Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.6
Müberra Ünal
Müberra Ünal
@muberrask
4 Mayıs 2005
56 okur puanı
Nisan 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Kardeşimin hikayesi kitap yorumu
SPOİLERSİZ KİSİM
Bu kitap hakkında söylenecek çok şey var ama benim gücüm yeter mi bilmiyorum.. Öyle muhteşem bir kitap ki. Livaneli'den okuduğum ilk kitaptı ve çok çok eminim ki son olmayacak. Yazım dilini çok çok sevdim. Aşırı akıcı. 2 3 günde bitirdim. Kitabı elimden bırakamadigim icin gazeteci kizin uyudugu yerlerde ben de kalkip yatağıma
Kargalar Meclisi İnceleme SPOİLER
Evet. Bu kitabın birkaç incelemesini okudum ve kitap hakkındaki düşüncelerimde yalnız olduğumu fark ettim. Grishaverse'e Gölge ve Kemik serisiyle başlamıştım. Ve o seri asla beklentimi karşılamamıştı. Ama ben yine de Bardugo ya bir şans daha vermek istedim çünkü Grisha evreni gerçekten güzel bir evren. Ve Kargalar Meclisi hakkında da olumlu
Çavdar Tarlasında Çocuklar İnceleme ve Yorum
Kitap çok değişik. Daha doğrusu ana karakterimiz çok tuhaf biri. Sürekli bir şeyler yapmak istemesi ama asla yapmaması canınızı sıkabiliyor. Bazen anlamsız şekilde sinirlenebiliyor ana karakterimiz. Kimseyi sevmiyor. Ne istediğini bilmiyor. Hayaller kuruyor ama gerçekleştirmiyor. Panik atak hastası. Anlayacağınız kitapta bu karakterin iç dünyasını okuyup duruyorsunuz. Kitabın vermek istediği bir mesaj yok varsa da ben anlamadım sanırım. Bana hiçbir katkısı olmadı boşa zaman harcadım bu kitabı okuyarak. Başlarda karakterin söylediği şeyler komiğime gidiyordu ama sonra sürekli aynı şeyler olunca sıkmaya başladı. Bir de kitabın bir sonuca bağlanmaması da aşırı canımı sıktı. Gerçekten boşa zaman kaybı.
-Jerome_David_Salinger608.jpg){kind=small}
Okur Takip Önerileri
Yere Yakın Yıldızlara Uzak Kitap Yorumu(SPOİLER!!!)
Yazarına saygım sonsuz. Fakat kitap.. neyse tamam. Kitabı başından beri hiç sevemedim. Üslubu çok sıradan geldi. Klişeler çok fazlaydı. Sık sık göz devirdim kitabı okurken. Hatta bazı yerlerinde kitabın kapağını kapatıp bu neydi şimdi diye boş boş baktım. Kitaptaki tüm ölümler bana çok sahte geldi. Hiçbir gerçekçiliği yoktu. Hepsi çok gereksizdi. Yazar hepsine bir ölüm nedeni bulmak için saçmalamış belli ki. Karakterlerin hiçbirisini sevemedim. Hele baş karakter... O iç sesi.. Sık sık göz devirmeme sebep baş karakterdi zaten. Onca ölüme rağmen beni tek etkileyen kısım son kısımdı. Oğuz'un öleceğini zaten tahmin etmiştim ama ona rağmen etkilendim ve üzüldüm. Bilmiyorum nedenini. Yazarın duyguları iyi yansıttığından veya iyi yazmasından dolayı olmadığı kesin de ':). Kısacası kitap yeni okumaya başlayan ergenlere hitap ediyor diyebilirim.
Çöküş ve Yükseliş inceleme
~Spoilersız Kısım~
Evet.. Bu seriye, çok fazla övüldüğü ve sevildiği için büyük bir beklentiyle başlamıştım fakat beklentimi karşılamadı. İlk kitabın yarısına kadar sıkıcı olmasından mütevellit ağır ağır ilerledim. Yarısından sonra -ki bu Karanlıklar Efendisi'ni tanımaya başladığımız zaman oluyor- biraz daha akıcı bir hâl almaya başladı
Veronika Ölmek İstiyor Kitap Yorumu
~Spoilersız Kısım~
Simyacı'nın yazarı Paulo Coelho'nun bir diğer kitabı. Konusu itibariyle fazlaca ilgimi çeken Veronika Ölmek İstiyor beklentimi karşıladı. Kitapta çeşitli psikolojik rahatsızlıklar hakkında bilgi veriliyor ve bunlar benim çok ilgimi çekti. Kitabı okurken çok keyif aldığımı söylemeliyim. Romanın sürükleyici ve akıcı bir üslubu var. Ancak kitabı herkese öneremiyorum. Kitabın yaş sınırı kaç bilmiyorum ama gerçekten aklı başında ve sağlam psikolojideki insanların okumasının daha doğru olacağını düşünüyorum.
~Spoilerlı kısım~
Veronika'nın ölmeyeceğini ta en baştan tahmin etmiştim zaten. Eduard'la ilişkisinin ise daha farklı olmasını isterdim. Kitapta en sevmediğim kısım Veronika'nın Eduard'ın önünde malum işi yapmasıydı. Çok gereksiz ve iğrenç bir sahneydi bence. Kitap bu kısım hariç bence çok iyi. Dr. İgor'un Vitriol Zehirlenmesi adını verdiği rahatsızlığın aslında tıbben olmadığını, yazarın kendisinin kurguladığını görmek çok hoşuma gitti. Ve kitapta bahsedilen karakterlerin hikayelerini okumak çok keyif vericiydi.
Winter(SPOİLER!!!!)
Ay Günlükleri serisinin son kitabı canım Winter.. Seriyi bitirdiğime inanmak istemiyorum -Allah'tan bir ara kitap daha var-. Zira ben bu seriyi çok sevdim. Kitap bolca heyecan ve aksiyon içeriyor. Winter kitabı da en az Cress kadar güzeldi ama bazı yerlerin gereksiz uzatıldığını düşünüyorum. Ve karakterlerimiz sürekli birbirlerinden ayrı düşüyorlardı ve bunun biraz sıktığını söyleyebilirim. Cress-Thorne, Cinder-Kai ve Winter-Jacin çiftlerinin mutlu olduğunu görmek güzeldi fakat Wolf-Scarlet çiftinin sonu beni mutlu etmedi. Keşke Wolf tam mutant bir askere dönüşmeseydi. Onun dışında seriye yeni katılan Prenses Winter'a bayıldımm! Onun hassas ve narin yapısını çok sevdim. Ana karakterlerimiz arasındaki sıralamam Cress>Winter=Cinder>Scarlet şeklinde. Kitaplar arasındaki sıralamam ise Cress>Winter>Scarlet>Cinder. Kısacası ben Ay Günlükleri/Günlüğü serisini çok seviyorum ve yaşı tutan herkese tavsiye ediyorum. Benim okuduğum ikinci fantastik seriydi ve bu kategoriye ait eserlere ilgimi arttıran bir seri oldu. Marissa Meyer'e sonsuz sevgiler.
Mustafa Kutlu ve Kitapları
Mustafa Kutlu'nun yazım dilinin çok farklı olduğunu ve herkese hitap etmediğini söylemeliyim. Şu ana kadar 4 kitabını okudum ve en çok sevdiğim Hayat Güzeldir adlı kitabıydı. Onun dışındaki kitaplarını çok sevdiğimi söyleyemem. Kafa dağıtmak içi okunacak kitaplar yazıyor yazarımız. Daha doğrusu hikayeler.
Levana Kitap Yorumu(SPOİLERLI!)
Serinin ara kitabı olan Levana, kötü kraliçe Levana'nın geçmişini ve Winter kitabının ilk dört bölümünü konu alıyor. Roman, masal ve hikayelerdeki kötü karakterlerin çoğunun kötü bir geçmişi, onları kötü olmaya iten sebepleri oluyor. Bunları okuduğumuzda kötü karakterlere karşı bazen sempati duyabiliyoruz. Levana'nın geçmişinde yaşadıkları da beni öylesine üzdü ki.. Sevgisizlik, ilgisizlik ve aşksızlığın onu böyle bir zalime dönüştürmesini okumak çok hüzün vericiydi. Levana'nın bir zalime dönüşmesinin en büyük sebeplerinden biri olan ablası Channary'den ise nefret ettim. Cinder gibi birinin böyle bir anneden dünyaya-pardon Ay'a :)- geldiğini bilmek çok şaşırtıcı. Ama ona üzülmeme rağmen Levana'nın taht sevdası uğruna masum yeğenini ve ölesiye sevdiği adamı öldürecek kadar zalim olması ona karşı sempati duymamı engelliyor.
Cress Kitap Yorumu ( SPOİLERLI!)
Ay Günlükleri serisinin 3.kitabı da bitti. Cinder ve Scarlet'in başlarında durağan ilerleyen seri Cress'le birlikte öyle bir hız kazandı ki kitabı elimden bırakamadım. Yazarın Cress kitabını Rapunzel masalıyla böyle güzel bağdaştırmasına bayıldım doğrusu. Cinder ve Scarlet'te olduğundan çok daha başarılı buldum bu açıdan. Seriye bu kitapla katılan Cress karakterini çok sevdim. Zaten seriye girdiğinden beri çok sevdiğim Kaptan Thorne'la da çok yakıştıklarını düşünüyorum. Serideki en sevdiğim çift oldular :). Kitapta acıklı yerler de vardı elbette ama bu kısımların gereksiz olduğunu düşünmüyorum. Yazar hiçbir gereksiz olaya ve detaya değinmemiş. İlk kitaptaki ufak bir ayrıntının bile üçüncü kitapta bir öneminin olduğunu görüyoruz. Serinin ara kitabı olan Levana'yı da kraliçenin hikayesini konu aldığı için merakla okuyacağım. Cress şu ana kadar serideki favori kitabım. Bakalım diğerlerini okuyunca fikrim değişecek mi :)?
Scarlet Kitap Yorumu( Spoilersız)
Ay Günlükleri serisinin ikinci kitabı Scarlet... Konusu bakımından Scarlet de Cinder gibi ilgi çekici. Kırmızı Başlıklı Kız masalının günümüze uyarlanmış hali. Tıpkı o masalda olduğu gibi bu kitapta da kırmızı kıyafetli bir kız, kurt ve yaşlı büyükanne var. Aynı zamanda Cinder kitabındaki karakterleri de görüyoruz kitapta. Masalların günümüze uyarlanmış hali desek de aslında gelecekteki dünyaya uyarlanmış hali desek daha doğru olur. Kitaplar bu yönden distopikliğe kayıyor. Bu kitap da tıpkı Cinder gibi ilk 200-300 sayfa durağan ilerliyor. Ve bu yüzden okurken zorlandığımı söyleyebilirim. Asıl ve merak uyandıran olaylar sonlara doğru gerçekleşiyor ve bu nedenle serinin devamını da okuma ihtiyacı hissediyorum.
Bab-ı Esrar Kitap Yorumu (Spoiler!)
Eveet.. Bu kitabı kitap fuarında, satıcı hanımın tavsiyesi üzerine almıştım. Hatta kitabı almaya param yetmemişti ve indirim bile yapmıştı :). Ve kitabın konusundan bahsetti. Kendisinin etkilendiğini söyledi. Ben ise açık konuşayım kitaba başlamadan önce etkileneceğimi hiç düşünmüyordum. Ama hiç de öyle olmadı.. Daha önce hiç ilgimi çekmeyen
Aşkımız Eski Bir Roman İnceleme
Ahmet Ümit'le bu kitabıyla tanıştım. Kitapta üç hikaye bulunuyor ve hepsi de polisiye türünden hikayeler. Kitabı okumadan önce isminden yola çıkarak güzel, naif bir aşk hikayesi olduğunu düşünmüştüm ama fena yanılmışım :). Kitaptaki üç hikaye de aşk temalı ancak Aşkımız Eski Bir Roman adlı hikaye aşkın o naifliğinin çok dışına çıkmış. Fazlaca müstehcen içerik olduğunu söylemeliyim. Açıkçası bu kadar olmasa daha güzel bir kitap olabilirdi. Yine de kitabı genel olarak beğendiğimi söyleyebilirim. Yazar dili çok akıcı kullanmış bu yüzden kitap hızlıca akıp gidiyor. Bazı yerlerde mahalle ağzı söylemler var bu söylemler okurken beni çok eğlendirdi :). Ahmet Ümit'in diğer kitaplarını da okumayı düşünüyorum.
Kırmızı Kurabiye İnceleme ( SPOİLER!!)
Ayçöreği serisinin 3. ve son kitabı Kırmızı Kurabiye... Ayçöreği serisi benim en sevdiğim genç kurgu serisiydi ve son kitabıyla da birlikte öyle olmaya devam ediyor. Genel romantik kurgu kitaplarında olduğu gibi iki kişi üzerinden gelişen olaylardan ibaret olmayan bir kurgusu var. Olay örgüsü, kişiler, mekanlar her şey hem çok gerçekçi hem de bir o kadar masalsı. Baş karakterlerimiz arasındaki aşk hiçbir zaman toksik bir ilişkiye dönüşmedi ve belki de kitabı bana bu kadar sevdiren şey budur. Kırmızı Kurabiye'de ilk iki kitaba oranla daha çok heyecan ve aksiyon vardı fakat beni okurken en çok keyiflendiren şey Emir ve Sahra sahneleri oldu. Emir'in Sahra yokken yaşadıklarını okumak da güzeldi ancak ben sabırsızlıkla bir araya gelmelerini okumak istedim. Seriye yeni katılan karakterler arasında en sevdiğim kesinlikle Rosa oldu.. Yazar Rosa'dan bahsettiğinde bu kişinin küçük, sevimli bir kız çocuğu olacağı hiç aklıma gelmemişti açıkçası :). Kitabı okurken o kadar keyif aldım ki hiç bitmesin istedim. Bu yüzden günlere yayarak okudum. İyi ki de öyle yapmışım çünkü şu anda seriyi okuyup bitirdiğime inanamıyorum :(. Böyle güzel bir seri yazdığı için sevgili Zeynep Sahra'ya çok teşekkür ediyorum. Zor zamanlarımda ilaç gibi oldu bu seri..
Yıldız Haritası İnceleme
Kitabı belli bir nedenden ötürü almama rağmen beklentim vardı. Ancak kitap beklentimi karşılamadı ne yazık ki. Genelde genç kurgu kitapları ne kadar uzun olursa olsun kısa sürede bitecek kitaplardır ancak benim bu kitabı bitirmem çok zaman aldı. Heyecan ve merak unsurları kitapta eksik kaldığı için beni içine çekmedi. Kitabın çok sade bir yazım dili var. Bilmiyorum belki de klasik okumaya alışkın bir insan olduğum için yazım dili basit gelmiş olabilir. Kitap bence konusu bakımından güzel ve naif bir kitap. Ancak boşlukta kalan çok şey vardı. (Spoiler->) Mesela Öykü'nün eski yaşantısına dair kitabın bazı yerlerinde geçen yerlerin ilerleyen sayfalarda daha açıklayıcı bir şekilde verilmesini beklerdim. Sıla'nın kitabın sonunda mutlu bir ilişkisinin olmasını, Öykü'ye karşı sergilediği sabırlı tavrın mükafatını almasını daha detaylı görmek isterdim. Ve bana kalırsa Hasan karakterinin de hikayesi eksik kalmış gibiydi. Öykü'nün bahsettiği projeye kitabın sonlarında da değinilmeliydi bence. Kitap eksik yönlerine rağmen naif bir kitap. Dostluğun ve aşkın hayatımızdaki yerini anlattığı inkar edilemez. Yağız'ın, ne olursa olsun aşkının arkasında durması, Öykü'nün katı tavırlarına rağmen onu tüm kalbiyle sevmesi; Sıla ve Derya'nın da aynı şekilde Öykü'ye karşı bu kadar sabırlı ve sevecen olmalarını okumak güzeldi. Kitap okumaya yeni başlayanlar için güzel bir kitap olabilir.
Fatih-Harbiye kitap yorumu(Spoilersız)
Peyami Safa'dan okuduğum ikinci kitap. İlki, ruhsal ve psikolojik açıdan çok güzel işlenmiş bir kitap olan Dokuzuncu Hariciye Koğuşu'ydu. Peyami Safa bu kitabında da karakterlerin, özellikle ana karakter olan Neriman'ın iç dünyasını çok güzel yansıtmış. Doğu-Batı çatışmasını, Batı özentiliğini, medeniyet kavramının Batılı olmakla eş anlamlı olmadığını çok güzel anlatmış. Benim de kırmızı çizgim olan Batı özentiliği'nin eleştirildiği bu kitabı sevdiğimi söyleyebilirim. Adından yola çıkarak İstanbul'u tasvir edeceğini düşündüğüm için heyecanlanarak aldığım Fatih-Harbiye bu konuda beklentimi karşıladı. Fatih ve Beyoğlu tasvirleri beni adeta İstanbul'daymışım gibi hissettirdi. Ve bu hissi çok seviyorum. Şinasi ve Neriman'ın yürüdüğü o yollarda kendimi hayal etmek çok güzeldi. İstanbul'da olma hissini tattırdığı için Peyami Safa'ya teşekkürlerimi sunuyorum :).
Cinder Kitap Yorumu (Spoilersız)
Haftalardır elimde süründürdüğüm Cinder sonunda bitti :). Konusu bakımından oldukça ilgi çekici bir kitap. Bu yüzden büyük bir beklentiyle başladığımı söylemeliyim. Ancak beklentimi yeteri kadar karşılamadı. Böyle güzel bir konudan daha çarpıcı ve sürükleyici olaylar beklerdim. Kitabı ben Türk dizilerine benzettim bu bakımdan :). Fikir güzel kurgu güzel fakat kurgunun işlenişi ve olaylar çok sıradan. Kitapta olaylar oluyor fakat beni çok fazla heyecanlandırmıyordu. Ama sonu merak uyandırıcı bittiği için serinin devamını okumayı düşünüyorum.
Yaprak Dökümü Kitap Yorumu (Spoiler!!)
Reşat Nuri Güntekin'in kalemiyle ilk bu kitabında tanıştım. Kitabın sadeleştirilip sadeleştirilmediğini bilmiyorum ama eğer ki sadeleştirilmediyse beklediğimden daha kolay okunan bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Kitap gayet akıcı ve olaylar hızlı ilerliyor. Kitapta; terbiyeyi, namusu ve iyiliği kendine yoldaş edinmiş, hatırı sayılır bir adam olan Ali Rıza Bey'in ahir ömründe yaşadıkları konu ediliyor. İyi giden bir hayat düzeninin nasıl bir olayla altüst olduğunu, olayların olayları kovaladığını okuyoruz. Tam şimdi iyi bir şeyler olacak derken her olayın hüsranla sonuçlanması beni bile harap ettiyse Ali Rıza Bey'i düşünemiyorum :). Her şeye rağmen güzel ahlak yolundan ayrılmayan Ali Rıza Bey'in de romanın sonunda teslim olduğunu acı bir şekilde görüyoruz...
Cemile Kitap Yorumu (Spoiler!)
Cengiz Aytmatov'dan okuduğum ikinci kitaptı. Kitapta sürükleyici olaylar yok, yavaş soluklu bir kitap. Aytmatov daha önce okumuş olduğum Beyaz Gemi adlı kitabında da yaptığı gibi hatta daha da fazla olarak Kırgız kültürünü ve yaşayış tarzını yansıtmaya çalışmış. Ve başarmış da. Ancak ben kitaptaki çoğu durum ve olayı yabancı okurların anlayabileceğini düşünmüyorum. Zira Türk dünyasında normal olan olaylar yabancılar tarafından tuhaf karşılanabilir. Aynı şekilde biz de yabancı kültürleri tam olarak anlayamıyoruz zaten. Genel olarak hikayenin naif ve güzel bir hikaye olduğunu söyleyebilirim. Danyar'ın Cemile'ye olan saf aşkı beni hem hüzünlendirdi hem de hoşuma gitti.
Siyah İnci Kitap Yorumu(Spoilersız)
Siyah İnci... Anna Sewell'in bu romanında bir atın yaşam öyküsü anlatılıyor. Kitap direkt olarak bir atın ağzından anlatılıyor. Yalın bir anlatımı var, bu yüzden kolay okunabiliyor. Romanımız Siyah İnci'nin annesiyle birlikte bir otlakta yaşamasıyla başlıyor. Daha sonra sürekli sahip değiştiren Siyah İnci bu zaman içerisinde büyüyüp gelişiyor ve çeşitli işlerde çalıştırılıyor. Kitap bir hayvanın ağzından anlatıldığı için empati duygunuz oldukça gelişiyor. Hayvanların dili olmasa da ve kendilerini ifade edemeseler de aslında ne denli zor durumlarda kaldıklarını görüyoruz. Kitabı okurken "Keşke benim de bir atım olsaydı." dedim. Atların ne kadar müthiş hayvanlar olduklarını kitabı okuyunca daha iyi anladım. Ve tıpkı insanlarda olduğu gibi küçüklükte edinilen huyların ve görülen muamelenin yetişkinlikte etkisinin büyük olduğunu da... Bir Beyaz Diş kadar olmasa da bu kitabın da çok çok güzel olduğunu söyleyebilirim. Siyah İnci'yi, farkındalık kazanmak adına herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum.
Stefan Zweig'dan okuduğum ikinci kitaptı ve genel olarak beğendiğimi söyleyebilirim. Kitap zaten 71 sayfa olduğu için bahsedilecek pek fazla bir şey yok. Zweig okumayı sevenlerin bu kitabı da seveceklerini düşünüyorum.
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört SaatStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020127,1bin okunma
Beyaz Diş Kitap Yorumu( Spoilersız)
Jack London'ın Kuzey Toprakları'ndaki hayatı konu edindiği ikinci romanı Beyaz Diş... Bir hayvanın gözünden anlatılan ve çok güzel bir kurgusu olan Beyaz Diş favori kitaplarım arasına girdi bile. Bu kitaba bazı booktuber dostlarımız sayesinde bir beklentiyle başlamıştım ve beklentimi büyük ölçüde karşıladı. İlk sayfalarla birlikte durağan başlayan kitabımız sonrasında akıcı bir hâl almaya başlıyor ve size keyifli dakikalar yaşatıyor. Bir kurdun gözünden anlatılması kitabı çok özel ve farklı yapıyor benim için. Bizim için artık sıradan hâle gelmiş çoğu şeyin bir hayvanın gözünden bakıldığında aslında hiç de sıradan olmadığı fark ediliyor. İnsanın yaratılanların en şereflisi olduğu açıkça göz önüne seriliyor. Kitap beş bölümden oluşuyor ve Beyaz Diş ile tanışmamız ikinci bölümün sonlarında başlıyor. Kurdun doğuşundan başlayarak yaşamının neredeyse tüm evreleri akıcı ve yalın bir dille anlatılıyor. Kitapta çok üzüldüğüm ve okumaya bile dayanamadığım yerler oldu. Ama yazar bunları tam da benim olmasını istediğim şekilde ve kitabı bu kadar sevmemi sağlayan asıl kısım sayesinde telafi etti. Kitabın sonu ise beklediğim gibi bitmedi. Aslında bu durumdan ziyadesiyle memnunum. Ama yine de kitabın son mini bölümünün biraz zorlama olduğunu düşünüyorum. Kitabın kurgusuyla hiç alakası olmayan bazı olaylar oldu ve bana kalırsa yazar bunu daha iyi yazabilirdi. Ama yine de kitap gördüğü değeri hak ediyor. Uzun lafın kısası Beyaz Diş benim favori modern klasik kitabım oldu <3.
Aşk-ı Memnu kitap yorumu
Türk Edebiyatı'nın başyapıtlarından biri olan Aşk-ı Memnu... Okurken gerçekten keyif aldım. Halit Ziya, o dönemde roman kültürü yeni yeni oturmasına rağmen çok başarılı bir başyapıt çıkarmış ortaya. Hem ilginç bir hikaye hem de karakter analizleri yapabileceğiniz psikolojik bir roman okuyorsunuz. Ayrıca o dönemin toplum yapısını görmek de pek mümkün.
Her karakterin kendi iç dünyasını okumak gerçekten çok etkileyiciydi. Kitapta her karakterin az da olsa bir haklılık payı olduğunu ve her karakterin az da olsa suçu olduğunu düşünüyorum. Kitapta en tahammül edemediğim noktalar, Adnan Bey'in Bihter'i bu kadar ön planda tutup Nihal'i hiç düşünmemesi ve Bihter'in Behlül'ün karşısında gururunu yerle yeksan etmesidir.
Dizisini de keyifle izlemiş biri olarak kitabı da çok sevdiğimi belirtmeliyim.
İçimizdeki Şeytan
Sabahattin Ali bu romanında, diğer romanlarına oranla toplumsal konulara ve iç çatışmalara daha çok yer veriyor. Sabahattin Ali; olayları, fikirlerle/fikirleriyle harmanlayarak okura vermeyi çok iyi başarıyor. Bazı romanlarda olduğu gibi sadece olay örgüsünden değil düşünce yapınızı şekillendirecek ve size çok şey katacak ögelerden oluşuyor romanları. İçimizdeki Şeytan da bunun en güzel örneği.
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı Yusuf da tıpkı Sabahattin Ali'nin bir diğer kitabı olan Kürk Mantolu Madonna gibi benim en sevdiğim romanlardan biridir. Sabahattin Ali, ilk romanı olmasına rağmen karakterlerin iç dünyalarını ve o zamanki toplumun yapısını çok güzel yansıtmış. Aydın'ın Nazilli kasabasında geçen romanda Ege'nin o sıcacık ruhunu hissedebiliyorsunuz. İster istemez o zamanda ve mekanda olasınız geliyor. Romanın baş kahramanı Yusuf, Türk edebiyatının en romantik kahramanlarından biri olarak biliniyor. Kitapta hem aşkı hem o zamanın toplum yapısını hem de karakterlerin iç dünyalarını okuyoruz. Okunmasını şiddetle tavsiye ettiğim bir başyapıt.
Kürk Mantolu Madonna (Spoiler!)
Kürk Mantolu Madonna benim en sevdiğim kitaplardan biridir. Sabahattin Ali'nin kitaplarının genelinde olduğu gibi sonu hazin bitse de çok naif bir roman. Çok güzel bir aşk hikayesi.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu (Spoiler!)
Stefan Zweig kitapta duyguları öyle bir işlemiş ki sanki okumuyorsunuz da yaşıyorsunuz kitabı. Kitapta, bir kadının genç yaşta aşık olduğu adama yazdığı mektubu okuyoruz. Neredeyse hastalık derecesine gelmiş olan bu aşk kadını esir almış durumda. Öyle ki birlikte olmamalarına rağmen sanki adama ihanet edecekmiş gibi çoğu şeyden kendini mahrum bırakıyor. Kadın için adam hayatın anlamı fakat adam için kadın aynı konumda değil. Hatta kadın onun için gönül eğlendirdiği, adını dahi hatırlamadığı onlarca kadından biri... Kitapta kendini, onu hiç fark etmemiş bir adama adayan bir kadını okuyoruz...
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022225bin okunma
Beyaz Geceler yorumu (spoiler!)
Kitapta 5 hikaye bulunuyor ve ilk hikaye de kitaba adını veren Beyaz Geceler. Ben şimdilik sadece Beyaz Geceler'i okudum ve genel görüşüm hikayedeki karakterlerin çok tuhaf oluşu. Sanki birbirlerini yıllardır tanıyan iki dostmuş gibi konuşuyorlar daha doğrusu dertleşiyorlar. Karakterlerimiz daha yeni tanışmalarına rağmen birbirlerine içlerini dökebilecekleri kadar yalnız yaşamışlar yıllarca. Veyahut böyle değilse ilk görüşte aşık olmuşlardır birbirlerine. Hikayeyi okurken siz de böyle düşünebilirsiniz. Fakat hikayenin sonunda böyle olmadığını göreceksiniz. En azından Nastyenka için...
(Güncelleme)
Kitabı bitirdim. Üzülerek belirtmeliyim ki bu kitabı hiç sevemedim. Dostoyevski'den okuduğum ilk kitap bu ve umarım son kitap da olmaz. Kitaptaki hikayelerin ne öğretici bir yanı var ne de sürükleyici ve akıcı bir yanı... Karakterlerin aralarında geçen diyalogları okuyup duruyorsunuz. Ne kendinizi bulacağınız alıntılar var ne de aşık olacağınız karakterler. Karakterlerin ruh halleri çok tuhaf. Ve bu, kitaptaki tüm öyküler için geçerli. Ne yazık ki size bir şeyler katacak bir kitap olduğunu düşünmüyorum.Ve tekrardan üzülerek belirtiyorum ki kitabı sevemedim...
