"Ben nerede değilsem orada iyi olacakmışım gibi gelir."
Charles Baudelaire
(9 Nisan 1821 – 31 Ağustos 1867)
Charles Baudelaire, okuma etkinliklerimde adına ve alıntılarına sıkça rastladığım bir yazar olarak merak ettiğim ve tanımak istediğim bir yazar oldu.
Özellikle André Gide nin eserini okurken alıntılanan şiirleri ve alıntılarının
Birçok kadın, insan toplumu sınıflara ayrılmadan önce, toplumdaki saygın ve hatta zaman zaman üstün olduğu konumdan haberdar değildir. "Feminizm" başlığı altında konuşmalar ve tartışmalar yapılsa dâhi geçmişten günümüze kadarki kadının tarihi bilinmeden yeterli ve sağlıklı sonuçlara, ardından da çözümlere ulaşmak mümkün değildir.
TOTEMLERİMİZ
İncelemeye başlarken isterseniz Freud'un ''Totem ve Tabu'' hakkında fikirlerini ve bu kavramların kökeni hakkında bilimsel verileri esas alarak değerlendirdiklerini masaya yatırmak yerine,evvela kelimelerin halk nazarında değerleri,ritüelleri ve yaygın olarak yanlış tanımları hakkında bilgi sahibi olalım,ardından konuyu Freud ve bilim
..............👤 MY 👤 TALK 👤 BOX👤.............
100/1️⃣0️⃣0️⃣ PROFİLLERDE “Paylaştığım alıntılar onlara katıldığım anlamına gelmemektedir.” ŞEKLİNDE bilgilendirme notlarına rast geliyorum. 🤔 O halde, alıntılarınızı yorumlayın yanlış tanınmak istemiyorsanız. Yorum alanı diye bir şey var çok şükür. Böylelikle sadece yazarlara hizmet etmemiş ve
Çağdaş toplumsal yapıların temel unsurlarını anlamamızs ve analiz etmemize yardımcı olan bir eser. Bauman, modernite, kapitalizm ve sosyalizm arasındaki ilişkileri ele alırken, günümüzdeki toplumların nasıl şekillendiğini ve bu toplumların nasıl işlediğini anlamamıza yardımcı oluyor.
Bauman, moderniteyi, bireysellik, tüketim kültürü ve
Titizlikle dokunulmuş parlak bir kum, Aren.
Bizler evrenin gizemli dokusu üzerinde dans ederken, Dune serisi benzersiz bir hazine sunuyor. Frank Herbert'ın kelimelerin sihrini kullanışı, düşünce okyanusunda seyahat ederken yüreğimizin ritmini yakalıyor. İnsanın zaaflarını, doğanın derinliklerindeki hikayelerle örülmüş bir anlatıyla
İnsanlığın milyonlarca yıl öncesine kadar dayanan en ilkel hikâyesi…
Daha önce hiç ‘’Taş Devri Edebiyatı’’ diye bir şey duydunuz?...
Jack London, edebiyatta çığır açtığı bu romanı, Prehistorya Edebiyatının (Taş Devri Edebiyatı) ilk kurucu metinlerinden sayılır. Jack London demek, romanı omuzlarından tutup tüm kuvvetiyle sarstıktan sonra
Yasalar ve sistemler mi değerleri değiştirir yoksa değerler mi yasaları ve sistemleri yönlendirir?
Toplumun yarısının atıl kaldığı bir ülkenin gelişmesi mümkün müdür??
Önce bu harika romanın yazarını tanıyarak başlayalım;
Cho Nam-joo, 1978 yılında Güney Kore, Seul’de doğdu. Ehwa Kadın Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden mezun oldu ve dokuz
Çok önemli bir yazardır. Eserlerini öyle okuyup geçemezsiniz. Kelimelerle genişlettiği anlam dünyasını anlamak için metinler üzerine bence pişmek gerekir. Kitaplarının bazılarını elinize alıp okursanız, okumuş olursunuz olmasına da ve genelde okurken metin içine dalıp gittiğinizi ve anlamı kaçırdığınızı fark ederek bir seçim noktasına gelirsiniz.
''...
“Derse saat 7:20’de başlıyorlar” diyor David Levin, Bronx KIPP Academy öğrencilerinden söz
ederken. “7:55’e kadar hepsi düşünme becerileri dersine katılıyor. Her gün 90 dakika İngilizce dersi,
90 dakika da matematik dersi var; ancak sadece beşinci sınıfta matematik dersi günde iki saat.
Haftada en az iki kez, birer saat, fen,
Merhaba Dostlarım,
Cesur Yeni Dünya ile ilgili konuşmak için buradayım.
Okurken zorlanmadığım fakat üç güne yayarak okuduğum bir kitap oldu. Öncelikle kitap İthaki yayınlarının bilim-kurgu serisinden kapak tasarımı başarılı, çeviri zaman zaman yordu fakat bütünüyle ele alınca güzel bir iş çıkarılmış.
Yazar hakkında araştırırken aslında bilim
Hani “Z Kuşağı” diyorlar ya. 2000’li yıllarda doğanlara “millenium nesli” de diyebiliriz.
Ortalama insan neslini 6 yıl kabul ederseniz, bu neslin etkin ve aktif ömrü yarım asır gibi bir şey. “Z Kuşağı” bu anlamda en kısa ömürlü nesil olacak.
“Z Kuşağı” dedikleriniz internet, sosyal media, cep telefonu kullanan bir nesil. Ama 2020 sonrası gelen
Ama bir topluma anaerkil toplum demek için, onun kadınların yönettiği bir topluluk olduğunu ileri sürmek için, ne toplumu idare eden kanunları tanımak ne geleneklerini besleyen hikâyeler ne de aile ekonomisini yönetenin kimliği yeterlidir. Anaerkil toplum, kadın haklarını ve kadının konumunu iyileştiren kanunlar sorunsalı değildir. Anaerkil toplum, basitçe, davranışlar sorunsalıdır. Geri kalan ise bibliyografik referanslardır. Kimin yönetimde olduğuna dikkat edilmelidir ve kadınla erkek arasındaki ilişkilerin eşit olması yeterli değildir. Toplum gerçekten anaerkil bir toplum olduğu zaman, günlük yaşamda kadının hiyerarşisinin ağırlığı hissedilir. Bir erkek ile gerektikçe konuşurlar. Bu, geçmişten gelen bir şeydir. Kadının sesinde otorite fark edilir ve bir fikir verdiklerinde şüpheye yer kalmaz. Bu davranış biçimiyle bir toplum anaerkil olarak tanımlanabilir.
_Bir gün ressamlar Türk'ün simasını kaybederlerse, yıldırımı alıp yapıversinler. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir. Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne en aşağı 7 bin senelik bir Türk beşiğidir. Bu beşik tabiatın