Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Eşlere "geçim ehli" olması söylenir. Geçim ehli olmak, korku kültüründe "güçlü olana itaat edip onun sözünden çıkmamak" anlamına gelir. "Erkeğinden korkan kadın" makbul kadındır; böyle kadına güvenilir. Evli kadının evde ne yapacağı, kiminle nasıl konuşacağı yörenin gelenek göreneklerine göre belirlenmiştir. Kadın bu evlilik ilişkisinde sosyal bir kimlik, yani yüz olarak tanımlanmıştır. Bu tür evlilikte insanın özü olan can yalnızdır, bir kenara itilmiştir. Ve bu evlilikte doğup bu ortamda büyüyen çocuk, korku kültürünün şanlonunu, farkına varmadan devam ettirir. Çok ender durunlarda, yaşamın olgunlaştırdığı biri ne olup bittiğinin farkına varır. Büyük bir çaba harcayarak korku kültürü şablonunun denetiminden kurtulur ve sevginin içinde yeşerdiği bir ortam arayışına girer.
Reklam
Bende de...
Yeni medeniyetleri tanımak, gelenek ve görenekleri, inançları, yaşantıları bilmek her zaman bende merak konusu olmuştur.
Genel inançlar sayesinde bütün çağların insanları gelenek , düşünce ve adetlerden oluşan bir ağ ile çevrelenmiştir; bunların boyundurluğundan kaçamayan insanlar daima birbirlerine benzerler.
"Gelenek! Onur! Disiplin! Mükemmellik! "
Sayfa 6 - Bilge Kültür SanatKitabı okudu
ÇİÇEKLER NEDEN SOLAR
''Bir çiçek büyüyecek Bir satıcı onu kesecek Sana verecek Sen onu alıp gidecek Ya bir kadına Ya bir yalana Ya bir ölüye verecek Çiçek buna gülecek Bir çiçek bir ölüye gidecek De Ölü sevinecek, ya da gülecek Biri birine kendini gösterecek Ve Gecikince, elinde bir çiçek Özür dileyecek Gül, sen gül buna gül, gül Bu gelenek, bu kural, Bu kadın, bu ölü, bu gecikmeler Toplumsal''
Reklam
Korku Kültürü'nün 'bilge kadınları', evlenecek genç kadına nikâhta kocasının ayağına basmasını önerir ve ilave ederler; "Erkek kısmı kadir kıymet bilmez, ayağına sen bas ki, senin dediğin olsun! Unutma, kadının fendi erkeği yendi!" Temel anlayış şudur: Evlilik bir denetleme, kontrol edip yönlendirme ilişkisidir. En önemli soru şudur: "Bu ilişkide güçlü taraf kim olacak?" Güçlü olandan korkulmalı, çekinilmelidir. O, "BEN bilirim" diyecek, diğerleri de, "Evet, siz bilirsiniz," diyecektir. Eşlere 'geçim ehli' olması söylenir. Geçim ehli olmak, Korku Kültürü'nde 'güçlü olana itaat edip onun sözünden , çıkmamak' anlamına gelir. 'Erkeğinden korkan kadın' makbul kadındır; böyle kadına güvenilir. Evli kadının evde ne yapacağı, kiminle nasıl konuşacağı yörenin gelenek göreneklerine göre belirlenmiştir. Kadın bu evlilik ilişkisinde sosyal bir kimlik, yani YÜZ olarak tanımlanmıştır. Bu tür evlilikte insanın özü olan CAN yalnızdır, bir kenara itilmiştir. Ve bu evlilikte doğup bu ortamda büyüyen çocuk Korku Kültürü'nün şablonunu farkına varmadan aynen devam ettirir. Çok ender durumlarda, yaşamın olgunlaştırdığı biri ne olup bittiğinin farkına varır. Büyük bir çaba harcayarak Korku Kültürü şablonunun denetiminden kurtulur ve sevginin içinde yeşerdiği bir ortam arayışına girer.
138 syf.
·
Puan vermedi
·
34 saatte okudu
Allah'ı Sevmek ve O`nun Tarafından Sevilmek
Kitap çok güzel bir duayla başlamış; "Allah'ım Bana seni sevmeyi, Seni sevenleri sevmeyi ve beni sana yakınlaştıracak şeylerin sevgisini nasip eyle." diye.. Girizgâhı bu güzel duayla yapmak yerinde olmuş. Mübarek Ramazan ayında kabul olur inşaAllah dualarımız.. Gelenek Yayınları tarafından Said Alpsoy'un kaleme aldığı Allah
Allah'ı Sevmek ve O'nun Tarafından Sevilmek
Allah'ı Sevmek ve O'nun Tarafından SevilmekSaid Alpsoy · Gelenek Yayıncılık · 2006109 okunma
Nitekim gelenek (gelen-e-ek) Geçmişin tekrar edilmesi değil, derin köklere sahip yaşayan bir organizmanın yeni ufuklara doğru yükselmesi ve hayatiyetini devam ettirmesidir
‘Gelenek ve önyargı seviyesinin üstünde uçmak isteyen kuşun kanatları güçlü olmalıdır. Zayıf kuşların yara bere içinde, yorgunluktan perişan olmuş halde yere düştüğünü görmek çok acıklıdır.’ 
Sayfa 136Kitabı okudu
Reklam
Kilise ve Papalık makamı, bir taşla iki kuş vurma peşinde.
Krallar'a ve İmparatorlar'a ait bir şeref olan ayak öptürme geleneği bu dönemden sonra Papalar'ın ayaklarını öpmeye dönüşmüştür. Böyle bir uygulama dokuzuncu yüzyılda yaşanmıştır: Platina'dan* aktarıldığına göre eski bir gelenek olarak Papa'ya ziyarete gelenler Papa IV. Leo'nun ayaklarını öpmek zorundaydılar: [Bu gelenek] Papa'nın ellerinin bir kadın tarafından öpülerek hastalık bulaştırıldığı bahanesiyle uydurulmuştu. * Platina: 9. yüzyılda Büyük Charles döneminde tutulmuş Burgundia tarihiyle ilgili kayıtlar, bir bölgenin ve orada yaşayanların tarihleriyle ilgili tutanaklar.
Sayfa 80 - Mahya Yayınları – 2. Baskı, İstanbul / Aralık 2012Kitabı okudu
"Bütün bu gelenek görenek adını verdikleri şeylere sersemce bağlı olan bu adamlardan ne kadar nefret ediyordum. "
Sayfa 7
Kıymetli gelenek :) lise yurtlarında da görmek mümkün :)
Bir bakıyordunuz, bir acemi çaylağı (üniversiteye yeni gelenlere böyle deniyordu) hoş geldin babında tartaklamış (günümüze dek korunmuş kıymetli bir gelenek)...
"Amasya, milli bir ayaklanmanın beşiği olmaya elverişli bir yerdi. Uzun ve seçkin tarihi boyunca hep özgürlük ruhuna bağlı kalmıştı. Moğol istilasından kurtularak bir süre Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti olmuştu. İstanbul'un alınmasından sonra da veliaht şehzadenin Amasya'da eğitim görmesi ve şehirde valilik yapması gelenek haline gelmişti."
Sayfa 209 - Altın KitaplarKitabı okudu
O yıllarda bahçelerin cümle kapılarında çift tokmak bulundurmak yaygın bir gelenek olmuştu. Kadınlar kapıya gelince -kendi ruhlarına uygun buldukları ve tiz ses çıkaran- gül motifli tokmağa, erkekler de tam aksine -gürültülü ses çıkaran- aslan motifli tokmağa el atıyorlar, böylece ev sahibi kapısına gelenin erkek mi, kadın mı olduğunu tokmak sesinden anlayabiliyor ve ona göre kapıyı ya haremden birileri açıyor, yahut misafir için selamlıkta hazırlık başlıyordu.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.