Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
_Her şey algıdır. Herhangi bir şeyi itici ya da çekici kılan tamamen senin zihnindir. Karar veren faktör sensin. _Zihin, aldatıcıdır. Gerçekte ikilem yoktur. Gerçekte sorun yoktur. Hiç olmamıştır, hiç olmayacaktır. Zihinde sorunlar vardır ve sen gerçekliğe zihnin aracılığıyla bakarsın. Böylece gerçeklik sorunlu olur. _Sağlıksız bir zihinle ne
_Şeytanla anlaşmak, yani Nevrotik kişinin kendi benliğinden vazgeçmesi, ruhunu satmasına karşılık gelmektedir. Psikiyatride bunu "kişinin kendine yabancılaşması" olarak adlandırıyoruz. Tıpkı bellek kaybı ve kişiliksizleşmede olduğu gibi kişi, kimlik duygusunu yitirmiş, kendine aidiyeti kalmamıştır. Sanki bir sis bulutu icindeymiş gibi
Reklam
Zorluklarla baş etmek
Zorluklarla baş etme süreci pek çok araştırma ve teorinin konusudur, ancak şematik olarak travmadan sonra üç ana aşamadan söz edebiliriz: Direnç, intibak ve gelişme. İstikrarımız bozulduğunda veya ıstırap çektiğimizde, bizi etkileyen şeylerden kaçınmak için önce direnmekle, kendimizi korumakla başlarız. Bu ilk adım, kaygıyla ve travmanın yıkıcı etkileriyle mücadele etmek çoğunlukla gerekli olduğu için kurtarıcı olabilir. Ancak kişinin iyileşmesine yardımcı olmayacak aşırı savunma mekanizmalarına( inkâra, bölmeye, koruyucu ruhsal bir balona sığınmaya vb.) yol açabilir. İlerlemek için gerçekle yüzleşmek ve duruma elimizden geldiğince uyum sağlamaya çalışmak gerekecektir. Bu aşama, zorluklarla baş etme sürecinde çok önemlidir, çünkü inkâr içinde olmadığımız, gerçeği reddetmediğimiz, pasif bir tutum benimsemediğimiz anlamına gelir. İçinden geçtiğimiz sınavın, yaşadığımız fiziksel ya da psikolojik acının kaçınılmazlığının farkında olarak hareket ediyor ve bu zor duruma ayak uydurmanın en iyi yolunu arıyoruzdur. Büyüme ve gelişme ise bizi daha da ileriye götürür: mesele artık sadece daha az acı çekmek değil, büyümek, dönüşmek, daha ileri gitmek için bu travmaya yaslanmaktır. Nietzsche'nin Putların Alacakaranlığı'ndaki ünlü sözü bunu çok iyi ifade eder:" Beni öldürmeyen şey beni daha güçlü kılar."
_İletişim, karmaşık bir sorundur ve benim gibi bazı içe dönük kişiler bu sorunu tuhaf, tamamen tatminkar olmayan ama ilginç bir yolla çözmüşlerdir: Biz yazarak iletişim kurarız, ama dolaylı bir yoldan. Sanki sağır ve dilsizmişiz gibi. Ve yalnızca yazıyla değil, dolaylı olarak da. Hayali durumlardaki hayali insanlar hakkında öyküler yazarız. Sonra
_Kadın üzerine yazı yazarken kalemi gökkuşağına batırıp, mürekkebi kelebek kanatlarının tozu ile kurulayacaksınız. _Herkesin vardır bir köpeği. Bakan, kralın köpeği; memur, bakanın köpeği; kadın, kocasının köpeği, ya da adam karısının köpeği. _Hakikati dinleyecek kadar güçlü olmadığınız için sıradan birisiniz. _Yetenek ve erdemin insanlara bir
_Amacımız kendi hayatlarımızın efendisi olmak. _Bizler, ruhani deneyim yaşayan insanlar değiliz. Bizler, insani deneyim yaşayan ruhani varlıklarız. _Konuşmadaki biIgeIik ve dinIemedeki kibarIık ile ruhun hazineIeri ve kişideki ahIaki oIgunIuk açığa çıkar. _Cahiller yola gelmez. Cahilleri yola getirmektense parçalamak daha kolaydır. _Her şey
Reklam
( Geliştirilmiş Eristik Diyalektik )
_Goethe: Cahillerle tartışırken akıllı kişi, gömülür boğazına kadar cehaletin içine. İzin vermeyin hiçbir zaman götürülmenize, haklı olmayan biçimde. _İlkeleri, kanıtları ve nesnel gerçekleri inkar edenlerle tartışamayız. _Nasıl ki müsabakalara birbirinin dengi olanlar kabul ediliyorsa, tartışmalarda da böyle olmalı. _Bir bilge, cahillerle
Kendimi ne kadar az suçlu hissedersem, o ka­dar daha etkili olabilirim.
Kendimi suçlu hisset­tiğim ve "kötü"olarak damgaladığım oranda savunmacı davranma eğiliminde olurum. Hatamı inkar etme veya savunma arzusu duyarım veya "kötü kişi" olma duygusu çok rahatsız ediciyse karşı saldırıya ge­çerim. Bu da, hatami kabul etmemi ve düzeltmemi zorlaştırır. Aksine, kendime nutuk çekmezsem veya kendime saygımı kaybetmezsem, ha­tamı kabul etmem daha kolay olur. Sorunu daha kolaylıkla düzeltir ve ondan bir şey öğrenirim. Kendimi ne kadar az suçlu hissedersem, o ka­dar daha etkili olabilirim.
Çokomelli
Kavramların kirlenmesi, en başta, Türk intelijansiyasının yapısal karakerinden kaynaklanmaktadır. Türk intelijansiyasının en azından önemlice bir bölümünün, bir ideolojik saf tutma eğilimi içerisinde bulunduğu inkâr edilemez. Zaman zaman bir cepheleşme'ye dahi dönüşebilme istidadı gösteren bu saflaşma, fikir dünyasında red-kabul kategorizasyonunun oluşması sonucunu hâsıl etmektedir. Bunun sonucunda da Türk aydınının önemlice bir bölümü, anlama ve izah etme endişesi ile hareket eden hâlis "entellektüel" konumuna yükselememekte ve savunma ve reddetme pratik endişesi ile hareket eden "ideolog" kimliğine bürünmektedir. Bu ise, kaçınılmaz olarak, Türk düşünce dünyasındaki fikir eserlerinin önemlice bir kısmının savunma (apoloji) ve reddiye (refütasyon) eseri kimliği taşımasına yol açmaktadır. Türk intelijansiyası, çok kere, ideolojik cepheleşme eğilimleri taşıyan ideolog kimliği ile hareket ederek kavramlar dünyasına reddetme-savunma endişesi çerçevesinde yaklaşmakta ve bu tutum da karşılık olarak, savunulan kavramların kutsallaştırılmasına ve reddedilenlerin de aşağılanmasına yol açmaktadır ki sonuç olarak bu karşılıklı salvolar, 'kavram kirlenmesi'ne sebebiyet vermektedir.
Sayfa 36 - KOCAV Yayınları, Ocak 2014 İstanbul, "Çağdaşlık" ve "Modernlik" Üzerine Kavramsal Bir Analiz, 1.1. Ön-deyi: Kavramlar ve Entellektüeller, 1.1.1. Kavramlar Dünyasındaki İstikrarsızlık
Utanca boğularak yetiştirilen kişi bu utancın verdiği azabı duymamak için değişik savunma mekanizmaları geliştirir. Bu savunma mekanizmaları sayesinde kişi içindeki boşluğu ve anlamsızlığı unutm ya, kendisi için daha az acı verici ayrı bir dünya yaratmaya çalışır. Bu savunma mekanizmaları inkâr, bastırma, çözülme, yön değiştirme, dönüşme, yansıtma, ket vurma, karşıt tepki oluşturma, duygusal yalıtım ve kendine zarar verici davranışlar olarak gruplanır. Utanca boğularak yetiştirilen kişiler ne kendilerini ne de başkalarını olduğu gibi kabul edebilirler. Diğerleriyle ilişkilerinde sürekli ve tutarlı bazı olumsuz karakter özellikleri gösterirler. Olumsuz karakter özelliklerinin belli başlıları şunlardır: Mükemmeliyetçilik, sürekli güçlenme ve denetlemeye yönelme, şiddetli öfke, kibir ve gurur, eleştirme ve suçlama, yargılayıcılık ve ahlaksallaştırma, hor görme, koruması altına alma, sürekli yardım etme, başkalarına sürekli hoş görünme ve sürekli başkalarını kıskanma. Gerçekle ilişkiyi kesmek amacıyla yapılan her şey bir tutkunluktur; gerçek acı verici olarak algılanır, ondan kaçılmak istenir; acı veren algılamayı değiştirecek tutkunluklar kişinin yaşamında en ön sıraya geçer. Kişi, zamanla tüm enerji ve zamanını bu tutkun davranışa harcamaya başlar ve gerçekle ilişkisini tümüyle keser. Tutkunluk türleri yeme-içme, duygu-heyecan, düşünce ve faaliyetle ilgili olabilir.
Sayfa 138-139
Reklam
•Freud: Savunma Mekanizmaları ve Nöroloji•
Fakat inkar hastalarını incelerken bu mekanizmaların gözlerinizin önünde geliştiğine canlı tanık olabilirsiniz. Sigmund ve Anna Freud'un ta­nımladığı sayısız kendini kandırma çeşidini listeleyebilir ve hastalarınızda bunların her birinin ayrıntılı örneklerini açık açık görebilirsiniz. Beni psiko­lojik savunma mekanizmalarının gerçekliğine ve
sy 184-185-186-190Kitabı okudu
•Anozognozi•
-Bu ilgi çekici bozukluk, sol kol veya sol bacağın felç olduğu gerçeğinin görmez­den gelinmesi ya da tamamen inkar edilmesi, ilk defa 1908'de bu durumu klinik olarak gözlemleyen Fransız nörolog Joseph Francois Babinski tara­fından anozognozi ("hastalığın farkında olmama") olarak adlandırıldı. Bu ilginç rahatsızlığın sebebi ne?
Bölüm 7Kitabı okudu
Sınırsız zaman, insana sınırsız cesaret verirdi. Başından beri insana her şeyin, hiç olmazsa burada, bu bildik dünyada biteceği aşılanır dururdu. Her tarafta sınırlar ve darlıklar var ve öylesine iğrenç çirkin bir darlık ki onu kısa sürede genişletmek insanın elinde değil. Bu darlıkta herkes, arkadan ne geleceğine bakar, bu kaçınılmazdır; herkesin
ŞAHİNGDRAY VE TATARLAR Fatih Sultan Mehmed'e el veren, O'nun Bizans'ı merkezleştirerek kurduğu yeni Dmparatorluk binasının sutunîan arasına giren, Moskof'u haraca bağlayan ve tâ Avcı Sultan Mehmed zamanına kadar sadakatle Osmanlılık tfiBrinde çalışan Kınm girayları ve tatarları, ilk fiyaskoyu Viyana bozgununda yerdiler.
34 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.