Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Walter Benjamin, "Zamanımızda anlam ifade edecek tek yapıt, diğer kitaplardan alıntı ve yankıların bir kolajıdır" demişti..."
ne çöllerin, ne rüzgârların, ne güneşlerin ve ne de insanların niçin yaratılmış olduklarını bilmediklerini biliyordu. Ama El'in bütün bunlar için bir nedeni vardı ve yalnızca o, bu mucizeleri gerçekleştirebilir, okyanusları çöle ve insanları rüzgâra dönüştürebilirdi. Çünkü bir yüce iradenin, Evren'i, dünyanın yaratılışının altıncı gününün Büyük Yapıt'a dönüştüğü noktaya götürmüş olduğunu yalnızca bu El anlıyordu. Ve delikanlı, Evrenin Ruhu'na daldı ve Evrenin Ruhu'nun, Tanrı'nın Ruhu'nun parçası olduğunu gördü ve Tanrı'nın Ruhu'nun, kendi ruhu olduğunu gördü.
Reklam
Başyapıtların seyredilmesinden doğan soylu duygularla ruh zenginleşiyordu, koşaradım sanat yapılmıyordu, bir kilise iki yüzyılda inşa ediliyor, bir ressam ömrü boyunca ancak iki tablo yapıyor, bir şair yalnızca tek bir değerli yapıt yazıyordu; ama yüzyıllarca değeri bilinecek yapıtlardı bunlar.
İthaki Yayınları
Okuma süreci içinde her okur aslında kendini okur. Yazarın ürettiği yapıt optik bir araç görevi görür yalnızca. Böylece okur , o kitabı okumadan belki de asla farkına varamayacağı şeyler keşfeder kendi içinde. Okurun okuduğu kitap sayesinde kendi kendinin bilincine varması, kitabın gerçekliğinin bir kanıtıdır.
Leyla Erbil'in yapıtlarını okurken hem bir akışa kapıldığımızı hissederiz hem de her sözcükte tökezleriz. Dili bozduğu yerlerde doğal olarak irkiliriz. Üç Başlı Ejderha'da her iki şekilde okunan bir yapıt, hem bir nefeste hem de her sözcükte durarak.
Sayfa 38 - Can YayınlarıKitabı okuyacak
Açılış kokteyli
Şehrimizdeki veznedarların en büyük tutkusu, resim galerilerinin açılış kokteyllerine gidip bedava içki içmektir. İşyerlerinin panosuna iğnelenmiş veya amirlerinin masalarının üzerine bırakılmış sergi davetiyelerini titizlikle takip eder, ne zaman nerede kokteyl oldugunu çok iyi bilirler. Boş zamanlarında da, bıyıklarını çekiştirerek, davetiyelerdeki yazıları okurlar. Böylece ellerinde içki kadehleriyle resimlerin önünde durup, birbirlerine göz kırparak, "Özgün bir yapıt!" derler, "Soyutlamalar müthiş! Ressam kompozisyonlarında konuyu bütünüyle yok etmeye yönelmiş..." İçki servisi bitince sallana sallana evlerinin yolunu tutarlar.
Sayfa 35 - İletişim YayıneviKitabı okudu
Reklam
Ülkenin birçok yerinde kurulan manastırlar hem Hıristiyanlığı, hem de Roma kültürünü yayan birer bilim merkezi halini aldı. Jarrow ve Whitby manastırları bunların arasında ayrıca ünlüdür. O zamana kadar sözlü olarak babadan oğula, kuşaktan kuşağa geçen Eski İngilizce edebiyatı ilkin bu manastırlarda kaydedildi. Birçok yapıt elimize geçmemiş olabilir bu arada; ya da kaydedildikleri halde, yazmaları yok olmuştur belki de.
Sayfa 18 - Yapı Kredi Yayınları
Okuma süreci içinde her okuyucu aslında kendini okur. Yazarın ürettiği yapıt bir optik araç görevi görür yalnızca. Böylece okuyucu, o kitabı okumadan belki de asla farkına varamayacağı şeyler keşfeder kendi içinde. Okuyucunun, okuduğu kitap sayesinde kendi kendinin bilincine varması, kitabın gerçekliğinin bir kanıtıdır. ( Marcel Proust)
EFELYA / Oktay Chkotua Mehmet Binboğa Hocam, romanı bitirdim, ilk satırları okuduktan sonra da ifade ettiğim gibi muhteşem bir yapıt olmuş. Son derece akıcı, huzurlu, heyecanlı, eğitici ve mütevazı... Özellikle mütevazı diyorum, çünkü birçok yazar genelde sahip olduğu donanımı okuyucuya çok rahatsız edici bir tavırla aktarmaya çalışıyor maalesef; oysa sizin satırlarınızı okurken insan sanki kendi yazmış gibi bir hisse kapılıyor, bilmediklerini hiç rahatsızlık duymadan, hatta farkına bile varmadan, yorulmadan öğreniyor. Bu anlamda üslubunuz harika ve müthiş bir birikiminiz olduğu o kadar açık görülüyor ki... Yalnız bir ara Soçi'ye doğru uzanınca "Aman, Efelya galiba Abhazya'ya da geçecek ve dağların zirvesindeki dünya cenneti Ritza Gölü kıyısında göle adını veren güzeller güzeli talihsiz Ritza ve Abhaz su perisi Dzızlan ile sere serpe güneşlenip sohbet edecek." diye düşünmüştüm, hevesim kursağımda kaldı... Neyse, bakarsınız devamı gelir ve o da olur... Bu arada unutmadan Çelik'in acı hikayesi de içime öyle bir oturdu ki sormayın... Velhasıl sizi tanıdığım ve bu harika romanı okuduğum için ne kadar mutluyum anlatamam... Aslında duygularımı daha uzun ifade etmek isterdim ama bir süredir covid-19 belası ile mücadele halindeyim ve yorgunum, bu yüzden şimdilik bu kadarıyla yetiniyorum, selam ve sevgiler Hocam...
Zerdüşt’ü yazdığım yıllar, özellikle de ondan s o n r a k i evre korkunç bir mutsuzluk dönemi olmuştu. Pahalıya mal olur insana ölümsüzlük: bin kez ölür insan daha yaşarken bunun karşılığında. –Bir şey vardır büyük işin öç alması diye. Yapıt olsun, edim olsun, bir kez tamamlanmaya görsün büyük iş, yapanın karşısına dikilir. Bu işi yaptığından g ü
Reklam
Veda etmeden önce kütüphanesinden deri kaplı bir cilt alarak, ciddiyetle bana uzattı: " İyi bir yazar olabilirsin," dedi, "ama Yunan klasiklerini iyi öğrenmezsen, çok iyi bir yazar olamazsın." Sophokles'in eserleriydi kitap. O andan sonra Gustavo yaşamımdaki belirleyici varlıklardan biri oldu; daha ilk okumamda Kral Oedipus kusursuz bir yapıt gibi göründü bana.
Sayfa 392 - Can Yayınları, 7.BaskıKitabı okudu
Yaratıcısına karşı gelmeyen bir yapıt yoktur: Şiir şairini, sistem filozofu, olay da eylem adamını ezecek. İç sesine uyarak ona yanıt veren, tarih içinde kıpırdanan yok olur; yalnız o, insanlığından sıyrılan, varlığın bağrında keyfince yan gelebilmek için armağan ve yeteneklerini feda eden insan kendini kurtarır.
Her yapıt kusurlu olmaya mahkûmdur, bunu çok iyi biliyoruz ve estetik açıdan, en az kendi yazdıklarımızı gönül rahatlığıyla seyredebiliriz. Ne var ki her şey kusurludur ve en güzel günbatımının daha güzeli, bize uykuyu getiren hafif yelin daha huzurlusu hep vardır. Dolayısıyla, dağları ve heykelleri aynı dinginlikle seyredeceğiz; geçen günlerin ve kitapların tadını çıkaracak, en önemlisi de her şeyi düşleyerek, hepsini en mahrem özümüzün bir parçası haline getirmeye çalışacağız. Bir yandan da tasvirler ve tahliller yapacağız; daha gerçekleştikleri anda bize yabancılaşacaklar; böylece, sanki günbatımının bize bir armağanıymış gibi keyif alabileceğiz onlardan.
Paul Nizan'ın o çok yerinde cümlesi aklıma geliyor: "Varlığıyla dünyayı suçlamayan hiçbir büyük yapıt yoktur." Che Guevara'nın ölümüyle büsbütün altı çizilen yaşamı dünyaya, insanların çoğunluğuna azınlığın yük hayvanı damgasını vuran ve çoğu ülkeyi bir azınlığın çıkan uğruna köleliğe ve yoksulluğa mahkum eden bizim dünyamıza yönelik bir suçlamadır; o aynı za manda da koşulları değiştirmek için hiçbir şey yapmayan bencilleri, korkakları ve bu koşulları kabullenlenenleri de suçlamaktadır. Çünkü onun ölümü bugün ve tüm gelecek için bir suçlamadır.
Milliyetçilik
Bir insan bütün uyarmalara rağmen, eser yerine "yapıt", teşkilat yerine "örgüt", tabiat yerine "doğa", me­sela yerine "örneğin" diyebiliyorsa, onun bizim milliyetimizden koparılmaya çalışılmış bir kimse olduğundan şüphe etmemeliyiz
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.