Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Amerika’ya daha ilk ayak bastığımda başlamıştı gariplikler silsilesi. Bilen bilir, yurt dışında okumaya gittiğiniz zaman üniversite size bir “host family” ayarlar, yani sizi misafir edecek Amerikan aile .. Siz de hem seyahatin yorgunluğunu atlatır hem de bu sırada kendinize kalıcı bir yer bulursunuz. Benim kalacağım aile de şimdiye kadar
Kendilerine müslüman ismini veren bazı insanlar var ki, Allah (Subhabehu ve Tealâ)'nın hükmünü istemeyen, mal, mülk ve iktidar sahipleri karşısında hayata ve dünya malına olan düşkünlükleri ve korkuları yüzünden sus pus oluyorlar. Bu durum, her zaman ve mekanda, din adamlığını meslek edinen bazı insanlar için de geçerlidir. Bu adamlar, Allah'ın ayetlerini, hayat metodunu ve düsturunu düşük bir metâ karşılığında satıyorlar. "Ayetlerimizi az bir ücret karşılığı satmayın." (2 Bakara/41) Bunlar, bâtıldan korkarak susmayı yeğlerler. Ya da küçük bir rütbe, görev, ünvan ve fayda karşılığı Allah'ın dinini tahrif ederek zorbaların meşruluğunu gösteren fetvalar verirler. Allah'ın dinini satmak suretiyle cehennemi satın alırlar. Güvenilen birinin ihanetinden daha alçak ve koruyucu konumunda olan birinin, bozguncu olmasından daha çirkin bir şey yoktur. Din adamları unvanını taşıyan bu insanlar, korumaları gereken dine ihanet edip onun hakikatini gizliyorlar. Bunlar, Allah'ın indirdikleriyle hükmetmemek karşısında sustukları gibi Allah'ın kitabına rağmen, kelimelerin yerlerini değiştirerek iktidar sahiplerinin arzusuna uygun fetvalar çıkarıyorlar. Allah'ın dininin davetçileri, yüklendikleri mesajı sunarken mahlukatı hesaba katarak davranmamalıdırlar. Kendilerini tebliğ, amel ve uygulama için gönderen yüce Allah'tan başkasından korkmamalıdırlar. "Allah'ın risaletlerini tebliğ edenler, ondan korkarlar. Allah'tan başka hiç kimseden korkmazlar." (33 ahzap/39)
Reklam
“Irkçılar”a gelsin...
-“Bütün suç Yahudilerde, diyorsun. — Yahudi nedir? — Damarında Yahudi kanı bulunan kimse, — Yahudi kanıyla başka kan arasında ne ayrım var peki? —Yani Yahudi ırkı demek istemiştim. — Peki, ırk nedir? — Irk mı? Bunu bilmeyecek ne var, nasıl ki Alman ırkı varsa, bir de Yahudi ırkı vardır. — Yahudi ırkının özellikleri nelerdir? — Canım
Müslüman doğmuşum Neden? Müslümanlık bir üstünlükse, neden başka bir çocuk Hıristiyan doğuyor da ben Müslüman doğuyorum? O çocuğun suçu ne? Benim üstünlüğüm ne? Müslüman ana babanın çocuğu değil diye, Hıristiyan çocuğu ölünce neden cehennemde yansın?
Sayfa 211Kitabı okudu
Ayırıcı Bir Çizgi
İslâm, "La ilahe illallah, Muhammedun Resulullah" şahitliğine dayalı olarak kainatın yaratıcı ve mutasarrıfının ortaksız bir tek Allah olduğuna inanmaktır. Günlük ibadet ve hayat faaliyetlerini bir tek Allah'a ait kılmaktır. Allah (Subhabehu ve Tealâ)'dan başka hiç bir kimseden hayat kanunlarının alınamayacağına ve tüm hayat işlerinde ilâhî hükümden başkasına boyun eğilemeyeceğine inanmaktır. İşte şehadet kelimesinin anlamı budur. "La ilahe illallah"a bu anlamıyla şehadet etmeyen bir kimse, kim olursa olsun; adı, lakabı ve soyu ne olursa olsun, şehadet getirmemiş ve henüz İslâm'a girmemiş demektir. Aynı şekilde üzerinde "La ilahe illallah" şahitliğinin bu anlamıyla egemen olmadığı bir ülkede Allah'ın dinine boyun eğip İslâm dinine girmemiştir. Bu toprakların üstünde yaşayanlar, "müslüman isimler" kullanıp müslümanların soyundan gelse de bu hüküm değişmez. O ülkelerin bir zamanların "Dar'ul-İslâm'ı" olması da bu durumu değiştirmez. Çünkü bu tür insanlar, gerçek anlamıyla şehadet getirmemişlerdir. Çünkü bugün şehadet kelimesinin gerçek anlamına uygun olarak Allah (Subhabehu ve Tealâ)'ya itaat eden ülkeler de yoktur.
Taliban
(Bu kurallar Taliban tarafından Afganistan'a girildikten sonra açıklanmış.) Vatanımızın adı bundan böyle Afganistan İslam Emirliği’dir. Bunlar da bizim koyduğumuz, sizin uyacağınız yasalar: Bütün vatandaşlar, günde beş vakit namaz kılacaktır. Namaz vakti başka bir iş yaparken yakalanan, kırbaçlanacaktır. Bütün erkekler sakal bırakacaktır.
Taliban yasalarıKitabı okudu
Reklam
Bildiği olan varsa şöyle gelsin.
Bazı Müslüman uluslarda, peçe kadınlar için bir hapishane durumunda: Onlarla birlikte dolaşan gezici bir hapishane. Ancak Muhammed'in kadınlarının yüzleri örtülü değildi ve Kuran'da, kadınların ev dışında saçlarını bir örtüyle kapamaları tavsiye edilse de peçe lafı hiç geçmiyor. Kuran'a göre yaşamayan Katolik rahibeler saçlarım tamamen örtüyorlar ve Müslüman olmayan pek çok kadın, dünyanın çeşitli yerlerinde başörtüsü, eşarp ya da başka bir örtüyle başlarını kapatıyorlar. Ancak özgür bir seçimin giysisi olan eşarpla, kadını yüzünü gizlemeye zorlayan erkek egemenliğinin sembolü olan peçeyi birbirinden ayırmak gerekir. Yüzleri kapatmaya çalışanların en azılı düşmanlarından biri olan, Muhammed'in torununun kızı Sukeyne sadece peçe kullanmaya karşı çıkmakla kalmadı, itirazını yüksek sesle de dile getirdi. Sukeyne beş kez evlendi ve bu beş evliliğinin hiçbirinde kocasına boyun eğmeyi kabul etmedi.
Sayfa 40 - Sel Yayınları, Sukeyne
"Önce müslüman olup sonra İslâm’ı inkâr ederek başka bir dine geçen veya dinsizliği seçen kimselere mürted denilmektedir."
Ümmü Süleym
Eğer sen müslüman olursan, işte o benim mehrim olsun, evlenelim, başka bir şey talep etmeyeceğim!
Bütün suç Yahudilerde, diyorsun. - Yahudi nedir? diye soruyorum. - Damarında Yahudi kanı bulunan kimse, diye yanıtlıyorsun sorumu. - Yahudi kanıyla başka kan arasında ne ayrım var peki? Bu soru karşısında afallıyorsun; kafan karışıyor, sakınımlı bir tavırla şu yanıtı veriyorsun. -Yani Yahudi ırkı demek istemiştim. - Peki, ırk nedir?
Reklam
Benim gözümde günümüzdeki Müslüman ülkeler Allah'a İskandinav ülkelerinden daha uzaktır. Zira biri sürekli Allah ile aldatır, Allah adına kurallar koyar, Allah adına haramlar üretir, fetvalar verir, Allah adına kendi egosunu tatmin eder, Allah adına kendi cebini doldurur. Diğeri ise en azından Allah'ı hiç işin içine katmaz.
Sayfa 191 - Düşün YayıncılıkKitabı okudu
Allah'tan başka ilah var mıdır?" "Yoktur." "Madem Allah'tan başka ilah yok, insan şirke nasıl düşüyor?" Antrenmanlı olduğum içün, cevabı sektirmedim: "Bazı varlıkları ilahlaştırarak." deyiverdim. İşte bu! Kelimeler dudaklarından inci gibi dökülüyordu: "Hah işte oğlum Hamza, Müslüman bu konuda çok uyanık olmalıdır. Tuzaklara düşmemelidir. Yüce Allah Nisa suresi 48. ayette 'innallâhe lâ yağfiru en yüşrake bihî... buyurur. Yani Allah şirki asla affetmez. Bunun dışında dilediği bütün günahlarımızı bağışlayabilir. O halde bir Müslüman yatıp kalkıp, şirk konusunda tefekkür etmeli ve fevkalade şuurlu olmalıdır."
Sayfa 110Kitabı okudu
Kudüs meselesi, tarih boyunca hiçbir zaman 'Müslümanların kendiliklerinden bir araya gelmesiyle' çözülmemiş. Selahaddin Eyyûbî 1187'de Kudüs'ü haçlıların tasallutundan kurtarmadan önce, kendisine ayak bağı olan diğer Müslüman yönetimleri zapturapt altına almak zorunda kalmış. Osmanlı'nın Filistin'i fethi de, yine bir başka Müslüman yönetimin -Memlük- tarihin sayfalarına gömülmesi suretiyle gerçekleşmiş. Kudüs'ü (ve diğer bütün mazlum topraklarımızı) kurtarmak için, coğrafyanın içinden çıkacak bir demir yumruğa ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Artık buna İslam Birliği, Ümmet Birliği, Hilafet vs. hangi ismi vereceğimiz bize kalmış. Netice değişmiyor: Bu düğümü, kuvvetli bir el çözecek.
Sayfa 17 - "Kudüs 'bazen' hatırlanacak bir şehir değildir" - Taha KılınçKitabı okudu
II. viyana kuşatması sonrası dönem önemli bir başlangıç noktasıdır. hıristiyanların çoğunluk olduğu vilayetlerin kaybından sonra; 1774'teki osmanlı-rus savaşından itibaren imparatorluğun müslüman ve türk eyaletlerinin de kaybıyla, bu çözülüş yeni bir evreye girmiştir. artık hayatımız, idari ıslahat anlayışımız, var oluş kavgamız başka bir safhada seyretmiştir. niyahet 19. yüzyılın sonundan itibaren, bilhassa rumeli'deki vatan topraklarının kaybıyla, sadece türk imparatorluğu'nun, vatanın parçalanma süreci başlamış, dahası bu durum gittikçe belirgin bir hal almıştır. bu mevzuların üzerinde ayrıca durmak gerekiyor. zira bugünkü türkiye'nin yaşadığı problemleri anlamak, o dönemi bilmekle mümkündür
Sayfa 27 - 28-timaş yayınları, 3. basımKitabı okuyor
Gayet net
Türkiye’de yaşayan sıradan bir Müslüman olarak, ne zaman yaşanan dinin bir çarpıklığını dile getirsem, ne zaman insanların İslam zannedip inandıkları herhangi bir şeyin İslam ile bağdaşmadığını söylesem, ne zaman din adına yapılan kötü ve gereksiz bir uygulamanın İslam’da yeri olmadığını deme cesareti göstersem, ben de çok benzer cevaplar işitiyorum: “Bu kadar İslam alimi yanılıyor da, sen mi doğrusunu biliyorsun?” ya da “Yıllardır kimse bunu fark etmedi de, sen mi şimdi fark ettin?” ya da “Bu kadar insan yanlış biliyor da, bir tek sen mi doğrusun?”
Sayfa 10 - Düşün YayıncılıkKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.