Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
708 syf.
10/10 puan verdi
Mezarlar bile küsmüş, kadınca ölene!
This is a man's world (Bu bir erkeğin dünyası) This is a man's world (Bu bir erkeğin dünyası) But it would be nothing (Ama hiçbir şey olmazdı) Nothing (Hiçbir şey olmazdı)
İlyada
İlyadaHomeros · Türkiye İş Bankası Yayınları · 20147,3bin okunma
334 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
18 saatte okudu
O zaman şarkı söylemek lazım "Avaz Avaz "
Ilk Mehmed Uzun kitabım yani bir tanışma kitabı benim için "Aşk gibi aydınlık ölüm gibi karanlık " Derin tarihe girmeden yüzeyde dolaşmak istersem kitap için ne diyebilirim diye sordum kendime "öncelikle " merak duygusu hakimiyeti diyebilirim .. daha erken saate başlasaydım şimdi yatmak zorunda kalmazdım acaba ne olacak diye
Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık (Cep Boy)
Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık (Cep Boy)Mehmed Uzun · İthaki Yayınları · 20179,5bin okunma
Reklam
312 syf.
9/10 puan verdi
GİRİŞ Öncelikle kitabı okumayı düşünenler için birkaç tavsiyede bulunup daha sonra yazara ve kitaba dair fikirlerimi dile getireceğim. Eğer hiç “modernizm” konusu üzerine okuma yapmadıysanız ve sosyoloji ve felsefe konusunda bi birikiminiz olduğuna inanmıyorsanız yanlış kitaba bakıyorsunuz şu anda. Başlangıç kitabı olarak tavsiye edildiyse durum
Akışkan Modernite
Akışkan ModerniteZygmunt Bauman · Can Yayınları · 2017155 okunma
140 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Atatürk’ün önerdiği o kitap.
Eseri okuyunca Atatürk’ün ideolojilerinin diktesi niteliğinde olan bu kitabı neden önerdiğini çok iyi anladım ve Atamızın bir milletten ne beklediğini, devletin nasıl olması gerektiğini, halkın eğitimle nasıl kurtuluşa ereceğini daha iyi kavradım. Kitap yozlaşmış bir milletin (Finlandiya halkının) eğitim, inanç ve emeğin gücüyle nasıl kendini
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Beyaz Zambaklar ÜlkesindeGrigory Petrov · Can Yayınları · 202298,9bin okunma
384 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Harika bir feminist distopya..
Hastalıkların, kürtaj, doğum kontrol uygulamaları ve radyasyonun doğurganlığı azalttığı belirsiz bir gelecek. Hala doğurganlığa sahip kadınların özel bir merkezde toplanarak, askeri teokrasinin görevlendirdiği komutanlara hibe edilmesinin hikayesini okuyoruz. Nesneleşen kadın figürü. Yeni bir şey söylemiyor Atwood, ama yarattığı kurguyla okuru kapana kıstırıp bildiklerimizin üzerinden bir daha geçelim istiyor. Depresif, rahatsız edici, psikolojik baskı ve şiddetle sarmalanmış bir kurgu. Karakterin anlatıcı olduğu tüm kitaplarda her şeyi onunla birlikte yaşamanın verdiği bir yorgunluk oluyor. Bunda da öyle. Birlikte öfke toplayıp, çaresizlikle sarmalanıp yine de umudu ayakta tutmaya çalışıyor insan. Geçmişi, ailesi, adı, hatta kullandığı kelimeler bile elinden alınan, aidiyet duygusu paramparça edilmiş olan biriyle “neyin umudu” bu ayakta tutulan? Acaba’lardan başka pek bir şey yokken hem de. Çünkü bu kitapta cesaretten çok korku var, direnişten çok boyun eğme. Feminist distopya etiketiyle öne çıkıyor olması, mücadele etme isteği vermeli gibi bir beklenti doğuruyor. Ama yazarın bir yol gösterme çabası yok. Belki döşemenin üstünde tanınmayan bir kadından kalma şu yazı: “Nolite te bastardes carborundorum.” (O piçlerin seni ezmesine izin verme.) Çok severek okudum. Devam kitabı Ahitler ‘i en yakın zamanda edinip okumak, hikayenin nereye gittiğini öğrenmek için sabırsızım. Çeviri:
Sevinç Altınçekiç
Sevinç Altınçekiç
Özcan Kabakçıoğlu
Özcan Kabakçıoğlu
Kapak Tasarımı:
Geray Gençer
Geray Gençer
Damızlık Kızın Öyküsü
Damızlık Kızın ÖyküsüMargaret Atwood · Doğan Kitap · 201910,9bin okunma
120 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Tiyatro Başlıyorrrrr!!!
Tek perdelik bir eser, isimleri olmayan iki karakter ve tek bir odaya ne kadar çok "şey" sığdırılırsa o kadar doldurulmuş bir sahne. Kendimi oyunu izlerken değil oynarken buldum. Bu yüzden bu kadar keyif aldım sanıyorum. Diaologları kuran benim , kapıyı çekip tam çıkacakken üşüyüp geri dönen,intihar etmek isterken yaşama tutunmak için bahane arayan.. Okurken empati kurmadan geçmek mümkün değil. Edebi okuma şöyle başlar; gecenin ikisinde kış mevsiminde birbirini tanımayan bir kadın ve adam sabahın ışıklarına kadar konuşurlar. Tüm eser bu dialoglar üzerine kuruludur. Yazarımız dialoglarda toplumsal sorunlara , sosyolojik bakış açısı ile ,kadın erkek üzerinden yaftalanan söylemlere bireysel bakış açısı ile bakar. İki bireyin de konuşma açılığı kendi ihtiyaçları doğrultusunda dökülmeye başlar . Kadının kendini anlatma (bir kış gecesi bebeğiyle sokakta kalmış olması) isteği ve adamın yalnızlığının bir an olsun ortadan kalkmış olmasına istinaden aralarında karşılıklı atışmalar devam eder . Eserin arka planında yatan ise toplumsal cinsiyet rollerinde kadın ve erkek rollerinin dağılımı. Kadının ; sevme ,sevilme,beğenilme ve aidiyet duygusu erkeğin; sert, öfkeli ,umursamaz halleri ile .. Toplumsal sorunlarda bireyin tutumunun gecmisi ile bağlantısı adına ,erkek karakterin çocukken yaşadığı travmatik olaylar sonrası gelişen bu duruşunun altını çiziyor yazar. Bitmesini istemediğim eserlerden biri oldu keyifle ve bolca altını çizerek okudum.
Mikado’nun Çöpleri
Mikado’nun ÇöpleriMelih Cevdet Anday · Everest Yayınları · 20211,512 okunma
Reklam
Hoşuma giden bir araştırmadan... "İnsanlık"
Bir araştırma düşünün ki 75 yıl sürmüş olsun. Tam 75 yıl boyunca 750 kişiyi takip etmişler. Birbiriyle çok zıt iki grup üstelik.. Bir yarısı Harvard Üniversitesi mezunu, diğer yarısı Boston’un en yoksul mahallerinde yaşayan gençler.. 18 yaşında tutmaya başlamışlar kayıtları. Gençlere sormuşlar, “Hayatta seni en mutlu kılacak şey nedir? “ Çoğunluk
271 syf.
8/10 puan verdi
İnsanları birleştirmenin en iyi yolu, birlikte suç işlemelerini sağlamaktı. Nazi toplumundaki suçluluk toplumu yerine utanç toplumu oluşturarak katliama yapan, susanlar kadar suçludur. Suç işleyen herkeste aidiyet duygusu olur. I. Dünya Savaşı'nda yenilen Almanya'nın nasıl Nazi toplumuna evrilmesini ve I. Dünya Savaşı'nda Almanya için savaşan Yahudilerin, Nazi toplumu ile birlikte nasıl düşman olarak görülmesi, gözleri önünde öldürülen komşusu öldürülen Ari toplumu sessiz kalarak cinayete ortak olmuştur. Yediden yetmişe tüm Almanya'nın bu katliama ortaktır.
Aidiyet ve Soykırım
Aidiyet ve SoykırımThomas Kühne · Heretik Yayıncılık · 201713 okunma
212 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
#1001kitap~~~
Dominik doğumlu Jean Rhys, Charlotte Bronte'nin Jane Eyre'sinin yeniden incelemesi gibi yazarak, romanını İngiliz malikanesinin çatı katında kilitli Jamaikalı deli kadın Bertha'ya odaklandı, sadece bu durumla kalmayıp sömürge ifadelerine de yer verdi. 1966'da yayınlanan Geniş, Geniş Bir Deniz, sömürgecilik, Karayip kültürü, ırk
Geniş, Geniş Bir Deniz
Geniş, Geniş Bir DenizJean Rhys · Can Yayınları · 1989142 okunma
96 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Gürültünün Ortasında Tecrit Edilmiş Bir Figür müsünüz?
Kitabın yazarını tabii ki tanıyorum ama çevirmeni
Tuncay Birkan
Tuncay Birkan
olunca daha bir güven ve merakla aldım elime. Kitap yazarın denemelerinden oluşuyor. Bu denemelerde yazar Unutma, özlem, yabancılaşma, asimile olma,mülksüzleşme, aidiyet ,muğlaklık ve tamamlanmamışlık, sürgün olma gibi duygu ve olguları incelemiştir. İlk deneme 16. Yüzyılda ticaret
Yabancı
YabancıRichard Sennett · Metis Yayıncılık · 201488 okunma
Reklam
Cimrilik, kaybetme korkusundan ve güvensizlikten doğar ve zamanla insanın kişiliğine bile dönüşür. Çoğunlukla köklenemeyen, aile içinde aidiyet ve güven duygusu hissetmeyen, her an her şeyin kaybedilebileceği korkusuyla büyüyen ve yalnızlığı bir tehdit olarak öğrenen, çoğunlukla sevgisiz büyüyen çocuklar, büyüdüklerinde kendilerini güvende hissetmek için cimrileşirler. Sahip oldukları her şeyi tutmak saklamak ve paylaşmama yoluna giderler...
Sayfa 153Kitabı okudu
363 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Okuduğum 3. Mcmahon kitabı. Sayesinde ciltli kitap okumaktan nefret eden ben, bu inadimi kırdım. Fiziksel olarak kaliteli bir kitap. doğan kitabin acilen örnek alması gerek. Sayfaları zevkle çevirdim. Kapak tasarımınıda içerikle uygun ve başarılı buldum. Bir 29. Oda ve Şeytanın eli değildi ama güzeldi. Ortalama bir zekaya sahip olan herkes kitabın ortasında sonunu tahmin edebilir. Bir insan yaşamında, öldükten sonra hortlaması için ne kadar tahrik edilirse o kadar tahrik edilmiş bir hayalet hikayesi. Yani bir hayalet romanı ne kadar "mantıklı" sebepler ile anlatılabilirse o derece mantıklı. McMahon'u gerek kurgusal zeka gerekse uslüb bakimindan çok beğeniyorum. ( şeytanin eli ve 29. Oda'da alıştığım tarzından dolayi cogu ayrıntıyı yakaladım. Mesela bişeyi uzun uzadıya gerekli gereksiz anlatıyorsa, ileri sayfalarda onun altından bir sey cikiyor. Bu kitaptaki kolye gibi). Çocukların bazen çok acımasız olduğunun, sürü psikolojisi ve aidiyet hissinin önemine değinmiş. Evet bazen çocuklar ileriki hayatlarını etkileyecek kadar büyuk zorbaliklara karisabiliyorlar. Kitaptaki pedofili vakasi da dozunda kullanılmış. ( bu leş gerçeklik hakkinda konuşmak istemiyorum) Çok fazla yan karakter vardı ve adaptasyonumu zorlaştırdi. Bu kadının kitaplarinin kapağini kapatinca tüm o hayaletlere, mahlukatlara karşi acima duygusu yaşıyorum. Hortlaklar da bu kadar sempatik yazılmaz ki yahu. =) seviyorum bu yazarı.
Söylemeyeceğine Söz Ver
Söylemeyeceğine Söz VerJennifer McMahon · Ephesus Yayınları · 20121,737 okunma
Birini sevdiğimiz ve karşılığında sevgi gördüğümüz zaman, sanki biz ve sevdiğimiz kusursuz bir birlik oluşturuyormuş­çasına bütün hissederiz. Aşkın her insanın hissettiği yalnız­lığı alt edeceği inancı vardır. Var olan bu aşk diğer her duy­guyu aşar ve o zamana kadar bildiğimiz her şeyin ötesine geçen bir aidiyet duygusu verir. Adeta bir sarhoşluk durumu­dur ama bu öyle bir sarhoşluktur ki kendisiyle birlikte ger­çek anlam hissiyatı da gelir, öyle ki diğer tüm sarhoşluklar bu anlamın soluk ikameleridir.
Sayfa 111Kitabı okudu
1.288 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.