Kitap yorumuna geçmeden önce İlgi Sanat Kültür Yayınlarının çevirisi ve işçiliğine bikaç şey söylemek istiyorum: Yayına hazırlayan ve çeviren
Arslan Tekin İşini harika yapmış.Emek verilmiş belli, bu güzel emeğe yorum yapmadan olmazdı.Kitap biliyorsunuz 1300 sayfadan fazla bir kitap.O nedenle özel kutulu olarak 2 kitap
Mikail Bayram, bu eserinde bizlere, bir tarafta Anadolu'daki fikir hareketlerinden birisinin öncülerinden ve tasavvufi düşünceleri ile bir döneme damga vurmuş Mevlana ile bir tarafta tarihimizde Ahi Teşkilatı'nın kurucusu olarak yer etmiş Ahi Evren arasındaki siyasi, dini, sosyal mücadeleyi ele alıyor. Tabularınızın yıkılmasına hazır
"Dışarda
bir bayrak gibi dalgalanırken adı,
içerde O
ihtiyarladı.."
Benerci için yazılan bu satırları Nazım kendi için de yazmıştır. Dışarıda, hem ülkesinde hem dünyada ünü artarken o yıllarca demir parmaklıkların ardında bekledi. Beklerken umudun adı, devrimin savaşçısı, aşkın da temsilcisi oldu. Nazım Hikmet'in tüm eserlerini okuma
Adam yayınları, Nazım Hikmet'in, korunmuş, sağlığında basılmamış ya da özensiz basılmış olan yapıtlarını, müsveddelerini, durumlara, türlere göre değerlendirmelere giderek, sanatçının özelliklerini, kendine özgü kullanımlarını gölgelemeden, yanlışlık, karışıklık, ve tutarsızlıkların giderilmesini sağlayarak toplu yapıtlar derlemesini sunmuştur.
Öznellik ve düşmanlık!
İnebahtı Deniz Savaşı’nda Kutsal Haçlı İttifakında bir asker olan Cervantes Osmanlı’yla savaşırken sol elini kaybetmesinin ve İstanbul’da bir süre köle olarak yaşamasının intikamını bu eseriyle almış gibi görünüyor. Neler var bu tiyatro eserinde?
* Bir Osmanlı hünkarı ki haremindeki soylu bir İspanyol kadının ona olan
Bu gökkubbe altında sır kalmıyor ...
Tarihten bir kesit sunmak istiyorum:
- Çandarlı Kara Halil Paşa, Osmanlı askeri örgütünün ilk adımı sayılan "Yaya" sınıfını kurduğunda, adım listeye yazdığı hemen herkesten rüşvet aldığı için yargılandı mı ? Hayır! .. Oğlu Vezir Ali Paşa da, İstanbul kuşatmasını kaldırması için Sultan Bayezit'i
Vampir hikâyelerini sever misiniz? Ama bu alışık olduğunuz vampir hikâyelerinden çok farklı. Bizim kültürümüzde gulyabanilere, cinlere, karakoncoloslara dair efsaneler anlatılır ama ben daha önce hiç kurt adamların ve vampirlerin olduğu bir metine denk gelmemiştim. Değerli senarist yazar Onur Ataç konu hakkında tarihi kaynakları tarayıp, Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde bahsettiği olaylardan yola çıkarak gotik fantastik türünde bir tarihi kurguya imza atmış.
“Artık vatansız, kimsesiz ve amaçsızdık. Daha düne kadar herkesin saygı duyduğu yeniçeriler, Devlet-i Âliye’nin artık en büyük düşmanıydı.”
Tarihe Vaka-ı Hayriye olarak geçen 16 Haziran 1826’da Sultan II. Mahmud’un Yeniçeri Ocağını kaldırmasıyla başlayan olaylarda iki kardeş yeniçeri Osmanlı İmparatorluğu üzerinde yüzyıllardır kötü emelleri olan karanlık bir gücün eline düşerler. Kan donduran bir ayinle vampire dönüştürülen iki kardeş aradan geçen yedi yıl sonra Balkanlar’da ortaya çıkacak ve bulundukları yerde korku salacaklardır.
Dönemin Tırnova Kadısı Ahmet Şükrü Efendi yaşanan olağandışı olaylar neticesinde payitahttan yardım ister ve Mahlukat-ı Muazzama’nın cesur neferi İzzet Cevat olayları araştırmak üzere Tırnova’ya gönderilir.
Yüzyıllardır türlü yollarla payitahttın içine kadar sızmayı başarmış olan Tapınak Şövalyeleri’nin amacı nedir? Yeniçerileri vampire dönüştürmeyi nasıl başarırlar ve vampire dönüşmüş birinin yeniden insana dönüşme ihtimali var mıdır? İzzet Cevat’a yardım edenler neyi amaçlamaktadır?
Heyecanla okuduğum, filmi olsa şahane olurdu dediğim güzel bir eserdi.
Tavsiyedir, okuyunuz
Lanetli Avlu, okuduğum üçüncü Andriç kitabı oldu. İlki meşhur Drina Köprüsü idi, ikincisi ise Ömer Paşa. Andriç, Osmanlı bakiyesi bir Bosna’da doğmuş, Avusturya yönetiminde büyümüş ve bağımsız Yugoslav krallığı ve Tito Yugoslavya’sında yaşamış bir aydındı. Tam bir Balkanlıydı da diyebilirim.
Hatta kitabın adıyla ilgili bir tespitimi de yazmak
Bu kitap Kadılar hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan benim gibi okuyucular olmak üzere, herkesin ilgisini çekecek ve okunduğunda ise Kadılık üzerine düşünüp konuşabilecek bilgi düzeyine getirecektir. Kitabın içeriğinde yer yer Osmanlıca ifadeler geçmekte olup konuyu okurken anlaşılmayacak şekilde değil; çünkü ifadeler ve verilen başlıklarla
"Mısır'da Osmanlılar, sadece Hanefî kadısını bıraktılar. Mısır kadısı Osmanlı devrinde bir yıl için atanırdı ve bu ülkenin diğer kadılarını tayin etmek onun göreviydi."
İstanbul halkı için seks skandalları, sık rastlanan olaylardandır...
İmparatorluk tarihinin hiçbir döneminde engellenemcmiş olan yasak ilişkiler İstanbulluların diline her zaman pelesenk olmuş, şehir dedikodularla çalkalanmış, hadiseler üzerine bazen destanlar bile yazılmıştır.
Yavuz Selim zamanında meydana gelen ve tarihlere "Bali
Hammer, Osmanlı Tarihi'nde, "Emir Buharî kemal-i takvasıyla beraber yalnız Bayezid'in dostluğunu değil kızlarından birinin de muhabbetini celp edip onunla izdivaç etmiştir," diyerek konuyu kısa geçmişse de bu ilginç öykü, manevi-mistik menakıbnâme çerçevesinden arındırılıp polisiye incelendiğinde, ermişlikle örtülmeye çalışılmış bir skandal ortaya çıkıyor: Bursa'ya 25-30 yaşlarında gelen Emir Sultan, Yıldırım Bayezid'in Rumeli'nde oluşundan yararlanarak kızlarından Hundî'yi ayartıp kaçırmış. Eniştesi Bursa kadısı Molla Fenârî nikahlarını kıymış. Bir başka gerçek daha ortaya çıkıyor ki o da Bursa Sarayının Haremindeki hatunlar, uzak diyarlardan gelen yabancılar kimdir, nicedir, demeden görüşebiliyor, aşıkdaşlık edebiliyorlarmış.
"Bursa müderrisi Hızır Bey, İstanbul'un ilk kadısı olarak atanmıştı. Fatih Sultan Mehmet, fethin üzerinden yaklaşık on yıl geçtikten sonra, İstanbul'da büyük bir cami yaptırmak ister. Mimar Atik Sinan'a, kubbesi Ayasofya'dan daha büyük bir cami yapmasını emreder.
Bu amaçla, imparatorluğunun her köşesinden en değerli sütunları getirtir.