Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Arayı fırsat bilip, Ekber'in defterini açtım, "Bir gün de orta okuldaydım, çok çalışkandım, öğretmenlerin gözüne girmek istiyordum, içim titriyordu iyi bir şey söyledikleri vakit, pek de söylemiyorlardı nedense, bir coğrafyacı vardı, yaz kış terlerdi, gözlükleri kalındı, Müjde'ye mektup verirken görmüştü, müdürün odasına götürmüştü beni, kulaklarımdan tutup dolaba dayamışlardı kafamı, tokat da atmışlardı, yüzüm yanmıştı, sen kim oluyorsun demişlerdi, Müjde, demişlerdi, o çocuk, demişlerdi, tüccar çocuğu demişlerdi, burnum da kanamıştı, yürü git yüzünü yıka demişlerdi, bir daha sakın ha demişlerdi, Müjde on dört yaşındaydı ve ben de on üç yaşındaydım, pantolonumun dizleri biraz çıkıktı, ama dişlerimi her gün fırçalıyordum, annem diyordu ki gülünce yakışıklı oluyorsun, belki bu yüzden, Müjde bana iyi bakardı, gülümserdi, parmakları uzundu, ela gözlüydü, dudağının sol yanında munis bir ben dururdu ki, başka kimsede yoktu, arka sırada oturuyordum sınıfta, daha arkaya gitmek istiyordum ama daha arka yoktu, sınıfa dönmedim, o gün kar yağmıştı, her yerim dona dona dolaştım epey, sonra eve geldim, evimiz soğuktu, durmadan soğuk olurdu zaten, sac sobada cansız odunlar, yanarlar, biterler, ders ezberlerken omuzlarımdaki tozlu battaniyenin altında uykum gelirdi, annem bitkin olurdu hep ama beni uyandırırdı, üzgün gözleriyle, hadi kuzum, bitir de yat derdi, annem sadece salı günleri biraz düzelirdi," diye okudum, yüzüm biraz soldu zannettim, sıcak beni üşüttü gibi oldu, Kasım çayları getirdi.
Sayfa 122 - YükKitabı okudu
Niçin öğrendiğime gelince: Ben bu dünyaya bilmek için geldim. Benim için kutsal bir şey varsa o da bilgidir, gerek bu dünyanın, gerekse öte dünyanın bilgisi. Bu yüzden öğrendiklerimi akıl terazisinde tartıp doğru olup olmadıklarına bakarım.
Sayfa 122Kitabı okudu
Reklam
*** Daha doğarken bir insanın sahip olması gereken en temel haklardan yoksun olarak dünyaya geldim; anadilim, kimligim, beni ben etnik, kültürel özelliklerim yasaktı. ***
Sayfa 13 - Sel yayınlarıKitabı okudu
Beni doğuracak rahim, Beni sallayacak beşik yok! Dünyaya düştü yolum Bir görümlük Konuk geldim. Tek bir soru sordum Bin yanıt aldım; Ama hiçbirine bende yanıt yok! Uçurumlara itildim, Doruklara çekildim. Çaprazlama çiçekler astım da göğsüme Şaire çıkb adım. Dinsiz bir peygamberim şimdi Ateş olsam bir kendimi yakarım. Kendi karanlığından korkan Bir geceyim ben, Kendi sınırlarına düşman Bir ülke; Kuşatılmış, yorgun... Ey dünyalıklar, ey tarihçiler! Oysa hepsi topu topu iki kelime: Yaşadım ve öldüm.
Sayfa 318
"Ben Oz, Büyük ve Korkunç. Sen kimsin ve beni neden görmek istedin?" Bu, kızın o kocaman Baştan çıkmasını beklediği kadar ürkütücü bir ses değildi; bunun üzerine kız cesaretini topla­yıp şöyle yanıtladı: "Ben Dorothy, Küçük ve Uysal. Sizden yardım istemeye geldim."
“Bu özürle yetinmeli miyim? Ah öyle yapmalıyım, elimde değil. Ben her zaman her şeyi sineye çekerim. Dünyaya bu yarayla geldim; bu benim tek sahip olduğum şeydi."
Sayfa 12 - Aperatif Kitap YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sonra ben kalktım bu büyük kente geldim Çünkü kişi büyük kentlere de gelmeli Kendi güzel yalnızlığı için gelmeli
İskenderiye, ben geldim.
Sayfa 7 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Katılmak mı... şey, yalnızca bir günaydın diyecektim, ama doğrusunu söylemek gerekirse isteyerek de değil, bunu bilmenizi isterim. Ben buraya iç huzuru bulmak için geldim.
Reklam
Küçücük bir kuş gibiyim. Havam sensin, es üstüme. Küçücük bir balık gibiyim. Suyum sensin, ak üstüme.
Sayfa 107Kitabı okudu
"Bilin ki bu dünya dedikleri bir kuru rüya imiş. Sorsanız ki dün geldim bu âleme derim ben ve bu gün göçüp gidiyorum. Bir gün gibi bütün ömrüm... O'na kavuşacağıma şükrediyorum. Lakin yine de eyvahlar çekiyorum içimden. Ne çok gaflet var dünyada , ne çok unutmuşum , ne çok şeyle oyalanmışım da esas bilmem gerekeni unutmuşum . Ölüm bir son değil evlatlarım. Ölüm bir başlangıç ... Mesele mahcup gitmemek bu alemden , O'na mahcup düşmemek ...
Sayfa 162 - Nesil YayınlarıKitabı okudu
burada at gerek
nerden gelirsin, diye soruyor. uzaktan, diyorum. çok uzaktan. istanbul'dan mı, diyor çocuk. istanbul'dan, diyorum. ama ordan da uzaktan. atın nerde, diyor çocuk. atım yoruldu. çocuk, at yorulmaz, diyor. sen ciple gelmişen. doğru, at yoruldu, yan yolda kaldı, ben ciple geldim. burda at gerek.
Döndüm daldan kopan kuru yaprağa Seher yeli, dağıt beni, kır beni; Götür tozlarımı burdan uzağa Yarin çıplak ayağına sür beni… Bu sefer ben de doğruldum. Saz tekrar kıvrak bir ara nağmesine basladığı halde, kulağımda hala deminki sesin çınlamalar vardı. Arkadaşım: "Bu ne?" demek ister gibi yüzüme baktı. "Fevkalade!" diye mırıldandım. Ses tekrar ve bütün vadiyi çınlatırcasına başladı: Aldım sazı çıktım gurbet görmeye, Dönüp yâre geldim yüzüm sürmeye, Ne lüzum var şuna, buna sormaya, Senden ayrı ne hal oldum, gör beni.
Sayfa 129
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.