"Bana bir şey yasak edildi mi, o şeyi derhal yaparım." - Carmen (sayfa 59)
1. Prosper Merimee Kimdir?
Fransız yazar, arkeolog, tarihçi, çevirmen
Prosper Mérimée, 1803’te Napolyon dönemi Paris’inde doğdu. Ressam anne baba ve entelektüel yakın çevresi sayesinde okumaya meraklıydı. Dil öğrenmeye yatkın olması sebebiyle küçük yaşlardan itibaren
“ Güzellik ve onu görebilecek gözler var oldukça kimse Eros’tan kaçamamıştır, kaçamayacaktır. ” -Longos
1. Giriş:
Bu yazı yalnızca kitaba dair değildir. Yazarın hayatı hakkındaki söylentilere, kitabın yazıldığı döneme ve dünyaya ilişkin bilgilere, öykünün esin kaynaklarına, kendisinden sonra kimleri etkilediği ve nelere ilham olduğuna dair
Felsefede, politikada, edebiyatta ya da sanatlarda olağanüstü olan tüm insanlar, melankoliktirler. (Aristoteles)
Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar
Fyodor Dostoyevski külliyatı okuma maratonumun 8. kitabına inceleme yazmadan önce yazarın kendisine olan saygımın her eserinde giderek arttığını belirtmek istiyorum. Dostoyevski'nin sürgün cezasından sonraki yazdığı eserlerde edebi kişiliğinin ve dilinin daha da gelişip güçlendiğini fark etmemek elde değil.
Dostoyevski'nin
YouTube kitap kanalımda Shakespeare'in hayatı, mutlaka okunması gereken kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: ytbe.one/rGxh2RVjmNU
Nazar boncuğu nesnesini hiç sevmem, çünkü nazarın boncukça bir karşılığı yoktur. Ama edebiyatta bazı nazar boncukları var ki, üstüne saatlerce sosyal mesafeli bir ortamda
Kitap okumaya yeni başlamış ya da ilk kez Dostoyevski ya da Tolstoy okuyacak arkadaşlara naçizane ufak tavsiyelerim olacak:
Örnek verecek olursak: Tolstoy'u okumaya başlayacaksınız kalkıp en kült eserleri olan Anna Karenina veya Savaş ve Barış gibi eserlerinden başlamayın. Önce Tolstoy'un üslubuna alışmak için İnsan Neyle Yaşar veya Ivan İlyiç'in Ölümü'nü okuyun. En son Savaş ve Barış'ı okuyun. En ağır eserini ilk başta okumak koşuya başlamadan finali görmek için kestirmeden gitmeye benzetebiliriz. Sonra dili ağır geldi, okuyamadım yarım bıraktım nidalarını çok duyuyoruz. Bu sizin klasik edebiyata soğuk bakma fikrinizi çabuklaştıracak bir olaydır.
Aynı şey Marquez, Bulgakov içinde geçerli. Marquez'i Yaprak Fırtınası veya Albaya Mektup Yok gibi öykülerini okuyarak başlayabilirsiniz. En son finalde okuyacağınız eseri Yüzyıllık Yalnızlık veya Kolera Günlerinde Aşk olsun. Bulgakov okuyacaksınız Köpek Kalbi veya Ölümcül Yumurtalar ile başlayın. En son Usta ile Margarita'yı okuyun. Dostoyevski okuyacaksınız. Yer Altından Notlar veya Kumarbaz veya Öteki ile başlayın. En son Suç ve Cezayı okuyun.
Eğer Jorge Louis Borges okuyacaksanız; Hayaller ve Hikayelerden başlayın. En son Alef yada Kum Kitabını okuyun. Özellikle felsefi eserlerde bu dahada önem taşıyor. Sonra yazardan soğumak kaçınılmaz oluyor. Umarım faydalı olur. Keyifli okumalar :)
DİPÇE :
Tanpınar, tıpkı Marcel Proust gibi, şimdiki zamanı da içinde alan derin bir zamanın peşindedir. Bergson’a göre, bu derin zaman; geçmişinin hâli hazırladığı, fakat sebebini tayin etmediği bir yeni hâldir, şimdiki zaman bir yeni hâli içinde taşır; yeni hâl geçmişi saklamakla beraber onu bir de kendine göre değiştirip yenileştirir ve yeni
Kazım Taşkent Klasik Yapıtlar dizisinden okuduğum 5. kitap Bukleye Tecavüz oldu. Şiirin detaylı okuma ve incelemesini İngiliz edebiyatı dersim için yapmıştım, o zamandan beri bu şiiri okumaktan ve hatta dinlemekten çok keyif alıyorum.
Siz de buradan dinleyebilirsiniz:
youtube.com/watch?v=JoNN7Bd...
Alexander Pope, 18.yüzyıl başlarında
Kitabı 3 ay önce okumuştum çok beğenerek tabiki.. 3 ay önce okuduğum bir kitap için inceleme yazmak pek sağlıklı değil açıkçası bu yüzden kitabı ikinci kez okuduğumda bu incelemeyi genişletip tekrar paylaşacağım. İnceleme yazmak istememin sebebi bu alıntı:
"Ey canımın güftesi,
denize hiç bakmadık, hatırla,
Tek pencereli bir odada
elma yedik
6. Durak: Albertine Kayıp
"Modemoiselle Albertine gitti" giriş cümlesi ile başlıyor kitabımız, bildiğimiz üzre Albertine Marcel'in üçüncü aşkı, daha önce Gilbert sonra Orianne ve Albertine tabii bunlar aslar çerezleri saymıyoruz. Kayıp Zamanın İzinde serisinde Albertine ismi 2360 kez geçiyor- muş ( ben saymadım).
Albertine Kayıp kitabı
“…çünkü ben gördüğüm her şeyde haz buluyordum, umut değil! Ve görmek için yaşamaya devam ediyordum.” -Kassandra
1. Giriş:
Bu yazı yalnızca kitaba dair değildir. Yunan Mitolojisi ekseninde Homeros’a, onun kaleme aldığı destanlara ve o destanlarda yer alan olaylara dair bütünleyici bir yazı olması amaçlanmıştır. Christa Wolf’un romanına konu olan
``
Klasik edebiyatta aşk, beşerî duygulardan tamamen soyutlanmış ulvî bir aşktır. Bu aşkın manası o kadar derin ve muğlaktır ki kitap okumakla veya ilim tahsil etmekle idrak edilemez. Hiçbir kalem aşkın sırlarını satırlara dökemez. Zahiri ilimleri okumak veya mektep tahsil etmek, kaynağı gönül olan aşkın manasına erişmede yetersiz kalır. İnsanları bu manaya eriştirebilecek tek köprü gönüldür. Ancak gönül yoluyla aşkın sırlarına vâkıf olunabilir.
``
Edebiyatın büyük şairlerinden Cahit Sıtkı Tarancı. Bu şiir kitabını okumadan, seneler önce
Ziya'ya Mektuplar kitabını okumuştum ve Cahit Sıtkı'nın o hassas, yaşamla ölüm arasında sıkışmış güzel ruhuyla orada tanışmıştım.
Yakın arkadaşı Ziya Osman Saba'ya yazdığı mektupları okumuş olduğum için, şiirleri bende daha çok anlam kazanmış oldu.