"Bizleri tanımayan ve değerimizi anlamayanlar arasında yaşamaya kalkışmamalıyız. O durumda sadece küçük düşebiliriz. Başkaları da bizi kendini beğenmiş gülünç kişiler sayar."
Çözüm bulmak ne kadar önemli? İnsanın yaşamında büyük değişiklikler yapmak için aldığı kararlar, günlük zorunlu işlerin, ihtiyaçların ne kadar boş olduğunu anlamasına yarıyor ve onlara kafayı takmadan defetme gücü veriyor insana.
Beni hala sevdiğini sanıyor. Oysa artık sadece bir yaslanma olasılığıyım onun için. Dengesini kaybettiğinde elini boşluğa uzatıp da tutunuverdiği ilk şey. Artık kimsenin düşeyazarken tutunuverdiği bir şey olmak istemiyorum.
Nedir aşkı öldüren o zaman? Tek bir şey: İhmal. Gözümün önündeyken seni görmemek. Küçük şeylerde seni bulmamak. Senin için yolu açıp, senin için sofrayı kurmamak. Seni tutkudan değil alışkanlıktan istemek, çiçekçi in önünden düşünmeden geçip gitmek. Bulaşıkları yıkamamak, yatağı yapmamak, sabahları seni görmezden gelip geceleri senden faydalanmak. Senin yanağını okşarken bir başkasını arzulamak. İsmini duymadan söylemek, onun ben çağırayım diye var olduğunu düşünmek.
Savaşçı ruhu bitmek tükenmek bilmeyen koşuşturmalardan beslenemez olduğunda bu ona göre ''Yaşlanıyorum!'' demekti. ... Bu zamana kadar elinin tersiyle bir kenara ittiği hayatın güzellikleri kayıp bir okyanus gibi melankolik bir şarkı mırıldanarak üzerine üzerine geliyordu.
Ama kardeşim, sen de pek benzeme sakın
Şu ikiyüzlü papazlara
Bizi dikenli, sarp cennet yollarında sürerler
Kendileriyse, aldırmayıp verdikleri talkına
Göbekli, gamsız, kaygısız çapkınlar gibi
Zevkin gül bahçelerinde gezerler
Bizi kitaplar olmadan kendi halimize bırakırsanız, kafamız karışır, kayboluruz... Neye katılacağımızı, neye tutunacağımızı, neyi sevip neden nefret edeceğimizi, neye saygı duyup neyi aşağılayacağımızı bilemeyiz.
Acaba insanlar hedeflerine ulaşmaktan ve inşa etmekte oldukları yapıyı bitirmekten korkuyor, bunun için yıkmayı ve karmaşa çıkartmayı (ki bazen bunları çok sevdiği tartışılmaz bir gerçektir) seviyor olabilirler mi?
'' Şimdi yine kaderin elinde oyuncağız, dümenimiz yok, küreğimiz yok, kıyıya yaklaşıyoruz sanırken açıklara sürükleniyoruz, hem de her zamankinden uzaktayız kıyıdan. ''