💟 İnsansevengillerdenim 💟
Doğduğum andan itibaren kimseyi yormadığımı söyler annem..beslemek için bile kendi uyandırırmış. Ablamın yemediği ne varsa bana yedirirmiş.Hiç yemek seçmemişim mesela. Oyun oynarken kimse ağlamasın diye hep ben vazgeçermişim. Babamla haber izler annemle örgü yaparmışım.Alınan her yeni giysiyi renk takıntım olmadan ilk
"Yılda ne kadar harcıyorsunuz kitaba?"
"Kitaplar çok pahalı değil mi, el yakıyor."
"En iyisi kütüphaneler..."
"Ben PDF okuyorum."
"Sahaflar candır."
Son zamanlarda birçok defa şahit olduğumuz cümleler. Biri veya birkaçına mutlaka kulak misafirliği yapmış ya da doğrudan yaşamışsınızdır.
Bayıldım, inanılmaz akıcı yazmış anlatım şahaneydi. Mafya romanı olduğu sürece seçici değilimdir ama bunu okuduktan sonra çıta yükseldi. Konu anlatılmış yeterince o yüzden tekrarlamaya gerek yok. Nedir benzerlerinden ayıran özelliği derseniz öncelikle mafya dünyasında sakatlık her açıdan sorundur ama Pakhan öyle özgüveni yüksek bir adam ki müthiş kamufle ediyor durumu. Karakter olarak ayrıca bayıldım, yaşına ve pozisyonuna uygun davranışlar sergiledi ve konu aşk olduğunda adam mafya ağırlığı vs demeden rahatça yaşadı. Ve Nina zorunlu evliliğe rağmen adamdan etkileniyor ve dürüstçe kabullenip ona göre davranıyor. İkiyüzlülük kadının kanında yok bu açıdan çok güzeldi. Mafya prensesi olmamasına rağmen iyi idare etti. Aşk kısmına gelirsek kesinlikle yüzeysel ve zorlama değildi, bu kısmı da güzel işlemiş. Final kısmını pek bir aceleye getirmiş biraz daha uzatsa daha şahane olurmuş. Diğer kitaplarına da devam edicem, tavsiye ederim.
Painted ScarsNeva Altaj · Independently Published · 20221,505 okunma
Öncelikle kitabı Peyami Safa Etkinliğine istinaden okudum. Daha sonra mutlaka okuyacaktım fakat etkinlik bu durumu hızlandırdı ve de çok iyi oldu. Daha önce okumama sebep olan ve etkinliği düzenleyen
ASLI AYDIN ‘ya ve etkinlik için yardımlarını esirgemeyen
İnsan çoğu zaman kendi yaşadıklarını anlatır veya yazar. Gerçekten hissediyorsak anlatılanlardaki hüznü veya sevinci, etkilenir ve anlatılan dünyanın içinde buluruz kendimizi.
Bazen ise başkalarının yaşadığından o kadar etkilenir ki insanlar, kendi acısı gibi anlatır hüzünlü anıları. Kendi hüznü gibi içselleştirir yaşanılanları. İşte
"Niceler sultandı, kraldı, şahtı
Benimle değişti talihi, bahtı
Yerle bir eyledim taç ile tahtı
Akıl almaz hünerlerim var benim."
Aşkın en güzel anlatımını
Cemal Safi Tek Hece Aşk şiiriyle yapmıştır zannımca.
Zira şah da olsan sultan da
Zengin de olsan yoksul da
Alim de olsan zalim de boyun eğdiğin ortak bir şey var: Aşk.
İnceleme Öncesi Giriş Notu: Bu upuzun incelemeyi okumak yerine izlemeyi tercih ediyorum diyenler için: youtube.com/watch?v=sHeIth7...
"49 Numaralı Parçanın Nidası, dönemindeki her kitabı gölgede bırakacak kadar güçlü."
Harold Bloom (ABD'li Eleştirmen)
"Bir virtüözün eseri... Kitabın girift sembolizmi,
Aşk hastalığının belirtileri; baş dönmesi, kalp çarpıntısı, gözbebeklerinin büyümesi, yüksek ateş, depresif ruh hâli, yüksek tansiyon, aşırı hayal kurmak ve son olarak ruhi çöküntüdür...
Hanife
Çıta
Mart & 2023
Tanıdığım biri, kitabevi sahibi.Tüm kitapların tek bir gerçeği ifade ettiğini söylemişti : O da eğer IQ'n belli bir çıtanın üzerindeyse hayat çekilmez olurmuş.Çıta da hiç yüksek sayılmaz.
Çıta öylesine yüksek ki.. Ben de küme düşmemek için son demlerini oynayan, aman bana top gelmesin diğerleri halletsin diyen kaleci misali varlığımı sürdürmekteyim :D
Kitap 1976 ile 1992 yılları arasında Stephen Hawking'in yazdığı yazıların derlemesinden oluşan bir kitap. Birkaç kısım hariç pek dikkatimi çekmedi, zira içinde benim için "bak bu bilgiyi bilmiyordum yeni öğrendim" dediğim bir yer olmadı, belli bir seviyenin üstündekiler için içinde açıkçası pek birşey yok.
Amma velakin bilmek ayrı
Katzenbach'ı çok sevmeme, ve başyapıtı Psikoanalist'i kişisel ilk 20 kitap listemde tutmama rağmen, son 2 kitabından birisi olan Kızıl 1-2-3'ü ancak 200 sayfa okuyabildim. Neden yarım bıraktım? Çünkü Katzenbach bu sefer karakter ve daha önemlisi atmosfer oluşturamıyor. Okuduğum üç kitabına bakarak söyleyebilirim ki yazar olağan, doğal akışları bozulan insanların karşı karşıya kaldıkları tehditler karşısında hissetiklerini, kıstırılmışlık duygularını, çaresizliklerini, çözüm çabalarını ve en önemlisi sorunun çözümü için suç işleyebilen ve böylece yeni bir kimlik kuran ya da kişiliklerinin daha önce görmedikleri bir yönüyle karşılaşan insanların hikâyelerini anlatmayı seviyor. 3 kitaba göre söylüyorum bunu. Psikoanalist'te hem üslûp hem hikâye hem karakter olarak çıta çok yüksek seviyedeyken Tabu'da bir iki gömlek aşağıdan da olsa ilgi çekici olabilen bir hikâyeyle karşı karşıyaydık. Kızıl 1-2-3'te ise bana göre zorlama, oturmayan, olmamış, atmosferi bir türlü oluşmayan bir hikâye okuyoruz. Ne karakterler ne olay ne de katilimiz bir türlü o hissi veremiyor, vurucu olamıyor, ilgi çekemiyor. Bu yüzden bugün az önce kitabı bırakmaya karar verdim. Katzenbach'ın Şizofren ve Profesör kitaplarını biraz da bu sebeple hemen okumayı düşünmüyorum.
Kızıl 1-2-3John Katzenbach · Koridor Yayıncılık · 2014638 okunma
Başkomiser Nevzat ile #kırlangıççığlığı kitabında tanışmıştık.
Şimdi komiserimizin yeni olayları çözüme kavuşturma sürecini okuyoruz.
Ama bende aynı tadı oluşturmadı.
.
3 bölüm 3 farklı olay var kitapta.
Ama bana tanıdık geldi. Çok fazla polisiye okuyorsanız brni anlarsınız. Ayrıca o alışık olduğumuz Ahmet Ümit özgünlüğünü göremedim. Belki de diğer kitaplarında çıta çok yüksek olduğu içindir.
Akıcı mı evet akıcı bir kitap, başlayınca hemen bitiyor.
Bir Ahmet Ümit kitabı olarak değil de normal bir polisiye kitabıymış gibi okumak lazım. Çok fazla Beklentiye girmeyin derim
OKumaya devam ediyorum bu kitabı, ama... ilk üç öyküdeki kalite sebebiyle kitabı okumayı düşünmeyebilecekler için bir not anlamında yazıyorum. Kitabın açılış öyküsü ayrıca kitaba da adını veren öykü. Güray Işık'ın bu öyküsü, yazarın hem edebiyat hem polisiye dediği ve bence çok iyi bir iş çıkardığı çok iyi bir öykü., Bekir edebiyat dünyamızda belki de hemen unutulmayacak bir karakter. Açılış öyküsü olarak çıta bu kadar yüksek olunca devamı da inşallah böyle gelir diyoruz, ki çok şanslıyız: Orhan Pamuk'a Benzeyen Adam adlı öykü Ramazan Atlen'e ait. Çok iyi, ilgi çekici bir konu. Üçüncü öykü ise çıtayı daha da yükseltiyor: Mustafa Şenocak'ın Biz Bize adlı öyküsü aslında benim huzursuz olacağım bir çizgide ilerliyor, fazla şiddet barındıran polisiyeler (ayrıntılı cinayet sahneleri- katil profilleri vb) beni huzursuz ediyor (Amerikan Sapığı adlı garabetin 25 senelik etkisi), Şenocak burada bu çizgiden çok içeri girmiyor, ama rahatsız edici bir yerde yürüyor benim açımdan. Sonuç: Çok iyi bir öykü. İlgi çekici. Şaşırtıcı.
Şimdilik bu kadar okudum. Kitabın devamını merak ediyorum. Çok iyi bir seçki gibi görünüyor. Kitaba şans verilmeli, verilebilir.