Psikiyatr Engin Geçtan, yaklaşık 35 yıl önce kaleme aldığı bu kitabında adeta tüm insanlığın falına bakmış. Böylesine bilimsel alt yapısı olan bir eser için 'fal' benzetmesi yapmamı yadırgayacak olanlara baştan söyleyim ki, bu tabiri özellikle kullandım. Çünkü Geçtan'ın kitabında anlattıklarının yüzde birini bir falcı karşımıza oturup anlatsa,
1.GÜN
Siteye üye olur. Hemen okuduğu kitapları eklemeye başlar.Genellikle " Kürk Mantolu Madonna" ilk eklediği kitaptır.
Ardından rastgele kişileri takip etmeye başlar. Erkek ise takibe dönen sayı üçü beşi geçmez.Kadınsa bu sayının onu bulduğu görülmüştür.
Takip ettikleri: 55
Takipçileri: 5
2.GÜN
Artık kitap incelemeye hazır
"Herkes 'sürüye' katıldığından ötürü güven içerisinde, ...sınırları 'iyice' çizilmiş bir yaşam."
Kafka'nın (1920-23) Jonouch'la konuşması
Öncelikle Dönüşüm, sayfa sayısının azlığına, üslubunun görünüşteki yalınlığına karşılık deyim yerindeyse öyle kolay yutulur lokma değil.
Kolay yutulur lokma olmamasına rağmen neden bu kadar çok
Ve kitap bitti,
İncelemeyi yazıp mı intihar etsem yoksa yazmadan mı bilemedim.
Eğer bu incelemeyi okuyorsanız ilk ihtimal kazanmış demektir!
"Ölümle biten bir intihar yok.
Asıl intihar
Gün gün yaşamakta." (s. 288)
Öyle bir eser ki sayfa sayfa ölüyorsunuz. Yalnız başınıza, sevgisiz, bıkıp usanmış... Ölümü anlatan şairler var
Kitabın incelemesine başlamadan önce üzüldüğüm ve yakındığım bir konu hakkında konuşmak istiyorum bu defa.
Bu kitabı okumaya başlayınca; "Ya sen nasıl bu teröristin kitabını okursun? Sana yakıştıramadım Halil, siyasetçiden yazar olmaz." gibi tepkiler aldım. Böyle yazanlara üzüldüm açıkçası. Neden üzüldüm biliyor musunuz? Örneğin;
Kavgam adlı eserini okumuş olsaydım hiçbir tepkiyle karşılaşmayacağıma eminim(ki okuyacağım da.)
Peki ya
Adolf Hitler milyonların ölmesine doğrudan sebep olan bir siyasetçi değil miydi? Ölen Alman, Rus ve Polonyalı olunca sıkıntı yok da (sizin deyişinizle; Türk veya Kürt olunca mı sıkıntı oluyor?) Ben
Selahattin Demirtaş okuyunca mı sıkıntı oluyor? Hümanistliğiniz Türk ve Kürt'e kadar var demek :)
Ben siyaseti sevmem, anlamam ve anlamak da istemem. Yazar olarak Selahattin Demirtaş'ın kalemini beğeniyorum ve gerçekten gün geçtikçe gelişen bir yazar olduğunu düşünüyorum.
Kitapla ilgili konuşacak olursam; Normalde ben aşk romanları seven biri değilim ama bu kitabı çok sevdim diyebilirim. Bilhassa araya kattığı güzel espriler ve aforizmalar güçlü kalemle birleşince de ortaya şahane bir eser çıkmış oldu.
Kitaptan sevdiğim bir alıntı;
"Empati kendini başkasının yerine koymak değildir bence. Kendini asla başkasının yerine koymayacağanın farkında olmaktır. Ateşin düştüğü yeri yaktığını bilmektir, herkesin hikayesinin özgün ve değerli olduğuna inanmaktır."
Ölmeden önce okumanız gereken kitaplar listesine Pulitzer ödülü almış bu kitabı ekleyin. Gazap Üzümleri; Amerika’nın Büyük Buhran döneminde yazılmış, hayatın açlık, yoksulluk, ölüm ve çaresizlik gibi tüm gerçekliklerini bir araya getiren, tıpkı bir tarih kitabı gibi 1930’lu yılların şartlarını bütün canlılığı ile bize betimleyen ve içinde onlarca
Yenilmek başka şeydir, yorulmak başka!
Küllerinden doğmak ise bambaşka!
Bazen yenilir, çabuk toparlanır, hızla ayağa kalkarsın. Ama bazen öyle yorulursun ki takatin kalmaz hiçbir şeye, konuşmaya dahi.
"Atamıyorum üstümden yorgunluğu ne kadar dinlensem. Bizim yorgunluğumuz gövdemizde değil, ruhumuzda olsa gerek." (s. 34)
Ruh
.................... BÜYÜLÜ AMA GERÇEK ....................
Birbirine bu kadar uzak aynı zamanda içiçe geçmiş iki olguyu roman gibi insan hayatına ışık tutan bir eser yapısıyla aktarması ve bunu belki de olabilecek en iyi şekilde yapması bu kitabın "Büyülü Gerçekçilik" akımının en iyilerinden olmasına hatta New York Times tarafından
SPOILER SPOILER
Kitap içeriği hakkında bilgi içerir.
Allah’ın indirdiği bir kitapta, kutsal bir kitabın incelemesinde “spoiler” da olur mu diyeceksin biliyorum, ama olur. Nasıl mı olur? Bakalım nasıl olurmuş.
Okumadın ki sen bu kitabı, hem de hiç okumadın, onun için çok güzel olur “spoiler”, hatta en rahatsız edeninden. Sana sorsalar en başta
"Hayatımın en mutlu ânıymış, bilmiyordum. Bilseydim, bu mutluluğu koruyabilir her şey de bambaşka gelişebilir miydi? Evet, bunun hayatımın en mutlu ânı olduğunu anlayabilseydim, asla kaçırmazdım o mutluluğu."
Herkesin bu kadar beğenip yere göğe sığdıramadığı bi kitabı yeni bitirdim ve hiç inceleme paylaşımı yapmayan ben ilk incelememi
Dr. Serkan Karaismailoğlu / Kadın Beyni Erkek Beyni
Kadın ve erkeklerin olaylara verdiği tepkiler çoğunlukla farklı oluyor. Bunun sebebi beyin cinsiyeti olabilir mi? Yapılan sinir bilim çalışmalarına göre; kadın ve erkek beyninin bir çok açıdan farklı olduğu görülmüş. Olaylara karşı verilen tepkilerin ve dünyaya bakış açılarının farklı olmasının nedenlerini bilimsel bulgular ve örneklerle anlatan bir kitap #KadınBeyniErkekBeyni. Yazarımız olayları samimi ve mizahi bir dille anlattığı için okurken sürekli bir gülümseme halinde okuyorsunuz. Aralara serpiştirilmiş küçük tüyolarla sanki yazarla sohbet ediyormuş hissine kapılıyor ve bazen benim gibi kendinizi soru sorarken bulabiliyorsunuz.
İlişkilerde genellikle sarfedilen “Neden beni hiç anlamıyorsun?” ya da “Seni de mutlu etmek ne kadar zor!” gibi kalıplaşmış bazı cümleler vardır. Bunların gerekçelerini öğrenmek, kadın ve erkeklerin kendi içinde hep aynı şeylere takılıyor olmasının nedenini kavramanızı ya da en azından farklı bir açıdan bakmanızı sağlıyor. Kitabın başından sonuna kadar aralarda okurlara eşlik eden bir çiftimiz de var. Onların gözünden de neye ne şekilde tepki veriyoruz, yansıtılarak ilerliyor.
Beynimiz ve davranışlarımız söz konusu olduğunda dört grup insan modeli varmış. Bu gruplardan hangisine girdiğiniz, yani beyninizin cinsiyetini kitabın sonunda öğrenebiliyorsunuz. Çok keyif alarak okuduğum ve ilginç tüyolar edindiğim bir kitap oldu. Karşı cinsini daha iyi anlayabilmek herkesin okumasını tavsiye ederim.
Keyifli okumalar…
Bana kalırsa yenilik, ancak ve ancak bireyin iç dünyasından başlarsa kendisi için bir şey ifade edebilir. Çünkü kendini toplumun tahakkümünden sıyıramamış insanın yenilik adına söyleyebileceği şeyler ne yazık ki oldukça sınırlıdır.Burda birey kabuğundan çıkmak için onu kırmakla mükellef bir civcive benzer.Herkes kendi kabuğunu kendi kırmalıdır,