l Aslen Lübnan'lı olan ve henüz çocukken ailesi ile birlikte ABD'ye göç eden Cibran'ın hayatı Beyrut, Boston, Paris ve New York kentleri arasında geçer. İşte bu kitabı da Boston'da yaşadığı yıllarda bir göçmen gazetesinde yazdığı deneme ve öykülerinin alınarak hazırlanmış.
l İnsana, duygulara, yozlaşan insanlığa, inanca dair
Herkese merhabalar
Bu akşam sizlerle Ercan Kesal kaleminden Peri Gazozu ile buluşturmak istiyorum.
Peri Gazozu
İstiyorum ki yazarımıza bir değinelim.
Ercan Kesal
Sosyoloğ, Doktor , Oyuncu , Senarist, Yazar daha ne diyebilirim. Bizler için kıymetli bir değer. Çok yönlü başarılara sahip ve üretken bir kişilik. Ama çok geç tanınmış olmasına
İnce Memed tadında etkileyici bir roman olarak hafızama kazındı. Kullandığı yöresel dil, roman da geçen bazı kelimeler beni çocukluğuma götürdü. Okurken bilmediğiniz kelimelerin anlamını cümlenin içinden kendinizde çıkartabileceksiniz ve merak edip yine de araştıracak olursanız ki Türk Dil Kurumunun genel sözlüğünde değil de derlemeler sözlüğünde o kelimelerin yörelere göre hangi manalarda kullanıldığını göreceksiniz. Çelo'nun köy yerinde yaşadığı dramı içiniz cız ederek okuyacaksınız. Sadece kendime değil de ülkenin okuyamama kültürsüzlüğüne bir kez daha hayıflandım. 1971 Türk Dil Kurumu ödülünü alan bu kitap - sonuna kadar hakketmiştir- kaç kişi tarafından biliniyor. Hatta Abbas Sayar ne kadar biliniyor? Buna en güzel cevabı 1000Kİtap istatistikleri veriyor. An itibarıyla 1000Kitap'ta okuyan dokuzuncu kişiyim.
Türkiye’nin maarif davası nasıl sürdürülmeli onu anlatmış olan yazarımız. Kitap farklı bölümlerden ele almış olmakta birlikte ve konferanslarından oluşan derlemeler mevcut birbirini tekrar eden bölümler ve düşünceler var okurken zorlanacağınız mevcut bölümler olacak herkes eğitimin sistemini düzeltmekten bahsediyor şu günlerde (günümüz) İşte bir
Aylin Balboa, bize yokluklar yoksunluklar üzerinden -muhtemelen otobiyografik- bir roman bağışlıyor, acılarla yontulmuş bir zihnin trajikomik söylevine ortak ediyor.
Babam öldü demiyor, 60 yaşından sonra konuşmayı bıraktı diyor, kara haberler karşısında Afrika kıtası yokmuş gibi davranıyor, ‘İyi misin neyin var?’ sorularını, çişim var, diye cevaplıyor, bir sabah uyandığında kendini yatağında bulamıyor, çıkıp sokak sokak onu arıyor, bardağın dolu ya da boş olmasını umursamıyor. Bir bardakta su varsa alıp içiyor, sonra zihninin kuytularına gömülüyor yeniden. Sonra kuyulardan bahsediyor, bir başkasının yüzüne bakarken kaybolacağınız kuyular, belki bilirsiniz.
Ağlattı ağlatacak derken kahkahaya boğuyor, sonra o malum buruk tebessüm kalıyor dudaklarda. Bir kadınının, bir genç kızın, bir çocuğun gidenlerin ardından kendi yaralarını eşelemesine tanık ediyor bizi.
Kitabın insan olarak bir öznesi yok, bu kitaptaki özne bir insanın içi, hissettikleri, hissettiklerinin hissettikleri, yazarın kafası ve kafasının içindekiler. Bence kitabı güzel yapan şeylerden birisi de bu. Bayılıyorum bu kafaya..
Şu ana kadar yazdığı kitapları okudum, okumuş olmamın burukluğuyla okudum. Çünkü hüznün mizahını yapan derlemeler bana hep beni hatırlatıyor.
Bir yaranız varsa kanamaya başlayacak, eğer yaranız yoksa bilmiyorum ne hissedersiniz.
Lütfen daha fazla yaz, sevgili Aylin.
Yaşamın kıyısında ölümün ötesinde yalnızlığa sürüklenerek ilerleyenler tanrınını varlığı ve hiçliği içinde boğulurlar. İster Aziz olun ister Bilge varacağınız son nokta ötesine geçemediğiniz kendinizde oluşturduğunuz ahenkle dans eden ruhunuz olur ! Melankoli ruhları müzik ise acılarınız dindirir ! Gözyaşları gökyüzüne ulaşsada sonucu ne olur bilinmez. Kendi ışığınızda fakirlik size bahş edilmiş durum gibi görünsede sizler dilencilikle bunu en ucraya taşıyabilirsiniz. Çünkü sonunuz kendiniz getiriyorsunuz! İ
Andre Aciman'ın yayına hazırladığı proje. Aciman'ın da aralarında bulunduğu 28 yazar Marcel Proust'un yazdığı "Kayıp Zamanın İzinde" serisindeki en beğendikleri bölümleri alıntılamışlar ve kendi açılarından yorumlamışlar.
Bu kitap için bir nevi "Kayıp Zamanın İzinde okuma rehberi" de diyebiliriz. Marcel Proust olağanüstü yazar ama yazılanlar arasında sürekli olarak farklı isimler, farklı yerler, belki okuyucunun fazla önemsemeyeceği ayrıntılar olduğu için okuyucu metinden kopabilir.
Kitapla ilgili en güzel detay, metinler verilmeden önce sahnenin bilgisinin verilmesi ve daha öncesi ile ilgili hatırlatma yapılmasıdır. Malum Proust'un orijinal metinlerini okurken hangi sahnenin nerede başladığı tam olarak belli olmaz. Zaman içinde ortamdan ortama salınırız, o nedenle böyle derlemeler okuyucunun dikkatini daha çok çeker.
Bu kitap "Kayıp Zamanın İzinde" okumadan da okunabilir ama şahsen seriyi okuduktan sonra en hassas yerleri için okunmasının isabetli olacağını düşünüyorum.
Proust ProjesiAndré Aciman · Sel Yayınları · 201031 okunma
türlere, cinslerin sadece kolaylık olsun diye oluşturulmuş yapay derlemeler olduğunu kabul eden doğa bilginlerinin yaklaştığı gibi yaklaşmamız gerekecektir. bu pek de iç açıcı bir bakış açısı olmayabilir ama en azından tür teriminin o keşfedilmemiş ve keşfedilmesi mümkün olmayan özünü boş yere aramaktan kurtulmuş oluruz.
Nur Mesleğinin Hizmet Prensiplerini ihtiva eden "ESASAT-I NURİYE" isimli bu kitab, başta Risale-i Nur Külliyatı üzerinde ihtisas kazanan ve tahkik usulüyle kırkbeş senedir toplama ve derlemeler yapan muhterem Rüşdü Tafral Ağabeyimiz ve İTTİHAD İLMÎ ARAŞTIRMA HEYETİ tarafından uzun bir araştırma ve inceleme neticesinde titizlikle
Jane Austen'nin hiçbir kitabını okumamanın verdiği utançla inceleme yapıyorum.
Karşıma çıktı ve okumak istedim sonradan anladım ki
Jane Austen'nin kitaplarından en dikkat çeken ve altını çizeceğiniz alıntıların toplamıymış. Kitaplarını okuyan okurlar için iyi bir derleme olmuş. Ama okumayıp duvar yazısı yapmak için kullanacak kişiler içinde ideal( valla benim niyetim bu değildi). Bazı fikirlerine katılmasam da listeye artık
Jane Austen kitabı alma zamanı geldi. İyi okumalar
Hayata Geç KalmaJane Austen · Aylak Adam Yayıncılık · 2016696 okunma
Sade ve makul bir adam] bilimden kendisine nasıl yaşaması gerektiğini söylemesini bekler. Ailesine, komşularına ve diğer topluluklardaki insanlara nasıl davranması gerektiğini, arzularını nasıl kısıtlaması gerektiğini, neye inanması ve neye inanmaması gerektiğini ve daha nicelerini... Peki bilim ona bu konularda ne söyler? Bilim ona muzaffer bir edayla Dünya ile Güneş arasında kaç milyon mil olduğunu, ışığın uzayda nasıl hareket ettiğini, ışığın saniyede kaç milyon eter titreşimine yol açtığını anlatır. Ona, sesin havada kaç titreşim yarattığından, Samanyolu'nun kimyasal bileşenlerinden, yeni element helyumdan, mikro organizmalardan ve onların artıklarından, elektriğin elde toplandığı noktalardan, X ışınlarından ve benzerlerinden bahseder. "Ama ben bunları istemedim" der, sade ve makul adam, "ben nasıl yaşamam gerektiğini bilmek istiyorum." Bilim cevap verir: “Senin istediğinin ne önemi var ki?"
İstiklal harbinin en kritik gecelerinde bile kitap okuyordu. Vefatından sonra tereke hakimliği tarafından tutulan kayıtlara göre, o sırada kütüphanesinde bulunan, not alarak, işaret koyarak okuduğu kitap sayısı, 7333 adetti.