Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mahkeme Kapısı

Sait Faik Abasıyanık

Mahkeme Kapısı Hakkında

Mahkeme Kapısı konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

"(...) İşte, bizim kaplamaları söktüğümüz, harabeleri yıktığımız, gelinlik sandıkları parçaladığımız, marsık hasretiyle kapkara karardığımız günlerde işlenen bir cinayeti bugün mahkeme salonunda dinlerken, dışarda baharın, Pastane'nin yan yollarından birinde kedi yavruları güzelliği ve sevimliliği ile oynaştığını görüyor, hemen hemen bu cinayeti bir film seyreder gibi seyre hazırlanıyordum." -"Bu Senenin Meşhur Karakışı Cinayeti" adlı yazıdan- Kalemini yontup açtıktan sonra öpecek kadar yazıya bağlı olan Sait Faik Abasıyanık hayatı boyunca yazdı. Öykü, şiir, roman yazmadığı zamanlarda çeşitli dergilere, gazetelere yazılar yazıyordu. Bu kitapta yer alan 26 yazıyı Haber gazetesinin "Mahkemelerde" adlı sütunu için 1942'de kaleme almıştı. Mahkeme kapılarında sürüp giden dramlarda, gülünç olaylarda, sıradan davalarda yine insanı bulup çıkaran Sait Faik'in yazıları okurun damağında gerçek bir öykü lezzeti bırakıyor.
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 41 dk.Sayfa Sayısı: 165Basım Tarihi: Temmuz 2019İlk Yayın Tarihi: Mart 2011Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
ISBN: 9786053327592Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 53.5
Erkek% 46.5
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Sait Faik Abasıyanık
Sait Faik AbasıyanıkYazar · 40 kitap
Sait Faik Abasıyanık ya da Sait Faik (18 Kasım, 22 Kasım ya da 23 Kasım 1906 -11 Mayıs 1954), Türk öykü, roman ve şiir yazarıdır. Türk hikâyeciliğinin önde gelen yazarlarından sayılan Abasıyanık, çağdaş hikâyeciliğe yaptığı katkılarla Türk edebiyatında bir dönüm noktası sayılır. Modern Türk hikâyeciliğinin öncülerinden olan Sait Faik, getirdiği yeniliklerle "kökü kendisinde olan" bir yazar olarak kabul edilir. Klasik öykü tekniğini yıkarak doğayı ve insanları basit, samimi, hem iyi hem kötü taraflarıyla oldukları gibi fakat şiirsel ve usta bir dille anlatmıştır. Bunu yaparken diğer çoğu Cumhuriyet sonrası sanatçısı gibi Batı'daki gelişmelere bağlı kalmamış, hiçbir edebî anlayışın etkisinde hareket etmemiş ve belli bir tarzın takipçisi olmamıştır. Toplumun problemlerine değil bireyin toplum içindeki sorunlarına yönelen yazar, öykülerinde çoğunlukla kendisinden yola çıkıp bireyler hakkında yazarak insan gerçeğini anlamaya çalışır. Çoğunlukla şehirli alt sınıfın hayatını yazan Abasıyanık, balıkçı, işsiz, kıraathane sahibi gibi karakterleri anlatır. İnsanların yaşama biçimlerini, isteklerini, tasalarını, korkularını ve sevinçlerini irdeleyerek, toplum meselelerinden çok "insanı ele alan sanatçılar" sınıfında yer alır. 1930'larda başladığı yazı hayatı boyunca "sorumlu avare", "gözlemci balıkçı", "çakırkeyf sirozlu", "küfürbaz şair", "müflis tacir", "züğürt yazar", "hamdolsun diyemeyen rantiye", "anadan doğma çevreci" gibi sıfatlarla anılan Abasıyanık'ın tüm yazdıkları bir şair duyarlılığı içermektedir. Hikâye, roman, şiir yazan, çeviriler ve röportajlar yapan sanatçı bütün bu türleri kendine özgü tarzı ile kaynaştırmıştır. Yazarın, anlık heyecanlarını yansıtan izlenimci ve fovist ressamların üslubunu anımsatan bir tarzı olduğu söylenmiştir. Kendi özgün dilini oluştururken André Gide, Comte de Lautréamont, Jean Genet gibi isimlerden etkilenen Abasıyanık, kendisinden sonra gelen Ferit Edgü, Adalet Ağaoğlu, Demir Özlü gibi pek çok yazara da öncülük etmiştir. Ölümünün ardından Burgaz Adası'ndaki evi müzeye dönüştürülen yazar adına her sene öykü ödülü de verilmektedir.