Merhabalardan bir demet. Spoi ve Gilleri bulunmamaktadır.
Bir okurdan da görüp uyguladığım gibi önce yazarı araştırır, okur, tanıyabildiğim kadar tanırım...
- Biz şairi biliyoruz sen kitaba geç.
Baaalım ne kadar tanıyorsun. Çay kahve al istersen, biraz uzun. Dikkat et çenen çıkmasın, çünkü çok şaşıracaksın. Ööle şaşıracaksın yani.
Eğitim,
Sabiha Sertel ve Zekeriya Sertel tarafından çıkarılan Resimli Ay adlı edebiyat gazetesinin 1929 yılı Haziran-Temmuz sayılarında "Putları Yıkıyoruz" başlıklı, imzasız iki yazı yayımlanır. Dönemin ortamına getirdiği yeni edebiyat anlayışı, edebi çevrelerce (salt hasetlik münasebetiyle) pek hoş karşılanmayan bu isimsiz kahraman Nazım'dan
"Cumhuriyet yasaktı benim gençliğimde. Şimdi cumhuriyetçi olmamak yasak.” der bu otobiyografisinin daha başlarında Rıfat Ilgaz. Kuşağının tüm çilesini özetler bu tek cümle. Genç Cumhuriyet’in yetiştirdiği ilk okumuş kuşağın her yaptığından korkulacak, her hareketinde hata aranacak, başı dertten kurtulmayacaktır.
İster anlı şanlı İsmet Paşa
İzmir'in dağlarında çiçekler açar,
Altın güneş orda sırmalar saçar.
Bozulmuş düşmanlar hep yel gibi kaçar, Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa;
Adın yazılacak mücevher taşa.
Hüsn ü Aşk
"Gayret dedi Aşk’a ey birâder
Gel yol eri yolda olmak ister"
Besmele-Hamdele-Salvele..
Merhum Şeyh Galib Hazretlerini Rahmetle yâd edelim. Hamd ile salvele getirip evvala; Hazretin ruhuna bir Fatiha armağan edelim.
Elimden geldiğince ve kalemim yettiğince, bu şaheseri terennüme ve dahi izaha yelteneceğim. Haddimiz ile
🕊️
#Lozan💯Yaşında🇹🇷
İmza töreninden bir anı:
24 Temmuz günü barış konferansına katılan kurulların kaldığı oteller, ana caddeler, üniversite çevresi renk renk bayraklar, çiçekler ile süslenmişti. Tören 15.00'te başlayacaktı. Saat 14.00'te Lozan Palasın önünde büyük bir kalabalık birikmiş, delegeleri götürecek otomobiller kapının önünde sıralanmışlardı.
Otelin holü danışmanlar, uzmanlar, gazeteciler, fotoğrafçılar, kameramanlar ve sivil polislerle doluydu. Gazeteciler, sivil polisleri kabalıklarından tanıyorlardı.
İsmet Paşa salondan içeri seslendi: "Hanımcığım. İffet Hanım geldi."
"Geliyorum."
Kapı açıldı, Mevhibe Hanım yatak odasından çıktı. Başında siyah bir şapka, üzerinde çok şık pardesü, kolunda zarif bir çanta vardı.
İsmet Paşa hayranlıkla baka kaldı:
“Barış kadar güzelsin."
Şık, zarif, sağlıklı, kibar, çağdaş görünümüyle yeni Türkiye'yi temsil ediyordu. Çarşaflı, peçeli, topuksuz ayakkabılı, başı önünde yürüyen, ürkek Mevhibe çok geride, ezelde kalmıştı…
(24 Temmuz 1923 anısına)
Kaynak:
...Gücünü tarihten alan bir roman...
Merhabalar... Yine hiç aklımda olmayan ama kitaplığımda okunmayanlar kısmında görüp de okumuş olduğum Ayşe Kulin eseri olan
Nefes Nefese'nin incelemesini yapmak istiyorum kendimce. Kitabı beğendim beğenmesine ama yaşananlar, karakterlerin evhamları ( tabiki haklı olarak ) her an tetikte olmaları, adeta bıçak
“Esir Şehir” serisinin üçüncü ve son kitabı “Yol Ayrımı”. İlk kitap “
Esir Şehrin İnsanları”nda, biraz tesadüfen de olsa Kuvayi Milliye safına geçen zengin paşazade Kamil Bey üzerinden Kurtuluş Savaşı’nın başlangıç yıllarını, İstanbul’un işgal altında olduğu ve Anadolu’daki mücadelenin henüz yeni filizlendiği o dönemi öğrenmiştik. İkinci kitap “
Lozan Antlaşması hakkında bir çok kitap yazıldı. Gizli maddeleri var dendi, yüz yıl sonunda antlaşma geçersiz olacak denildi, hezimettir-zaferdir falan denildi de denildi. Ama hiç kimse gerçekleri anlatmadı. İşte bu eser size Lozan Antlaşmasını gerçek bir şekilde hem de belgelerle anlatacak.
Sevtap Demirci ile üniversitemizdeki bir konferansta
25 Kasım 1925'te kabul edilen yasaya göre Türk milletinin "umumi serpuşu"nun şapka olduğu resmen ilan edildi. Kanuna muhalif kalan tek kişi, Bursa'nın sakallı mebusu Nusreddin Paşa idi.
İhtiyacı karşılayabilmek için devletin son üç yılda yaptığı ihracatından daha yüksek bir meblağ ödenerek İtalya'dan şapka getirtildi. Şapkalar ellişer lira bedelle (ortalama bir memur maaşının iki katı) ve bir yıla yayılan taksitlerle bütün memurlara satıldı. Şapka giymek, yani değişmek bir talep değil emirdi; giymemenin müeyyidesi vardı. Başbakan İsmet İnönü'nün imzasıyla bütün vilayetlere emirnameler gönderilmişti. Dünya tarihinde bir ilk gerçekleşiyordu; kanunla bütün millete şapka giydiriliyordu.
Besmele-Hamdele-Salvele..
Merhum Şeyh Galib Hazretlerini Rahmetle yâd edelim. Hamd ile salvele getirip evvala; Hazretin ruhuna bir Fatiha armağan edelim.
***
Ey şair! Şimdi çağın icbarına ses ver.. Komşun duvarında istinad olmuş gibi komşundur şu hayat. Hapsetsen kendini söyle ne çıkar? Bir bardak yetişir de sana ihtarını infaz eder; "daya
İsmet Paşa'nın başlangıçta Milli Mücâdele'ye inanmadığını Kâzım Karabekir'e: “Çiftlik kuralım; Kâzım Ağa, İsmet Ağa olalım!..”
AÇIKLAMASI:
Burada böyle kısaca temas edilmiş olan bu mes'elenin tafsilâtı şudur: Kâzım Karabekir, 30 Ekim 1918 tarihinde “Mondros Mütarekesi”nin imzâlanışını anlattıktan sonra şöyle demektedir: “İstanbul'da ilk
Numan Menemencioğlu :
...
"Paşa, sen Kürtçe bilir misin ?" İsmet Paşa şaşırmıştı. Ne diyeceğini bilmiyordu.O bir şey söylemeden ben araya girdim ve hemen,
"Ekselans, biz Kürtçe bilmeyiz. Zaten bizde Kürtçe konuşulmuyor ve böyle bir dil de yoktur, 'dedim .Cuhurchill adamlarından birine sordu.
'Öyle mi Mister, Kürtçe diye
Eğer bir ülkede adalet yozlaşırsa, o memleketin dibi oyulmuş demektir. Adaleti çökmüş bir milleti yok olmaktan hiçbir güç kurtaramaz. Kanun karşısında eşkıya İnce Memed de birdir, Başvekil İsmet Paşa da…
...
O gün bugündür, ... s.630