Sosyal barışın ve ulusal birliğin esas unsurudur. Laikliğin zayıflamasına göz yumamayız. Onu güçlendirmeye çalışmalıyız." "Laiklik ilkesinin sulandırılmış bir algılanışının arkasına sığınan bazı kimselerin, cumhuriyetimizin, cinslerin eşitliği ve kadınların saygınlığı gibi kazanımlarını orta- dan kaldırmaya çalışmalarını kabul edemeyiz." (Cumhuriyette Laiklik İlkesi başlıklı konuşma, Elysee Sarayı, 17 Aralık 2003 ,Fransız Devlet Başkanı Jacques Chirac)
Sayfa 335
114 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.